Varlıklılar önerilerden öneri beğensinler!..

Yeni yılda halk olumlu ekonomik gelişmelerin adeta bombardımanı altında. Önce çifte ihracat rekoru gündeme geldi...

Haberin Devamı

Yeni yılda halk olumlu ekonomik gelişmelerin adeta bombardımanı altında. Önce çifte ihracat rekoru gündeme geldi. Aralıkta ihracatın aylık bazda rekor kırması, 2005'te ilk kez 73 milyar doları aşması, büyük puntolarla sunuldu. Yüzde 7,7 ile son 37 yılın en düşük enflasyonuna ulaşılması müjdelendi. IMF'yi unutturup kendilerini parlatmak hesabıyla ekonomideki olumlulukları genellikle bakanlar açıklıyor. Bazıları kişisel katkılarını (?!) ima ederek dolaylı reklamlarla halkın bilincine yerleşmeye çabalıyor. Merkez Bankası Başkanı da sanki bu havada... Son açıklamalarıyla özellikle YTL'nin değer kazanmasını olumlu gördüğünü, bunun sağlanan istikrar ve sürdürülebilir büyümenin doğal sonucu olduğunu savunuyor.

Ekonomik yorumcular
İlk "Enflasyon Raporu"nu açıkladığı basın toplantısında MB Başkanı, ithalatın artmasını Bakan Babacan gibi "normal" bulduğunu söylüyor. Faizlerin yüksek olmadığını, ihracatçıların kur düzeyine ilişkin şikâyetlerini ise abartılı gördüğünü vurguluyor. İhracatta rekabet gücünü istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması, enerji maliyetlerinin düşürülmesi, verimliliğin artırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi faktörlerin belirleyeceğini ileri sürüyor. Ekonomi yorumcularının 2006 tahminleri de büyük ölçüde aynı doğrultuda. 2006 için beklenen büyüme yüzde 5 dolayında. Döviz kurlarının fazla artmayacağı, YTL'nin değerini koruyacağı, yıl sonunda dolar karşısında en çok 1.40 düzeyine gerileyebileceği ortak öngörü sayılabilir. Yorumcular bu yıl kriz olasılığı görmüyor. Enflasyonun yüzde 5 düzeyinde gerçekleşeceği düşünülüyor. Piyasalardan endişe duyulmuyor. Cari açığın daha da artması durumunda bile sorun yaratmayacağı düşüncesi de ortak kanı. Olumlu yorum sahiplerinden geçen yıl sonuna doğru, kendi iyimser yaklaşımları konusunda tereddüde düşenler bile kısa sürede endişelerinden kurtulmuş görünüyorlar. Vatandaşın ekonomik sıkıntılarını VATAN ortaya koydu.

Halkın sorunları hafızalardan silinmemiş de olsa, bu tahminlere bakıldığında şikâyetler tüy gibi hafifliyor. Ekonominin geleceğini sığ yaklaşımlarla yorumlamanın avantajı, halkın sorunlarını görmezden gelip pembe tablolar çizmenin rahatlığındadır. Varlıklılara paralarıyla daha çok kazanma yollan göstermektir! Önerilerden öneri beğensinler diye...

Oysa ıskalanan önemli olgular var. ithalattaki ve dış ticaret açığındaki büyüme ürkütücüdür. 2005'teki 115 milyar dolarlık ithalat ve 42 milyar dolarlık ticaret açığı önemli olumsuzluk rekorlardır! Görünen, açığın artacağıdır. İthalatın büyüme, yatırımlar, kapasite kullanımları, yarı mamuller ve ara malı gereksinmesinden kaynaklandığı kısmen doğrudur. Ama büyümeyi giderek ithalata taşıtıyoruz. İthalatı, milli gelirin büyümesi sanıyoruz. Ancak toplam ithalatımızın 31 milyar dolarlık kısmı, yani yüzde 27'si tüketim mallarından oluşuyor. İthalatın cazibesi, zoraki yerli sanayicilerimizi yeniden ithalatçılığa özendiriyor. İthalattaki artışa ve karşılanabiliyor düşüncesiyle büyüyen cari açığa kayıtsız kalmak, kafayı kuma gömmektir. Ağrısı şimdilik duyulmadığı için hastalığı yok saymaktır!

Öte yandan kur etkisi hafife alınamaz. Hele dalgalı kurun, MB Başkanı'nın da ifade ettiği türden dengeleyici etkisi (!) olduğuna inanılması çok şaşırtıcıdır. Başkan Serdengeçti YTLnin konvertibilitesi olmadığı için kur değerinin dünya döviz piyasaları yerine yalnızca Tahtakale'de belirlendiğini mutlaka bilir.

Halk neden şikayetçi
Bu mekanizmanın sıcak paranın güvencesini oluşturduğunun da, dışarıdan büyük döviz girişlerinin nedeni olduğunun da farkındadır. Yüksek faizden yararlanan döviz girişleri sürdükçe YTL'nin değerli kalacağının, bunun istikrar ve sürdürülebilir büyümeyle ilişkisi olmayan spekülatif bir denge olduğunun da ayırtındadır. Sağladığı döviz rahatlığı karşılığında sıcak paranın, ekonominin öz kaynaklarını sömürdüğü unutulmamalı. Gösterge ve tahminler bu denli olumluysa, halkın neden şikâyetçi olduğu düşünülmeli. Gerçekleri görmezden gelmek, güzel rüyalardan uyanmayı önlemiyor. İran faktörünün, hesaplan altüst edeceği bir tarafa, vurdumduymazlık, neoliberal modelin çöküşünü engellemiyor, hızlandırıyor. Güney Amerika'daki gibi...

DİĞER YENİ YAZILAR