Gazete Vatan Logo

Parayı göz nuruna harcıyoruz

Türkiye'de yaklaşık 15 milyon kişinin gözü bozuk. Yani her beş kişiden birinde sorun var. Sağlık harcamalarına çok bütçe ayırmasak da göze gelince durum değişiyor, parayı akıtıyoruz

Sinan Göker Türkiye'nin göz alanında en tanınmış doktorlarından biri. O uzun süredir hem doktor hem patron... 1998 yılında bir grup doktor arkadaşıyla birlikte istanbul Cerrahi Hastanesi'ni kurdu. Farklı uzmanlık alanındaki doktorlar aynı zamanda ortak oldu ve İstanbul Cerrahi Türkiye'nin iyi iş yapan özel hastanelerinden biri oldu.

Sinan Göker 46 yaşında. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu. Göz ihtisasını Çapa Tıp Fakültesinde yaptı. İhtisasını yaparken hayatını değiştiren bir gelişme oldu. O dönemde Orbis Göz Hastanesi uluslararası bir proje kapsamında Türkiye'ye geldi, Göker bu hastanenin doktorlarıyla yakın temas kurma şansına sahip oldu ve onlardan çok etkilendi.

Gözü ABD'de açıldı
Kendi deyimiyle, "Teknolojik gelişmeler ve uygulanan teknikler konusunda gözü açıldı". Sonra "daha fazlasını yapmalıyım" düşüncesiyle Amerika'ya, Türkiye'de tanıştığı doktorları ziyarete gitti. Amerika'da gelişmeleri yakından izledi. Ve Türkiye'ye dönünce kendine ait bir göz kliniği açtı. Ve Sinan Göker Türkiye'de ilk kez yüksek teknoloji gerektiren göz ameliyatlarını yapan doktor oldu. Yine kendi deyimiyle "iyi para kazandı". Daha fazlasını hayal etti ve hedefledi. 20 binin üzerinde göz ameliyatı yapan Sinan Göker, risk aldı, 1998 yılında istanbul Cerrahi Hastanesi'ni kurdu.

* Siz göz alanında Türkiye'de ilk akla gelen doktorlardan bilisiniz. Niye göz hastanesi değil de tüm branşlan kapsayan bir hastane kurdunuz?
- Göz alanında mevcut hasta potansiyelim vardı. O hasta potansiyelimin başka rahatsızlıkları da oluyordu. Bana güvenen hastalarımı tanıdığım başka doktorlara yönlendiriyordum. Hastalarımın yakınları için de aynı şeyi yapıyordum. Bu potansiyelin tümünü değerlendirmek istedim. Benim gibi yüksek teknolojiyi kullanan, iyi hasta potansiyeli olduğunu bildiğim arkadaşlarla istanbul Cerrahi Hastanesi projesini gerçekleştirdik. Bence iyi de oldu. 8 yıldır zor günler geçirdik, büyük yatırımlar yaptık ama hiçbir zaman "keşke göz hastanesi kursaydım" demedim. Ayrıca farklı alanların bir sinerji yaratacağını da düşündüm. Yanılmamışım. Çok başarılı işler yaptık.

* Ama başta göz rahatsızlığı olan hastalara güvenerek yola çıktınız...
- Aynen öyle. Doğrusu uzun süre göz için gelen hastalar diğer alanları finanse etti.

* Ne kadar bir süre?
- 5 yıl kadar. Uzun süre göz için gelen hasta sayısı tüm alanlar için gelen hasta sayısından daha fazlaydı. Tabi burada başka bir faktör de var, göz
bambaşka bir alan.

* Lazer ameliyatları nedeniyle mi?
- Evet. Son yıllarda çok büyük gelişmeler oldu. Türkiye'de her 5 kişiden birinin gözü bozuk. Göz çok hassas bir organ, insanlar güvenebilecekleri adreslere gidiyorlar.

Fiyat yanıltıcı
* Siz ilk uygulamaları yaparken insanlan ikna etmekte zorlandınız mı?

- Başlarda anlatmakta zorlandım. Amerika'da öğrendiğim bir şeydi bu, bu işi pazarlamak gerekiyordu. 1990'larda muayenehanemi açtığımda Faco denilen bir teknik vardı, onu ilk getirdim. Katarakt ameliyatları yapıyordum, eskiden hastanın gözü kapatılır, hastanede yatması gerekirdi, bu teknik çok farklıydı. Eskiden yapılan ameliyatlarla arasında dağlar kadar fark vardı. O dönemde lazerle katarakt denildi, oysa farklı bir tekniktir. 1992'de lazeri getirdik. Zaten o dönemden sonra toplumun geniş kesimini ilgilendiren sorunlar çözüme kavuştu. İstanbul'da 3 milyon gözü bozuk insan var...

* Bu yüzden de göz alanında rekabet diğer alanlara göre daha mı fazla? Her adım başı bir göz kliniği açıldı, göz hastaneleri tıklık tiklim...
- Korkunç bir rekabet ortamı var. Sürekli yenilik var. Teknolojideki gelişmeleri takip edenler öne çıkıyor ama burada hasta da yamlabiliyor. Fiyat farkları yanıltıcı olabiliyor.

* Doktor olarak hızla adınızı duyurdunuz, hastane hem riskli bir süreç, hem de sizin için de yöneticilik yanınızı sınadığınız bir alan... Zorlandınız mı?
- Ben hızla büyüdüm, "hastanede de öyle olurum" diye düşündüm ama olmadı. Başta gözde yakaladığımız performansı yakalayamadık.

Reflü ve estetiğe talep
* Çok iyi bir doktor olmak artık yetmiyor mu?

- Tıp hizmetinin yüzde 70'i doktor faktörü. Dünyanın en iyi hastanesi, en iyi cihazlarını alın ihtisaslaşmış bir doktor yoksa hiçbir şeyi kullanamaz. Artık teknolojiyi iyi kullanan bir doktor olmak çok önemli.

* Gözden sonra en çok hangi alanda hasta geliyor? Estetikte de patlama yaşıyor musunuz?
- Estetik için gelen hasta sayımız da çok fazla, gözden sonra en çok reflü ve estetik diyebiliriz ama bunlar dönem dönem değişiyor. Dediğim gibi, kulak-burun-boğaz ve ortopedide de çok
hastamız var.

Muayenehane için 500bin dolar şart
* Yüksek teknolojiyi kullanabilme açısından, sahip olduğunuz aletler çok pahalı. Bu yüksek teknoloji artık göz branşından mezun bir doktorun muayene kurmasını zorlaştırıyor mu?

- Kesinlikle zorlaştırıyor. Yenilenmeye sürekli ihtiyaç var. Yeni aleti sipariş ettiğinizde daha onun ödemeleri bitmeden, yeni bir alet çıkıyor. Bizim alanımızda tanıtım işi de agresif boyutlara ulaşti. inanılmaz kampanyalar da düzenleniyor. Yeni muayenehane açacak bir doktorun alet yatırımı en az bugünkü rakamlarla 50 bin dolardır. Nasıl yapacak? Yeni mezun, hasta potansiyeli de yoksa, işi çok zor. Bir de yeni teknoloji çıkıyor diğerini çöpe atmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden de 3-5 doktor biraraya gelerek klinik kuruyor ya da hastanelere giriyorlar. Biz istanbul Cerrahi'yi ilk açtığımızda 5 göz doktoruyduk, şimdi 10 göz doktoruyuz. Göz dışındaki alanlarda da yeni teknolojiye önem veren, kendini yetiştirmeyi seven, motivasyonu olan doktor arkadaşlarımı topladım. Ayrıca yurtdışında iyi çalışmalar yapan, Türkiye'ye gelmek isteyen ama "Türkiye'de iyi teknoloji kullanılmıyor" diye gelmeyen çekirdek bir doktor arkadaş kadrosu topladım. Ben büyük ortaktım, küçük yüzdelerle hepsinin ortaklığı oldu, herkes taşın altına elini soktu. O dönemde 15 milyon dolarlık bir yatırım yaptık.

Herkes hastane açtı kar yarıya indi
* Hastane açmak çok kârlı bir iş mi? Büyük gruplar prestij olarak görüyor, müteahhitler özel hastane açar oldu...

- Bir ara öyle görüldü ama artık bu kârlılık düşüyor. Gıda sektörü gibi. Şöyle düşünülüyor, "herkes nasıl olsa yiyecek", evet "herkes bir gün hasta olacak..."

Bu düşünce biçimi yanlış. Konuyu bilmeyenlerin sektöre girmesiyle kârlılık da düştü. Bu gazete satışları gibi. Çok satarsınız ama iyi reklam alamazsanız geliriniz düşük olur. 100 milyon dolarlık 150 yataklı hastane kurabilirseniz ama elinize geçen kârlılık bizim hastane kadar olmayabilir. Önemli olan farklılaşma. Biz göz ve kulak-burun- boğazda çok iddialıyız. Ortopedide de iddialıyız. Şöyle anlatayım, kalça ortopedisi ayrı, ayak ortopedisi ayrı bizde. Çok ünlü doktorlar transfer ediyoruz.

Ama olay parayı bastırıp doktoru transfer etmek de değil. Altyapı iyi olmalı ki doktor işini iyi yapsın. Ben doktorum ve teknolojiyi çok önemsiyorum. Bu yüzden de yatırım yapıyorum. Doktorların kazançlarında birşey olmuyor ama eskiden 5 ameliyat yapan kişi 10 ameliyat yaparak aynı parayı kazanıyor.

Hastanın yurtdışına gitmesi hala gerekli
* Türkiye'de tip alanında her hizmet var, yurtdışına gitmeye gerek yok mu artik?

- Türkiye'de çok iyi doktorlar ve hastaneler var. Yurtdışından hastalar Türkiye'ye geliyor ama bu "artik tamamız" demek değil. Örneğin Türkiye'de damar cerrahisi yok. Kalp-damar birlikte ele alınıyor ve herkes daha fazla kalbe yöneldiği için damar cerrahisi geri kalmış durumda. Oysa damar cerrahisinde ilerleme olsa kalp cerrahisinin işi hafifleyecek. Biz şimdi 20 yıldır isveç'te yaşayan damar cerrahisinde dünyanın en iyileri arasında sayılan bir Türk doktoru Türkiye'ye getiriyoruz.

Tıp turizmi reklamdan öteye gidemedi
* Sağlık turizmi... Türkiye bu açıdan çekici olabilir mi?

- Sağlık turizmi en çok göz alanında yapılıyor, çünkü ödemeler nakit. Sağlık turizmini artırmak için devletlerin anlaşması gerekiyor. Sigorta kuruluşlarının anlaşmaları burada çok önemli. Hindistan ve Tayland'a gelen hasta turist sayısı Türkiye'ye gelenin 40 kati. Bize tek tuk hasta geliyor. Kampanya yapıyoruz diye duyuranların çoğu yalan söylüyor, yalnızca reklam yapıyorlar. Uçak dolusu hasta geldiği yok Türkiye'ye. Anlaşma kapsamında Türkiye'ye gelen bir tek yabana ortopedi hastası yok. Bu Türkiye için utanç. Özel hastaneler olarak bizim bu konuda işbirliği içinde olmamız gerekiyor.

Haberin Devamı