Erkekten hemşire olur mu?

Haberin Devamı

Almanya’da hemşirelik okuyan, doktor Ceyda’yla evlenen ve kayınpederinin hastanesinde tek erkek hemşire olarak çalışan Cesur Yürekli’nin hikâyesinin anlatıldığı Cesur Hemşire dün akşam atv’de görücüye çıktı. Başrollerini Hakan Yılmaz, Şebnem Bozoklu, Fırat Doğruloğlu, Tuluğ Çizgen ve Sezai Aydın’ın paylaştığı dizinin ilk bölümü, en büyük hayalleri başhekim ve başhemşire olmak olan Ceyda ve Cesur’un Fethi’nin Amerika’dan gelen Kenan’ı başhekim yapmasıyla dünyalarının başına yıkılmasını anlattı bize. Tabii işin komedisini de erkek hemşire olduğu için kayınpederi, mesai arkadaşları, çocukları ve hastalar tarafından aşağılanan, hatta Suzan hemşirenin sürekli “Bakladan aşure, erkekten hemşire olmaz” repliğiyle altını çizdiği meseleden çıkarmaya çalıştı. Adı Cesur Yürekli ama kendisi kılıbık olan Cesur Hemşire fikri güzel ama ne yalan söyleyeyim daha ilk bölümde sürekli espri tekrarı olması en büyük sorundu. Dizinin beni çok rahatsız eden tarafı kahkaha efektleriydi. Zaten oldum olası bu efekti duyduğumda “Sanane kardeşim, nerede güleceğime sen niye karışıyorsun?” derken bulurum kendimi. Niye benim güleceğim ana yönetmen ve kurgucu karar veriyor ki? Cesur Hemşire’de de bolca kullanılmış kahkaha efektiyle kavga ettim durdum. Elin Amerikalısı 30 Rock diye bir sit-com yaptı ve hiç kahkaha efekti kullanmadı. Dizi 7 sezon sürdü, Emmy’leri de götürdü. Sene 2013 ve biz Türkiye’de bunu neden yapamıyoruz? Bu sözüm sadece Cesur Hemşire’ye değil…Neyse konudan uzaklaşmayalım.

Abartılı oynamış

Gelelim oyunculuk performanslarına… Öncelikle oyuncu kadrosunu beğendiğimi itiraf etmeliyim. Hakan Yılmaz, fiziksel olarak hiçbir değişime uğramamasına rağmen en doğal oynayan kişiydi. Şebnem Bozoklu’yu komedide izlemeyi seviyorum ve özlemişim. Yine en samimi haliyle ekrandaydı. Sezai Aydın, Tuluğ Çizgen, Çağlar Çorumlu, Ruhi Sarı, Ali Yoğurtçuoğlu, Fatma Topbaş tabir-i caizse rollerine cuk oturmuşlar. Yeliz Şar, Suzan hemşire karakteriyle beklentimin çok üzerinde bir performans sergilemiş. Enis Arıkan’ı geçen ay Garaj oyununda izlediğimden beri daha bir hayran oldum kendisine. Burada da çatlak komşu Serdar’a çok güldüm. Fakat izlemeye dayanamadığım oyunculuk performansı Fırat Doğruloğlu’ndan geldi. Komedide bazı karakterler abartılır hatta karikatürize edilir. Ama Kenan karakterini o kadar büyüterek oynamış ki, çok göz tırmalıyor. Yaban’ın Kenan versiyonunu izliyormuşum gibi hissettim. Keşke yönetmen Bora Onur biraz daha minimal bir oyun tercihi yapsaymış. Kısaca, Cesur Hemşire ekranda komedinin mumla arandığı bir dönemde sağlam bir oyuncu kadrosuyla yarışa katıldı. İlk bölümü de eksiklerine rağmen, bana bazen Yahşi Cazibe’yi hatırlatsa da sıkılmadan izledim. Pazar akşamı Küçük Gelin, Yetenek Sizsiniz, Güneşi Beklerken üçlüsünün yerine geçmesi zor. Reytingleri henüz göremedim. Bana kalırsa kapı duvar kırdırmaz ama ekranın komedi alternatifi olabilir. Tabii ki, senaryonun biraz daha elden geçmesi lazım…

Sermet ve Deniz aşkını bekliyorum

Özgü Namal, İbrahim Çelikkol, Mustafa Üstündağ, Burçin Terzioğlu ve Yasemin Allen’in başrollerini oynadığı Merhamet ne yazık ki, reytinglerde bir türlü hak ettiği değeri görmüyor. Oysa senaryosundan rejisine, kostümlerinden oyunculuklarına ekranın en kaliteli işlerinden biri. Özellikle geçtiğimiz çarşamba yayınlanan bölümü izlerken bir kez daha iç geçirdim. Nikâhtan kaçan Deniz Sermet’i aradı. Sermet ve Deniz’in ilan-ı aşk sahnesi hem çok gerçek hem de izlemeye değerdi. Sermet’in Deniz’e jestlerini izlerken “Sermet sen ne yaptın öyle” derken buldum kendimi. Burçin Terzioğlu ve Mustafa Üstündağ, Deniz ve Sermet’i o kadar yaşayarak oynuyor ki, Narin ve Fırat aşkının pabucunu dama attılar. Şimdi Sermet ve Deniz aşkını heyecanla bekliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR