Aşk ama para aşkı!

Adamlar adam değil ama para onlarda...

Kadınlar da kadın değil ama akılları fikirleri parada...

Şahane ikili oluyorlar.

İki tarafın da ne peşinde olduğu belli ama onlar adını “aşk” koyuyorlar ve aşka hakaret ediyorlar.

O adamlar önce kendi memleketlerinde ailelerinin uygun gördüğü bir kurban bulup evleniyorlar.

***

Çoğu resmi nikah falan da yapmıyor, bulmuşlar işin kolayını, basıyorlar imam nikahını...

Sonra arkasından bir kaç tane çocuk yapıyorlar, kendi ailelerine karşı görevlerini tamamlıyorlar.

Ardından erkek ya onlar, başlıyorlar elimin kiri deyip daldan dala konmaya... Atıyorlar kapağı büyük şehirlere.

Orada çakal kadın çok.

Avuçlarını ovuşturup Anadolu’dan paralı bir abi düşsün diye bekliyorlar.

İki taraf da kendini çok akıllı sanıyor.

Sorsan büyük aşk yaşıyorlar ve o aşklarını hemen bir nikahla taçlandırıyorlar.

Yine bir imam nikahı tabii ki!

Sonra gelsin yeni çocuklar.

O çocuklar bir an önce yapılmalı ki aşiretin, şirketin mallarına varis olsunlar.

Çünkü o kadınlar biliyorlar ki en kısa zamanda tıpkı bir önceki gibi buruşturulup bir kenara atılacaklar.

Haberin Devamı

O yüzden çocuk konusunda hepsi bir telaş, bir yarış içinde...

***

Eskiden bu işler bu kadar ulu orta yaşanmazdı.

Evli bir adamla beraber olmak, ikinci kadın olmak ayıptı, saklanırdı.

Şimdi herkes o kadar göğsünü gere gere yaşıyor ki, yuva kurma, aile olma kavramlarının içi boşaltıldı.

Algı artık yerleşti: Bir adamın parası varsa üç karısı da olur, dört karısı da... Çocuklar zaten sebil gibi...

Olan da onlara oluyor ya zaten... Benim de kafamı bir tek bu bozuyor.

Yoksa bana ne, bu rezil hikayelerde alan razı veren razı ise!

Seviyorum bu kadını

Şimdi benim kafam karıştı, Meryem Uzerli hani Ozan Güven’le birlikteydi?

Çok yakıştırmıştım bu ikiliyi...

Fakat sonra birbirleri için ‘dünya ahiret kardeşimdir’ benzeri açıklamalar geldi.

Herhalde bu ilişki flört aşamasından geri döndü.

Şimdi de Uzerli’nin Özcan Deniz’le yakınlaştığı iddia ediliyor ki ben bu iki ismin yan yana gelmesini de sevdim.

Ya da belki Can Ateş’ten sonra artık kim olsa Meryem için daha iyi olacak diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Özellikle hamilelik döneminde yaşadıklarına, o dönem anlattıklarına o kadar üzüldük ki kendi ailemizin bir ferdi gibi koruyup kollamak istiyoruz bu şeker kadını .

Meryem’in her zaman gülen yüzünün, yaydığı pozitif enerjisinin de katkısı büyük tabii.

En zor zamanlarında bile sükunetini, sakin tavrını bozmadı, yüzünden gülümsemesini eksik etmedi.

Biz alışmışız tabii bu gibi durumlarda tarafların birbirlerini en ağır şekilde suçlamasına, hakaretler savurmasına, mahalle kavgasına...

Meryem’in biten yanlış bir ilişkinin ardından bile yaydığı huzur, hepimize ilaç gibi geldi.

Şiddeti hiddeti bitmeyen ülke

Büyüklere karşı gelinmez, laf söylenmez, cevap verilmez diye diye yetiştirilen bir toplum olarak çoğunluğumuz ezik, kendini savunmaktan aciz ve yaralı...

Oysa hiç kimse sadece yaşı büyük olduğu için saygıyı hak etmez.

Ya da öğretmenin diye, patronun diye, antrenörün diye, aile büyüğün diye, polis diye, sana eziyet etmeye, fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamaya hakkı yok.

Haberin Devamı

Bakıyorum ekrana yarışmak için çıkmış kızlar, jüri diye oraya oturan insanlardan ağır hakaretler işitiyorlar ve ‘tamam efendim, sepet efendim, özür dilerim efendim’ diye susup oturuyorlar. İçlerinden biri de çıkıp “Hoop ağzınızın ayarını bilin, siz kime bağırıyorsunuz?” demiyor, diyemiyor.

Bir basketbol koçu oyununu beğenmediği oyuncusunu tokatlama hakkını kendinde görüyor.

Okulda öğretmenin en büyük yardımcısı elindeki cetveli ve dilindeki aşağılama cümleleri...

Aile içinde zaten dayak cennetten çıkma...

Şu bayıla bayıla izlediğimiz eski Türk filmlerine bakıyorum, mutlaka bir kaç yerinde bir tokat patlıyor. Seven insan sevdiğini kıskanır ve ağzının ortasına bir tane ekleştirir. Bunu böyle kanıksamışız.

Bir baba kızına kızarsa, dizini döveceğine çocuğunun ağzını burnunu birbirine karıştırır!

Ananın vurduğu yer, kafadan gül bahçesi!

Şiddet bu ülke insanının ciğerine işlemiş.

Kolay kolay nasıl temizlenecek bilmiyorum. Bilen olduğunu da sanmıyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR