O kadar farklı yerlere gitmez olmuşuz ki; balık yemek için tek merkezin Arnavutköy olduğunu zanneder hali almışız! Yan yana onlarca balıkçı, biraz daha ilerlerseniz ise yegane alternatif; Yeniköy-Sarıyer hattı sanki... Allah’tan yolumuz, haftasonu Küçükyalı taraflarına düştü de, yeni bir adres daha öğrendik. Sahil yolu üstündeki, son tecrübemiz olan restoran ‘Foça Balık’ oldu.
Mekan, tam bir aile adresi... Çocuk odalarına kadar, sizi rahat ettirecek her şeyi düşünmüşler. Lezzeti sorarsanız, o da son derece iyi... Özellikle, ızgarada orta kılçığı temizlenip pişirilen çinekopu yemeden dönmeyin. Evvelinde ise mutlaka, özel sosuyla jumbo karıdes... Marka isminin devamına ‘Fish Gourmet’ sloganı konmuş ve bunu sonuna kadar hak ediyorlar.
Yemekleri yine yerinde test edersiniz. Fakat, dükkanın en dikkatimi çeken yanı olan, personeline değinmeden geçemeyeceğim... Her görevi kusursuz yerine getirmelerinin dışında, inanılmaz nazik ve profesyoneller. Uzun zamandır, hiçbir yerde, işini böylesi sevgiyle yapan bir ekibe rastlamamıştım. Tebrikler...
Topağacı‘nda kebapçı mı olur?
Başlık sizi yanıltmasın! Şikayetçi olduğumuzdan değil, aksine büyük bir açığın kapamasından ötürü mutluluğumuzdan bahsediyorum. Yeni mekan açacak yer kalmayana kadar, restoranı, barı, kafeleriyle dolup taştı Topağacı... Farklı mutfaklar, canlı müzik programları, özel partiler sardı bütün semti... Fakat bir tane de, ‘şöyle güzel kebap yenecek yer olmaz mı?’ diye düşünürken, Topağacı Ocakbaşı yetişti imdadımıza... Öyle dışardan baktığınıza, tahmin edemeyeceğiniz kadar leziz bir mönüsü var. Eti hem doğru yerden alıyor, hem de doğru usüllerle pişiriyorlar. Dilerseniz; ocağın başında oturup, ustanın maharetlerini izleyerek de yemeğinizi yiyebilirsiniz. Lezzetin dışında, oldukça da temiz çalışıyorlar. Adana kebabını, çöp şişini de mutlaka deneyin ama özellikle pirzolasını tavsiye ederim. Artık nasıl bir mangal kaideleri varsa, muazzam bir yemek konuyor önünüze... Anlayacağınız; bölgedeki bu eksiğin kapanması, bizi çok sevindirdi.
Topağacı Ocakbaşı‘nın bir özelliği de lahmacunu... Alt marka olarak, ‘Lahhmacun’ ismini koymuşlar ve inanılmaz iş yapıyorlar. Biz, geçtiğimiz hafta gazoz eşliğinde lahmacun keyfi yaptık. Tadını ifade etmem mümkün değil. Hamurunu, sarı un dedikleri bir malzeme ile açıyorlarmış. Kıyması konusunda ise hiç cimri değiller. Baya zaman olmuştur ki, böylesine denk gelmedim. En güzel tarafı ise, yedikten sonra hiç rahatsız etmemesi. Kapıda bilmem kaç tane motorlu kurye ile, bütün Nişantaşı‘na servis yapıyorlar. Hoş, lahmacunu eve söylemeyi pek tavsiye etmem. Zira, sıcaktan hamuru gevşeyebilir. Ama siz ister yerinde, ister evinize siparişle, ‘bir tadına bakın’ derim ben...
