Ah o beden de ruha bir uysa!

Bir dönemin efsane ismi Erol Büyükburç’u da kaybettik.

79 yaşındaki sanatçı eğer yaşasaydı bugün konsere çıkacaktı.

İşleyen demir ışıldar, evet ama, ruh ne kadar yaşlanmasa da yılların bedene getirdiği bazı kısıtlamalara da kulak vermek lazım galiba...

Erol Büyükburç şarkılarını oturduğu yerden sakin sakin söyleyen bir adam da değildi üstelik.

Sahnede son derece hareketli performanslar sergilerdi.

Benim zamanım geçti deyip, hayata küsmek de doğru değil elbet...

Ama işte insan vücudunun verdiği sinyallere de kulak vermeli.

Saçları boyayıp, estetik operasyonlar yaptırınca iç organlar da gençleşmiyor.

Aynı şeyin Ajda Pekkan için de geçerli olduğunu düşünürüm hep.

Ruh yaşı ve enerji olarak gençlere taş çıkartabilirsiniz, tamam da, sen gel bunu kalbine anlat mesela.

Ne yazık ki yılların ne güzelliğe, ne şöhrete, ne yaşam enerjisine hiç acıması yok.

Sevenleri üzmemek için beli bir yaştan sonra vitesi bir parça düşürmek lazım galiba...

Çok daha uzun yıllar ‘yaşayan efsane’ olarak kalmak için...

Bu arada gidenin arkasından da dedikodu yapmamak lazım.

Haberin Devamı

Evet çoğu insan Büyükburç’un evlatlarına yaklaşımını hiç doğru bulmuyordu.

Hatta bir trafik kazasında yaşamını yitiren kızı Ajlan Büyükburç’un ölümünden sonra arkasından da, yüzüne de çok ağır eleştiriler yapılmıştı.

Onlardan bir tanesi de bendim hatta...

Ama artık giden gitti... Bir hesap günü varsa ve burada yaşadıklarımızın ve yaşattıklarımızın cezasını ödeyeceksek, bu işi Allah’a bırakmak lazım.

“Ya işte çocuklarını ret edersen böyle yalnız ölürsün” gibi yorumlar çok ayıp... Allah rahmet eylesin. (Işıklar içinde uyu, ışıklarda yürü, ışığa boğul gibi yeni moda uğurlama sözlerine inat, her zaman ve daima Allah’tan rahmet, mekanını cennet isteyelim olur mu?)

Okan ortamı bozdu

Okan Bayülgen’i artık kendi programında bile doğru düzgün kimse izlemiyor iken ‘talk show’lara çağırmak pek akıl karı değil gibi...

Çarşamba akşamı her zaman reyting garantili Sacit Aslan’la beraber Mesut Yar’ın programına konuk olacağını öğrenince geçtim ekran karşısına...

İçinde Sacit Abi’nin olacağı bir söyleşinin bu kadar sıkıcı olabileceğini söyleseler inanmazdım.

Haberin Devamı

O ve cıvıl cıvıl Seda Akgül bile programı kurtaramadı. Bir diğer konuk da Ahmet Kaya’nın abisi idi...

‘Benim burada ne işim var’ gibi bir hali vardı adamın.

Bu biraz şeye benzedi, hani bir parti verirsin ve senin tanıdığın ama birbirini tanımayan insanları bir araya getirirsin ve o parti bir türlü iflah olmaz ya...

Ayrı ayrı güzel vakit geçirdiğin insanlar bir araya gelince ya birbirlerini sevmezler ya muhabbetleri uymaz ve senin neşeli geçeceğini zannettiğin gece hüsranla sonuçlanır. İşte aynen bu durum yaşandı.

Okan havayı o kadar soğuttu ve bozdu ki azıcık gülelim makara yapalım diye oturduğum ekranın karşısından program bitmeden kalktım.

Bir havalar, her konuya tersten bakacağım diye zorlama itirazlar, ahkamlar, “ekranda izlediklerinize sosyolojik açıdan bakmayın, eleştirmeyin” demeler... Sanki kendisi yıllardır başka bir şey yapıyormuş gibi.

Yine konuşmak için konuştu işte... Son derece sıkıcıydı... Diğer konuklara yazık oldu.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR