Ayşegül ağladı, ben ağladım

Ayşegül ağladı, ben ağladım

Bir haftadır Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenen MIPCOM fuarında olduğum için Türk dizilerinin yeni bölümlerini takip edememiştim. Ancak Poyraz Karayel’in yeni sezon ikinci bölümünü deli gibi merak ettiğim için zor olsa da internetten izlemeye çalıştım. Gerçekten gözyaşlarım sel oldu. Ayşegül ve Poyraz’ın o karşılaşma anı tarihe yazılsın! Burçin Terzioğlu performansıyla o sahnede ciğerimi söküp aldı. O ağladı, ben ağladım... O kadar uzun zamandır senaryonun, rejinin, oyuncunun bir olup gönlünü koyduğu sahne izlememişiz ki, gerçekçiliği karşısında 20 dakika kendime gelemedim. Sevgilisini kaybedip iki yıl sonra kavuşan kadının tüm halini izletti bize! Bu sezon tartışmasız Burçin Terzioğlu’nu konuşacağız. Söyleyecek daha fazla söz bulamıyorum. İki haftadır acıdan nefesi kesilen kadın performansıyla bizi mahvetti. Bölümü izlerken Poyraz’a mı, Sinan’a mı, Meltem’e mi, Ayşegül’e mi yanacağımı şaşırdım. Haftalardır izlediğim en iyi dizi bölümüydü. Herkesin emeğine sağlık! Ancak sonuçları görünce canım sıkıldı. Poyraz Karayel bu reytingin çok daha üstünde olmayı hak eden bir proje! İlker Kaleli Poyraz Karayel’e hoş geldin! Sensiz Poyraz’ın tadı çıkmazdı.

Haberin Devamı

Ayşegül ağladı, ben ağladım

Barış, Elçin, Şenol övgüyü hak ediyor

Kiralık Aşk dizisini eleştirdiğim her gün küfürlerle uyanıyorum güne... Öyle bir izleyicisi var ki, asla eleştiriyi kabul etmiyor. Ancak tekrar etmekte fayda var. Eleştirmek bir diziyi sevmek ya da sevmemek anlamına gelmez. Projenin daha iyi olmasını arzu etmektir benim için... Kiralık Aşk projesini de genel olarak seviyorum. Çünkü Ömer gibi insaların kalmadığı bir dünyada adam izliyorum. Defne’yle aşkın saf haline şahit oluyorum. Sinan’ı izlerken dostluğun ne demek olduğunu yeniden hatırlıyorum. İso özel bir adam! Keşke hepimizin böyle bir arkadaşı olsa! Koray gülümsetmeyi başarıyor. Ancak tüm iyi özelliklerine rağmen bazı bölümlerde çuvalladığını düşünüyorum dizinin... Sıkı takip ettiğim dizilerden biri Kiralık Aşk. O nedenle bu haftaki bölümünü izlerken kendimi salak yerine konulmuş gibi hissettim. Sezonun daha ilk bölümünde yani 23 Eylül’de yayınlanan bölümde Ömer bir masaya çizdi o tasarımı. Daha üzerinden bir ay yeni geçti. Hepimiz Ömer’in İstanbul’a gelişini hatırlıyoruz değil mi? Koca bölüm Ömer intihalle suçlandı. Ne acayiptir ki, o tasarımı çizerek tekrar Passionis’i kurmaya çalıştığını hatırlamadı. O nedenle konu açısından bomboş bir bölüm izledik. Fakat dizinin başka ve övgüyü hak eden bir özelliği var. Bazen akmayan bir bölüm geliyor oyuncuların ve yönetmenin eline... Ancak o kadar gönüllerini koymuşlar ki, o bölümü bile sonuna kadar izletmeyi başarıyorlar izleyiciye... O nedenle yönetmen Şenol Sönmez, başrol oyuncuları Barış Arduç ve Elçin Sangu’yu tebrik etmek lazım! Neredeyse her sahnede var olarak işlerinin arkasında duruyorlar.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR