Boynu Bükük değil EHLİKEYİFLER

Haberin Devamı

Kanal D’nin bir ay önce başlayan gençlik dizisi Boynu Bükükler’in ilk bölümünü izlediğimde Pis Yedili’nin tersi gibi hissettiğimi yazmıştım. Cüneyt İnay’ın kaleminden çıkan esprileri beğendiğimi ama zamanlama sorunu yaşadığını da söylemiştim. Ama dizi öyle güzel bir üçüncü bölümle geldi ki, benim için artık sete gitmek ve ekibin ruhunu koklamak farz oldu. Ömer Uğur’un yönetmen koltuğuna oturduğu Boynu Bükükler genç ve ruhu genç bir oyuncu kadrosuna sahip. Ahmet Saraçoğlu, Sedef Avcı, Ünal Yeter, Barış Başar, Murat Akkoyunlu, Ali Tutal, Ahmet Olgun Sünear, Çağlar Ertuğrul, Bensu Soral, Bora Akkaş, Güven Murat Akpınar, Gün Koper, Uğur Bilgin, Öznur Serçeler, Barış Aytaç, Cüneyt Çeliksoy, Barış Küçükgüler, Bengi İdil Uras, Nihan Tarhan, Anıl Altan, Kadir İlter, Mine Şenhuy Teber, Sevilay Şimşek, Özüm Arkan, Damla Debre ve Tatiana Marinescu’nun rol aldığı dizi okuduğunuz gibi hayli kalabalık bir ekipten oluşuyor. Dizinin çok büyük bir kısmı okul ve yatakhanede geçiyor. Dizi Ayazağa’daki Orman Bölge Müdürlüğü’nde çekiliyor.

Oyun odaları var

Setten içeri girdiğimde beni Barış Başar karşılıyor ve “Bugün tüm ekip burada. Çok yoğun bir çekime denk geldin” diyor. Benim canıma minnet, tüm ekibi gözlemleyebileceğim. Az sonra uygulayıcı yapımcı Ayşegül Taşkıran’ın davetiyle üst kattaki dinlenme odasına alınıyorum. İçeride Barış Aytaç ve Gün Koper gazete okuyor. Bana “Hoşgeldiniz” dedikten sonra Gün Koper odadan ayrılıyor. Ama yerine Bora Akkaş, Güven Murat Akpınar ve Bensu Soral geliyor. Masanın üzeri bisküvi, çikolata, kek dolu… Ardından içeriye güler yüzüyle Meral Hanım giriyor. “Ne içerisiniz güzel kızım” diye söze giriyor. Bir çay istiyorum ama ikram bitmiyor. Çay, kuruyemiş, tost, meyve geliyor odaya… Bora Akkaş’ı önceden tanıdığım için soruyorum: “Ben buradayım diye mi bu hürmet? Çünkü ben hangi sete gitsem sınırsız ikram yapılıyor.” Akkaş, “Hayır, her gün böyleyiz. Melek Abla bizi inanılmaz besliyor” diye cevap veriyor. Akpınar, “Keyfimiz yerinde, gel sana etrafı gezdireyim” diyor. Yan odaya girdiğimizde Ahmet Saraçoğlu ve Barış Küçükgüler’i oyun oynarken buluyoruz. Meğer ekip boş vakitlerinde sıkılmasın diye bir de oyun odaları varmış. Suratlarına bakarsanız gayet ciddiler. Maçı kimin kazanacağını bekleyemiyorum ama Barış sonra “Ben kazandım” diyor. Ben onun yalancısıyım.

Espriler havada uçuşuyor

Çağlar Ertuğrul, Öznur Serçeler diğer dinlenme odasındalar. Serçeler kitap okuyor, Ertuğrul’un elinde telefonu bir strateji oyunu oynuyor. Bir yandan iki ekip çekime devam ediyor. Ama odalar hiç boşalmıyor. Değişmez kural olarak herkesle dizi sektörünün durumunu ve yeni başlayan dizileri çekiştiriyoruz. Ahmet Olgun Sünear ve Bensu Soral’da ellerinde telefonlarıyla oyun oynuyor. Ama sohbete bir yerden dahil oluyorlar. Ben de soluğu Ali Tutal’ın yanında alıyorum. Tutal’la oyunculuğu, seti, sektörü ve yeni sinema filmi Dursun Çavuş’u konuşuyoruz. Oyunculuğu ne kadar sevdiğinden bahsediyor ve “Bana setiniz 15.00’te deseler bile ben 12.00’de gelirim. İşimi çok seviyorum ve disiplinliyim” diyor. Yönetmen Ömer Uğur’u yerlere göklere sığdıramıyor. Ben de “Yeteri kadar oturduk, artık çekimi izleyelim” deyip yan binaya çekim alanına yol alıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim aklım odada… Ben çıkarken odaya Murat Akkoyunlu, Barış Başar, Uğur Bilgin, Sedef Avcı geliyor. İçeride herkes o kadar iyi anlaşıyor ki, dizideki gibi espriler havada uçuşuyor. Çekimden detayları da yarın anlatacağım.

DİĞER YENİ YAZILAR