Yolda laleler seni bekler

Memleketi canından bezdiren uzun ve sert kıştan sonra bir türlü gelmek bilmeyen bahar bir gün yüzünü gösteriyor, diğer gün “Sen yine de kazakların hepsini kaldırma istersen” diye kulağımıza fısıldıyor.

2011 kışı da aynı böyleydi.

O zaman dünyada El Nina kasırgasının etkileri vardı.

Şimdi ne var bilmiyorum ama uzmanlar bundan sonra iklimler konusunda ezberimizi bozmamız gerektiğini söylüyorlar.

Çok af edersiniz, birazcık içine etmişiz de mavi gezegenin!

Artık ne toprağı bereketli ne de havası dengeli...

Baharı bekleyen kumrular gibi bu sene tam olarak murada eremeden, şimdi de evrimimizi, yazın yolunu gözleyen ağustos böceği olarak sürdüreceğiz belli ki...

***

Gerçi benim artık yaz aylarıyla da zorum yok.

Sevmiyorum o yapış yapış nefes aldırmayan sıcağı ve kalabalığı...

Yola düşeceksem tam da bu zamanda düşmek istiyorum mesela.

Ve temmuz-ağustos cehenneminde tatil yapma meraklılarını hiç anlayamıyorum.

Hele hayatınızda beraber eğlenebildiğiniz bir manita da varsa, hiç durmayın, hemen yola çıkın derim...

Haberin Devamı

Batıya, güneye, kuzeye... Rota fark etmez... Ama ille de yolu denize çıkan bir yerlere...

Ne yapacaksınız öyle 45 derece, yapış yapış nemde?

Terden, sıcaktan, bunaltıcı basınçtan birbirine dokunamazsın, yolda elini tutamazsın, yatakta ayağı ayağına değmesin diye kaçacak delik ararsın.

Oysa şimdi öyle mi ya?

Bir kere kara yolunu tercih edeceksin...

Plan program yapmayacaksın...

Sadece ana rotan belli olsun yeter...

Arada sarı tabelaları, deniz kıyısında tahta sandalyeli bir balıkçıyı, gün batımında manzaraya hakim faça bir tepeyi görünce kaçırmayacaksın.

Sıcak henüz delirtmediği için klima falan açmadan, yol kenarı çiçeklerinin kokusunu taşıyan bahar rüzgarını içine çeke çeke yol alacaksın.

Radyoda uygun bir frekans düşürecek, el ele, cilveleşe cilveleşe yol alacaksın.

Sonra gündüz bunaltmayan ama insanın içini ısıtan havada ister gittiğin yerin sokaklarında keşfe çık, ister deniz kenarında, bir ağaç altında koyun koyuna ööööyle kertenkele gibi dur!

***

Akşamları hava hala ‘ısırdığı’ için üzerinizde kalınca bir pike, ohhh sıcacık!

Haberin Devamı

Akşam rakıyı biraz fazla kaçırsan bile, hava henüz çöl sıcağına bağlamadığı için ertesi gün maymun gibi dolaşmayacaksın...

Kısacası eğer bir manitan varsa güzel kardeşim, tatil için bu zamanları sakın ıskalama...

Yalnız koyboy isen, bir iki arkadaşını ikna et... Döndür tekerlekleri...

Ben bu dediklerimi, makineyi yaktığımda bir iki kez tek başıma da yaptım ama tabii yine de paylaştıkça tadı şekerlenen keyifler bunlar...

Haziran ortasına kadar vaktin var, bu en güzel tatil zamanını şehrin kaosuna kurban etme!

Yolda laleler seni bekler

Daha fazla bozulmasın

Tatilde Alaçatı’ya mı gitsek acaba diye aklından her geçiren arkadaşın telefona sarılıp beni aramasına alıştım artık. Her yeri bilmem mümkün değil ama yine de favorilerim var tabii...

Yaz boyunca arada size onlardan söz ederim herhalde. Buraya ‘vur-kaç’a gelmeyen, gerçekten Alaçatılı olmak isteyen ve yarattıkları mekanlarla kasabanın ruhuna ihanet etmeyen yerleri mesela.

Çünkü arada öyle oteller, restoranlar görüyorum ki bu kültürün içinden gelmedikleri için yarattıkları yerlerde bir yapaylık bir kandırmaca, hemen seziliyor.

Haberin Devamı

Burayı Kuşadası-Bodrum-Marmaris’in barlar sokağına çevirmek isteyenlerle kendi çapımda mücadelemi sürdüreceğim yani...

DİĞER YENİ YAZILAR