Milli Şef

Haberin Devamı

İktidar ve muhalefet düzeysizliğin alt sınırını delip politika üslubunu çukura indirmeyi başardı. AKP rejimi çökertmenin uğraşındayken, R. T. Erdoğan’ı Hitler’e benzetmenin gündemi şaşırtma dışında ne faydası oldu acaba?..

Ayrıca Hitler’e özenmek başka, Hitler olmak başkadır! Benzetmenin görselliği zaten sakat! Boy uymuyor. Saç tutmuyor. Alında perçem yok. Bıyık desen, rengi başka, şekli başka! Kafa dışardan elma ile armut kadar farklı..

Kafanın içi kastediliyorsa, gene yanlış! Evet, Hitler kompleksliydi! Daha İsrail-Filistin çatışması yokken Yahudi düşmanıydı. Belki Orta Çağ Hıristiyan zulmünün DNA’larındaki kalıntıları Hitler’i bu düşmanlığa sürüklemişti. Evet, düzgün eğitim almamıştı. Fanatikti. Ama küçümsenmesi hatadır! Hayranı olduğu Wagner müziğini algılayabilen kulağı, Nietzsche felsefesini izleyebilen, güzel sanatlardan anlayan kültürel kapasitesi, dünyayı susta durduracak güçteki ordusunu yönetecek bilgi ve becerisi vardı!.. İsmini dünyaya ezberletti. Koltuğuyla beraber itibarını da kaybedip unutulacaklar listesine girmedi!..

Reichstag’ı yaktırarak diktatörlüğüne bahane üretmiş, Ergenekon türü tutuklamalarla muhaliflerini tasfiye etmiş, toplama kamplarında milyonları ölüme yollamıştı ama 1929 krizinin çökerttiği Alman ekonomisini toparlamış, korkunç boyuttaki enflasyonu yenmiş, işsizliği bitirmişti. Dirlik ve düzeni sağlamıştı. Aslında Almanlar savaşa kadar Hitler’den bal gibi memnundu!..

Kısacası Hitler benzetmesi yersizdi. Konu diktatörlükse, zaten kimsenin kimseye söyleyeceği sözü olamaz!.. Bizdeki hangi parti başkanı kendi partisinin diktatörü değil ki?!.. Hangisinin demokrasiye inandığı savunulabilir?.. Hepsinin gönüllerinde Hitler özlemi yatıyor. Farkları minyatür Hitlercikler olmalarıdır!..

***


Parti ağalığı yapanların Anayasa’yı değiştirme paketindeki parti kapatma maddesinin düşmesiyle demokratlık maskeleri de düşmedi mi?!.. Biri emirlerine itaat etmeyen milletvekillerinin hâlâ var olmasına şaşırmış, diğeri umudunu özgürlüklerini sıfırladıkları milletvekillerinin bağımsız davranacakları hayaline bağlamış!.. TBMM’nin iradesine ipotek koyacak yöntemler üretirseniz, oradan demokrasi çıkmasını elbette boşuna beklersiniz...

Anayasa Mahkemesi rejimin ve hukuk devletinin son tutamağıdır. Yangını söndürürse, gene hukuk söndürecek! Dolayısıyla aynaya bakmadan önce kimse kimseyi Hitler’e benzetmeye kalkmasın!..

Milli Şef’e gelince.. Doğrudur, 1940’larda okul kitaplarında Atatürk resminin altında “Ebedi Şef”, İsmet İnönü resminin altında “Milli Şef” yazardı. Cumhuriyet yeniydi. Tek parti sistemi vardı. Dünya Savaşı sürüyordu! Savaş sonunda “çoğulcu demokrasi”e geçiş, 1950 seçimini kaybedişini “en büyük zaferi” sayan, Türk halkına diktatörlüğü değil, demokrasiyi layık gören işte o aynı Milli Şef’in, İnönü’nün eseridir!..

Yaşadığımız kepaze tabloyu görse de inanın İnönü bugün koltuklarında kendisine borçlu oturan siyaset esnafının vefasızlığını, cehaletini, kin kusmalarını umursamazdı. İnancından şaşmaz, çoğulcu demokrasiye geçiş kararını ertelemezdi!..

R. T. Erdoğan güya Baykal’ın kendisine yönelik Hitler yakıştırmasını yanıtlıyor. Tabii “sen önce kendine bak” dese daha yerinde olurdu. Ama aslında fırsatı ganimet bilip İsmet İnönü’yü Hitler’e benzetmeyi yeğliyor! Demokratlık kisvesiyle karşı devrimciliklerini perdeleyenlerin Kurtuluş Savaşı kahramanı İnönü’yü hınçla karalamaya çabalaması doğaldır. Çünkü Atatürk’e dil uzatma açılımına henüz ulaşamadılar! Hele yargı tümüyle hükümetin emrine geçsin; şaşırmayın, o da olacak!.. “Havan dövücünün hınk deyicisi” tatlı su demokratları gün sayıyor!..

***


R. T. Erdoğan nutuklarını(!) sokak çocuğu üslubuyla yazan birikimsizlerin etkisinde, paralardaki resmin yasallığını, Tan baskınını, Aziz Nesin’i, Atatürk’ün telgrafını bilmeden konuşuyor.. İsmet İnönü’nün vefatından önce CHP’den ayrıldığını da bilmiyor!..

Ya “Ebedi Şefimiz”, “Milli Şefimiz” olmasaydı!?..

DİĞER YENİ YAZILAR