Manda yuvası ve söğüt dalı

Haberin Devamı

Mahkeme kararının Başbakan’ı şaşırtması anlaşılabilir. R. T. Erdoğan iktisat ve ticari bilimler okumuş. Ticareti öğrenmiş. Kuşku yok. Anlaşılan iktisadı pek kavramamış!.. Üzengi kayışıyla dizgini karıştıran, huysuzlanmış ata binmeye kalkışan ve kafa üstü çakılan birinin davranışı iktisat dışıdır.. Tıpkı devlet yönetiminde anayasaya kafa tut-mak gibi... Ama R. T. Erdoğan politikacıdır. Açıklanmayışını kınadığı gerekçeyi görmeden konuşabilir! Kararı duyuran Başkan H. Kılıç’ı yanılgıyla suçlayabilir... Milli irade kavramını çarpıtıp, Anayasa’ya uymamayı mümkün görebilir. Kaptanın
yönetmekle görevlendirildiği yolcu gemisini beğenmese de şilebe dönüştüremeyeceğini(!) bilmiyor olabilir.

Hadi Başbakan’ın devlet teorisi ve hukuk bilgisi kulaktan dolma. Yanındaki hukuk diplomalıların saçmalama yarışına ne demeli? İyimaya’nın “hükümlü cezasının temyiz kararını kendisi vermeli” anlamındaki abuk önerisi hukukla nasıl bağdaşır? TBMM’de 411 parmakla işlenen anayasa suçunun cezası askıya alınacak!.. Bu kendin pişir kendin ye mantığına mı demokratik hukuk devleti denecek!? Toptan’ın da AKP “oh” diyemeyince, R. T. Erdoğan’ın dümen suyunda yargıya çatması, neyi çözeceği belirsiz “senato” önerisi, konumuna yakışmadı.

***

Beyler asıl çelişkiyi ıskalıyorlar! Bakın Ergenekon davasında tutuklamalar var, dava yok. Savcıların anayasa ihlali varsayımıyla TCK’ya göre İlhan Selçuk ve Prof. Alemdaroğlu’na 10’ar yıl (Md. 314), parti başkanı Perinçek’e ağırlaştırıl-mış müebbet hapis (Md. 312)istedikleri yazılıyor. İddianame tamamlanmış mı, yargı ne hüküm verecek bilinmiyor.

Öte yanda TBMM’de anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerine şekil yönünden de aykırılığı mahkemece saptanmış bir suç var! Muhtemelen gerekçede belirtilecek. TCK’nın “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” bölümünde tanımlanan bu suçun cezası ne olacak?! TCK Md. 309, “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar” diyor. Gül’ün onayıyla AKP bu maddenin son cümlesinde belirtilen düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüsten öte, eyleme geçmiştir. Mahkemenin tespiti budur. Cebir ve şiddet kullanılmadı denebilir. Ancak hukukçular maddenin gerekçesiyle birlikte yorumunu tartışmalıdır.

***

TCK Md. 309’un gerekçesinde Anayasa’nın başlangıç kısmına atıfla şöyle deniyor: “(...) egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, (...) Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği(!) ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; şeklindeki ifade ile siyasal iktidarın kuruluş ve işleyişine egemen olması gereken ilkeler gösterilmiş bulunmaktadır.”

TCK Md. 316’da özetle, anayasal düzene karşı suç işlemek üzere iki veya daha fazla kişinin anlaşması hapisle cezalandırılır, demekte...

TBMM’de anayasayı ihlal suçu işlenmiştir... Suç varsa cezası da olmak gerekir... Hukukçuların tartışması, öneri geliştirmesi gereken asıl konu budur. Kokuşmayı engelleyen tuz kokuşmuşsa ne yapılacak, belirlenmelidir...

Aksine, yargıyı arzuya göre şekillendirmeye, kararları askıya almaya, seçimle suçu örtmeye kalkışmak, rejimle zıtlaş-mayı sürdürmektir.

Halkımız mantıksızlığı mandanın söğüt dalına yuva yapmasına benzetir. Deneyenler mutlaka tepetaklak düşer. Söğüt kırılgandır...

DİĞER YENİ YAZILAR