Ankara’nın Dikmeni Recep İvedik’in kuzeni gibi olmuş

Haberin Devamı

Gani Müjde’nin proje tasarım ve senaryosunu üstlendiği, Süleyman Seçik’in yönetmen koltuğunda oturduğu, Bülent Emrah Parlak, Gözde Kansu ve Burak Kut’un başrollerini paylaştığı Ankara’nın Dikmeni çarşamba akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Bir Ankara pavyonunda şarkı söyleyen Dikmen’i müşterisinin İstanbul’a gelmeye ikna etmesiyle başladı. İstanbul’da lüks bir daireye, dört arabaya ve bir anda şöhret olmaya hemen inandı Dikmen. Diğer taraftan İstanbul’da yaşayan kuzeni Latif ve eşi Tilbe’nin telaşını izledik tam iki saat boyunca… Piyano dersi verdiği öğrencilerin velilerine davet veren Tilbe’nin paniği Obama’yı ağırlayacak gibiydi. Özellikle beş dakikada bir tekrarladığı “Piyano dersi verdiğim öğrencilerin aileleri bu akşam gelecek ve onlar A plus insanlar” diyaloğu bir süre sonra can sıkmaya başladı. Sonunda “Anladık, kimin geleceğini, neden sürekli tekrarlıyorsunuz” derken buldum kendimi…

Ankara’da residence yok mu?

Malum, komedi projelerinde hem ekranda hem de sinemada yükseliş var. Recep İvedik 4 gişede aldı başını gidiyor. Ankara’nın Dikmeni’de Recep İvedik’in kuzeni gibi olmuş. Dikmen, İvedik’in biraz daha törpülenmiş hali gibi… Ankara’da şarkı söyleyen ve İstanbul’a ünlü olmaya gelen Dikmen’in İstanbul’a indiğinde verdiği tepkilerde abartılı. Türkiye’nin başkenti Ankara ama navigasyon gördüğünde Dikmen sadece İstanbul’da varmış gibi davranıyor ya da hayatında ilk defa bir residence görmüş gibi tepki veriyor. Ankara yüksek binalar şehri olmuş. Şehrin her tarafı residence dolu… Ankara’dan İstanbul’a gelen ve “Görgülü” kuzeninin ailesine bomba gibi düşen Dikmen’in hikâyesi fikir olarak komik geliyor ama dizide zamanlama sorunu vardı. Hikâye o kadar yavaş aktı ki, esprilerin tadı kaçtı. Oyunculuklara gelirsek, Gözde Kansu hikâyenin kötü polisi… Diziye son dakika dahil olmasına rağmen iyiydi. Bana biraz Kaynanalar dizisinin Tijen’ini çağrıştırdı. Bülent Emrah Parlak zaten iyi oyuncu… Ama biraz daha minimal oynaması gerekiyor. Bir de Dikmen olduğuna inanmalı. Burak Kut’u ilk oyunculuk performansı ve acemiliği ekrana yansıyor. Fakat karaktere zaten çok iş düşmüyor. Zamanla alışacaktır. İşin özü, Ankara’nın Dikmeni yoğun siyasi gündemin yaşandığı çarşamba akşamı Tüm Kişiler’de 6.30 reytingle 3’üncü, AB’de 5.95’le 2’nci oldu. Ama hikâyenin hızlanması, esprilerin zamanlamasının tutması gerekiyor. Aksi takdirde hızla düşüşe geçecektir. Herkesin emeğine sağlık…

Medcezir’den sağduyulu davranış

Malum, çok zor günlerden geçiyoruz. Çarşamba günü Berkin Elvan’ın cenazesini kaldırdık. Daha onun acısı geçmeden o akşam iki ölüm haberi daha geldi. Burak Can Karamanoğlu ve polis memuru Ahmet Küçüktağ… Üç aileye de başsağlığı ve sabır diliyorum. Cuma akşamı ekrana gelen Medcezir dizisinde iki gönderme vardı. İlki, elinde ekmekle sokakta yürüyen çocuğun avukat Selim başını okşayarak "Aslan yavrusu yoldan değil kenardan yürü, başına bir şey gelmesin. Ne çıkacağı belli olmaz" demesiydi. İkincisi ise dizinin sonunda çıkan “Ülkenin dört bir yanındaki bütün kayıplar, izi silinmeyecek birer acı olarak kalbimizde kalacak… Hayatın, ölüme; kardeşliğin düşmanlığa; barışın çatışmaya üstün gelmesi umuduyla…” yazısıydı. Ne kadar güzel bir mesaj… Medcezir ekibinin sağduyulu davranışını kutluyorum. Ama bunu yayınlanan tüm dizilerden de bekliyorum. Ülkede ne yaşanırsa yaşansın insanlar dizi izlemeye devam ediyor. Hal böyleyken, dizilere büyük görev düşüyor.

DİĞER YENİ YAZILAR