Açılım furyası

Haberin Devamı

Açılım girişimleri sürüyor. Başbakan çözümü “her zamankinden yakın” görüyor. Askere göre son PKK’lı tasfiye olmadan operasyonlar durmayacak!

İki kişinin bildiği, “sır” değildir. Gizlenen Apo’nun affı! Apo dönmemek koşuluyla yurt dışına gönderilirse, “açılım” gerçekleşecek! Öyle ya, teröristler afla dağdan inecekse, terörist başı neden özgür kalmasın?! Beşar Esad AKP’lilerin ağızlarından çıkaramadıkları baklayı dillendirerek yolu açıyor. Suriyeli PKK’lıları af çıkararak dağdan indireceğinin garantisini veriyor. Mesaj halkımıza. “Kızım sana söylüyorum, gelinim san anla” misali... DTP K. Irak’ta Talabani ve Barzani’den “açılım” açmazındaki AKP’yi desteklemesini, Türkiye’nin PKK’ya taviz vermesini sağlanmalarını istiyor.

Kimse kan dökülmesini barışa yeğleyecek kadar sadist olamaz! Sonuçta af devletlerin şanındandır! Ancak devlet bir kez ödün verip sırtı yere geldi mi, ayakta durması zorlaşır. Kaleyi düşüren surlarında açılan ilk gediktir! Çözüm dedikleri, “kuş diliyle” anlatmaya çalıştıkları planın zayıf halkası buradadır!

Aslında ABD ile ABD’ye yaranmaya çalışan Suriye ve Talabani-Barzani ikilisiyle dışardan, DTP ile seçim kozu peşindeki AKP tarafından da içerden kuşatılan TSK’nın yaklaşımı önemlidir. Asker mücadele kararında direnecek, ABD ve K.Irak yönetimini PKK’nın tasfiyesine zorlayacak mıdır, yoksa tavrını değiştirecek midir? Açılım telaşı arasında Bakan Babacan üç yıllık “Orta Vadeli Ekonomi Programı”nı açıkladı. Basını bilgilendirdi (!). Basını diyorum, çünkü açıklamaların sudan içeriği, dış basından apartılmış izlenimi veren beylik yorumları vatandaşı ilgilendirmiyor. İnsanlar rakamların derdinde değil, iş aş peşinde...

Ekonomi bürokrasisine herhalde pek alışık olmadığı oruçlu kafayla yaptırılan hazırlığı, teraviden sonraya bırakacak zaman tanınmamış anlaşılan.. Veya haksızlık pahasına “bakan nasılsa anlamaz” kolaycılığıyla Babacan’ın nezaketi suiistimal edilmiş. Adet yerini bulsun kıvamındaki değerlendirmeler yoksul mahalleliye sunulan seçim avantası kalitesini aşamamış. Borçlanmadaki artışla, bütçedeki 63 milyarlık açık, bilinen ama ne işe yaradığı bilinmeyen harcamalara açıklık getirmedi! İşsizlik oranının yüzde 14,8 gösterilmesi herhalde toplantıya mizah katması niyetine metne konulmuştu. Açıkların kapatılmasında vergilerin asla artırılmayacağı sözü, sıkça yapılan zamları unuttuğu varsayılan halkın zayıf belleğinden cesaret almış olabilir. Hele cari açığın azalmasının ve enflasyonun düşmesinin başarı tadında sunulması, kriz yönetiminin hâlâ kavranmadığının kanıtı olarak sırıttı!..

“Orta Vadeli Ekonomi Programı” felaket tablosunu yumuşatarak yutturmayı amaçlıyor. İstanbul’daki sel faciasına ilişkin çevre bakanının 2010’u “selden korunmak için atılım yılı” ilan eden açılımından az farklı... Fark Babacan’ın 2012 yılında bile 2008’in düzeyine ulaşamayacağımızı itiraf etmesinde... İtiraf etmediği, ekonomik kötüleşmenin Türkiye’de 2007’de başladığı gerçeğidir. Küresel kriz olmasaydı Türkiye gene krize girecekti.

Babacan’a ihracatta gelirler düşerken miktarların arttığını teselli bağlamında söyletmekse, hazine bürokrasinin Ramazan şakası sayılmalı. Acaba “ticaret hadlerinin” aleyhte gelişmesi, yani mallarını giderek daha ucuza satmaları ihracatçıları sevindiriyor mu?

Bildik rakamlar değil, hükümetin kararsızlığı ilginç. AKP hâlâ kararsız. IMF’yi gereksiz bulan Erdoğan’la Babacan’ın söylemi çakışmıyor! Planlanan erken seçime(?) IMF’siz mi gidilecek, belirsiz! Çünkü “ekonomik açılım” işsizliğin çaresine, üretim artışına odaklanmamış!

Babacan “ayranımız ekşi” demedi ama sadece telaffuz hatalarıyla cümle düşüklükleri bile krizin süreceği gerçeğini sunulan tablolardan daha net gözler önüne serdi. Yazık ki, “ekonomik açılım” balonu diğerlerinden yavaş söneceğinden, yavanlığı sadece emekçilerin sofrasında duyulacak!..

DİĞER YENİ YAZILAR