Gazete Vatan Logo

Osmanlı hayranı Avrupa!

Osmanlı hayranı Avrupa!

UĞUR KOÇBAŞ'IN YAZI DİZİSİ

İSTANBUL’UN fethiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu altın çağını yaşamaya başladı. Türkler, Viyana kapılarına dayandığında Avrupa hem korkuyu hem de daha önce hiç tanışmadıkları Türkler’e karşı hayranlığı bir arada yaşıyordu. Dünyanın pırlantası olarak anılan İstanbul’u alan bu insanların yaşayışını, kültürünü, sanatını, yemeklerini merak eden Avrupalılar, Osmanlı topraklarına ayak basmış kişilerin anlatımlarıyla Osmanlı’ya yönelik büyük bir ilgi duymaya başladı. 16-18. Yüzyıl içinde Osmanlı gibi yaşamayı taklit eden, bunu bir statü sembolü olarak algılayan Avrupalılar ‘Turquerie’ (Türköri) adlı yeni bir kültür akımını başlattı. Sanat, müzik, görsel sanatlar, güncel hayat, mimari ve heykelde dönemin süper gücü olarak nitelendirilen Osmanlı etkisi ülkelerin yerel kültürlerini bastırdı. Osmanlı gibi giyinmek, yaşamak statü ve zenginlik sembolü olarak algılandı. Bu şekilde yaşayan insanların modern ve dışa dönük kişiler olduğuna inanıldı. Osmanlı Avrupalılar için bir ‘fantezi dünyası’ydı.

Haberin Devamı

İstanbul dünyanın pırlantası

Dünyaca ünlü müzayede evi Sotheby’s’in sanat direktörü olan güzel sanatlar danışmanı Haydn Wiliiams, ilk kez Turquerie isimli kitapla bu akımla ilgili en geniş ve detaylı çalışmaya imza attı. Avrupalılar’ın Osmanlı hayranlığının sanılandan çok daha geniş kapsamlı olduğu anlaşıldı. Öyle ki Krallar’ın, Prensler’in bile bu akıma kendilerini kaptırdıkları, Osmanlı tarzı giyinip yaşamayı kendileri için bir güç sembolü olarak gördükleri tüm kanıtlarıyla ilk kez bu kitapta sergileniyor. VATAN, Thames & Hudson yayınevinden çıkan bu kitaptan çarpıcı detayları sizin için derledi.

Avrupalılar’a kahveyi Süleyman Ağa öğretti

17. yüzyılda Avrupa’da Türk korkusu yerini Osmanlı hayranlığına bıraktı. Avrupalılar, Osmanlı’yı çok merak ediyor, ancak bu medeniyetle ilgili bilgileri söylentiden öteye gitmiyordu. Onlara bu kültürü tanımakta en büyük katkıyı Osmanlı topraklarında görev yapan yabancı elçilerle, Avrupa’ya atanan Osmanlı elçileri yaptı. Herkes dünyanın bu yeni süpergücünü tanımaya hevesliydi. Yine aynı dönemde batı dillerine çevrilen ‘Binbir Gece Masalları’ da Osmanlı hayranlığını büyük ölçüde artırdı.Avrupalılar’ın Osmanlı’yı tanımasında en çok katkısı olan kişi, Osmanlı’nın Fransa’ya 1669’da elçi olarak atadığı Kolbaşı Müteferrika Süleyman Ağa’ydı. Süleyman Ağa ile ilk kez bir Osmanlı erkeğini gören Avrupalılar, süpergücün temsilcisi olan bu kişiye daha yakın olabilmek, hatta ona benzemek için birbirleriyle adeta yarıştı. Fransa Kralı XIV. Louis bile buna kendini kaptırmış olacak ki Süleyman Ağa’yı elmas süslü bir kıyafetle karşıladı, onuruna eşi benzeri görülmemiş bir davet verdi.

Haberin Devamı

‘Kibarlık budalası’

Kralın düşük rütbesini sonradan öğrendiği Osmanlı elçisini mutlu etmek için yaptıkları o kadar gülünçtü ki Moliere ‘Kibarlık Budalası’ isimli eserini bu olayı anlatmak için yazdı. Avrupa kahve ile ilk kez Süleyman Ağa sayesinde tanıştı. Osmanlı elçisi kendi topraklarından getirdiği kahveyi ziyaretine gelen kişilere ikram ediyor, ‘bin öpücükten daha büyüleyici’ diye tanıtılan kahve özel yapım porselenlerde servis ediliyordu. Fransızlar, ilk kez gördükleri kahvenin bir güç simgesi olduğunu düşündü ve Avrupa’da kahve kültürü Süleyman Ağa’yı taklit etmek isteyen Fransızlarla başladı. Sadece kahveyle de kalmadılar, yine bu dönemde ilk kez tanıştıkları nargile ve kaftanı da günlük hayatlarına hemen adapte ettiler. Fransız asilleri ve zenginleri arasında Osmanlı tarzında giyinmek, kahve ve nargile içmek çok büyük bir güç göstergesi oldu. Bu şekilde çevreye ‘dünya insanı’ oldukları mesajını veriyorlardı. Fransız asiller kahve servisini başında sarık, altında şalvar olan siyahi hizmetlilere yaptırırdı.

Haberin Devamı

Padişahın çocuğuyum!

İNGİLTERE’NİN Osmanlı’ya 1717’de büyükelçi olarak atadığı Edward Wortley Montagu’nun eşi Lady Mary’nin tuttuğu notlar ve yazdığı mektuplar Avrupa’da Turquerie akımını başlatan en önemli gelişmelerden biri oldu. Büyükelçi Montagu, İstanbul’daki hayata o kadar kendini kaptırmıştı ki evde bile başında sarıkla dolaşıyor, kaftan giyiyor ve hatta kendisinin III. Ahmet’in gayrimeşru çocuğu olduğu fantezisini kuruyordu.

Haberin Devamı

1762’de Lady Montagu’nun İstanbul’daki yaşamı anlattığı mektuplar kitap olarak basıldı, Amerika kıtasına kadar ulaştı ve burada da büyük ilgi gördü.

Şerbet oldu ‘sorbet’

17 ile 18. Yüzyıllar arasında Turquerie’nin vazgeçilmez parçaları şunlardı:

- Lokum

- Nargile/Çubuk

- Tütün

- Türk hamamı

- Havlu

- Kavuk

- Entari-Kaftan

- Nar ve lale motifleri

AVRUPALILAR’IN SORBET ADINI TAKTIĞI ŞERBET

- Divan

- Gümüş toka ve kemerler

- Takunya

- İznik seramikleri

- Şadırvan

- Çiçek motifli ipek kumaşlar

- Ebru sanatı

- Kahve ve çay

- Baharatlar

Divan, Fransız Lady’lerin kendilerini Osmanlı kadını olarak resmettirdikleri tablolarda yer alan önemli unsurlardan biriydi.

Avrupalı asiller, hayvanlarının portlerinde bile ‘gösterişli ve güçlü’ olsun diye Osmanlı temaları

kullandı.

YARIN:

- Hangi Kral kendisine güç göstergesi olsun diye ‘Yeniçeri Ordusu’ kurdu?

- Paris’te kadınlar, hangi Osmanlı erkeği için sokakta sarıkla dolaşıyordu?