Ukala heyetine inat

Herkesin okuduğu kitabı bayağı bulan, herkesin ‘anladığı’ filmi izlemeye tenezzül etmeyen, herkesin dinlediği müziği kakafoni olarak değerlendiren, herkesin güldüğüne gülmeyi gerzeklik olarak nitelendiren bir güruh var.

Ukala heyetine inat

Bir de bize neyi sevip neyi sevmeyeceğimizi söyleyen, sosyal medyada ne fotoğraf paylaşıp paylaşmayacağımıza karar veren, selfie’yi küçümseyen, yemek fotoğraflarına küfreden köy ihtiyar heyeti...

Onlar mutsuz, huzursuz, yalnız ruhlar...

Size ne evladım bizim keyfimizden, zevkimizden?

Cuma akşamı baktım sosyal medya ahalisinin yarısı Beyaz-Candan Erçetin atışmasını bekliyor, diğer yarısı da o atışmayı bekleyenleri aşağılıyor, yapılanı hiç komik bulmuyor, komik bulanların zekasını küçümsüyor.

Haydi oradan ukala dümbelekleri!

Evet acayip komikti o düello...

Hele erkeklerin Hayko Cepkin’li, kadınların da Demet Akbağ’lı bölümlerinde gülerken gözümüzden yaş geldi, var mı diyeceğiniz?

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz... Herkesin ifade özgürlüğü var elbet...

Ama kendi fikrini söylerken karşı tarafın keyfine müdahale etmek kimin haddine?

Haberin Devamı

Ben bu atışmanın tam dozunda bittiği kanaatinde olsam da yine de özleyeceğim doğrusu... Çok şeker, çok eğlenceli idi.

En önemli tarafı da bize buz dağı görünümlü Candan Erçetin’in fırlama tarafını gösterdi.

Oh emeğinize sağlık!

Bu güzel kadını tanıdınız mı?

Vallahi ben zor tanıdım.

Bir zamanlar ekranlarda deprem yaratan “Gelinim Olur musun?” isimli saçma sapan bir yarışma vardı hani...

Ukala heyetine inat

Gerçekten televizyon tarihinin en pespaye projelerinden biridir herhalde...

Hani o programa katılan Ata’nın yavuklusu, Semra kaynananın istemediği gelin Sinem vardı...

İşte o Sinem bu Sinem Umaş...

Eski fotoğrafını kullanıp aradaki farka bakın demek istemiyorum çünkü Sinem hayatını ve tipini o kadar değiştirmiş ki, sanırım kendisi de artık o yıllardaki haliyle anılmak istemez.

Açıkçası ben bu değişime çok sevindim.

Çünkü bana ‘Şimdi o kız şu sıralar nerededir bir tahmin et?’ deseler herhalde ‘Anadolu’nun ücra köşelerinde, müzikhollerde geziyordur’ derdim.

Çünkü programdan sonra gidişat böyleydi.

Haberin Devamı

Sinem’in anlık şöhretinden yararlanmak isteyen bazı kan emiciler kızın başına üşüşmüş onu tehlikeli yollara sürüklemeye çalışmışlardı. Sinem şimdi bir erkek giyim mağazasının sahibi imiş...

Gayet düzgün ve kendi halinde bir yaşamı var. Ve çok ama çok güzelleşmiş değil mi ya?

Aferin vallahi... İstanbul gibi bir yerde, üstelik tehlikeli camiaların tam da göbeğine düşmek üzereyken hayatına böyle sağlam bir yön verdiği için bu genç kadını tebrik ediyorum.

Eminim hiç kolay olmamıştır bu U dönüşü... ‘Reality show’ların getirdiği balon şöhretin sarhoşluğunda yitip gitmemiş. Hakikaten bravo!

DİĞER YENİ YAZILAR