Farklı hayatlara, tercihlere, düşüncelere ne kadar saygılıyız? Kendimiz gibi olmayanı ne derece kabul edebiliyoruz? Bu soruya eminim birçoğumuz olumlu cümleler kurmak isterken ne yazık ki aklımıza olumsuzluklardan başka bir şey gelmiyor. Örnek vermeye başlarsak günlerce süreceğinden korkarım...
Bu hafta vizyona giren, ancak haftalardır ödül törenlerinin baş köşesine kurulan Moonlight (Ay Işığı), Miami’nin yoksul bir mahallesinde annesiyle hayatını devam ettirmeye çalışan Chiron’un hikayesi. Chiron utangaç, içine kapanık ve boy olarak diğer çocuklardan daha ufak. Onlardan ‘farklı’... Dalga geçmeler, itilip aşağılanmalar arasında ezilip kalıyor. O da çareyi sessizliğe bürünmekte buluyor.
Chiron’ın çocukluğu ‘Küçük’, ergen yılları ‘Chiron’ ve artık bir yetişkin olduğu dönem ‘Siyah’ adıyla tüm yönleriyle ele alınıyor. Chiron’ın uyuşturucu bağımlısı annesi ile ilişkisi, kendine ileride rol model alacağı Juan ve sevgilisi Teresa ile yaşadıkları, kendini, cinselliği tanıma çabası, diğer çocukların ona karşı davranışları vs... Chiron bunca yaşananlar arasında ‘kim olacağına kendi karar vermek zorunda’ kalıyor.
Chiron’ın çaresizliği
Film, En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil tam 8 dalda Oscar adayı. Altın Küre’de Dram dalında En İyi Film ödülünü kazandı. ‘12 Yıllık Esaret’ ile Oscar’ı kucaklayan Brad Pitt’in yapım şirketi Plan B tarafından yapılan Moonlight, şimdiden 100’ün üzerinde ödülü evine götürmeyi başardı.
Yapımın bu kadar etkili olmasının en büyük nedeni bence zaman ve mekan konusunda kimseyi bir yerlere sıkıştırmaması. Filmin önemli bir sahnesinde de bahsedildiği gibi denizden gelen bir esinti gibi geçiyor zaman. Yüzümüze yavaş yavaş ılık bir rüzgar değerken çok klişe bir tabirle son dakika tokatını atmakdan da geri kalmıyor.
Görüntüler ve müzik ne kadar bir süre koltuğumuzda rahat oturmamızı sağlasa da Chiron’ın çaresizliği kısa sürede bizim çaresizliğimiz oluyor. Yumruğumuzu masaya vurmaya çalışırken birinin gelip elimizi tuttuğunu hissediyoruz. Sonra da kendimizi akışa bırakıp Chiron ile gerçek mutluluğun, anıların peşinden gidiyoruz.
Yönetmenliğini Barry Jenkins’ın üstlendiği yapım, Jenkins tarafından Tarell Alvin McCraney’in ‘In Moonlight Black Boys Look Blue’ kitabından uyarlandı. Oyuncu kadrosunda Mahershala Ali, Shariff Earp, Duan Sanderson Janelle Monáe ve Naomie Harris gibi önemli isimler bulunuyor.
Yapım, 16. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin de açılış filmi olarak seçildi ve önceki gün seyirci ile buluştu.
