Çağımızın vebası ertelemek

Ayrılmaları erteliyoruz

Aman üzülür, aman bensiz ne yapar, aman ne yer, aman ne içer diyoruz, hele şu okulu bir bitsin de, hele şu sevgililer günü bir geçsin de, diyoruz. Akıllanır uslanır, zamanla değişir, aslında öyle yapmak istemedi, böyle demek istemedi diyoruz ve aslında çoktan biten o ilişkiyi uzattıkça uzatıyoruz ve kaçınılmaz sonu ertelediğimizin farkında olmuyoruz. Bazen farkında oluyoruz da bilumum nedenlerden işimize gelmiyor işte. Yeni bir hayata yelken açmaktansa memnuniyetsizce yaşamak daha tatlı geliyor. Depresyondan depresyona koşuyor, mutluluğu antidepresanlarda arıyoruz. Kavgalar, tartışmalar, ego savaşları falan derken alışmak sevmekten daha hoş geliyor ve muhtemel ayrılığı erteledikçe erteliyoruz.

Kavuşmaları erteliyoruz

Ah o lanet olası gurur, ah o ego, ah o önce o arasıncılık, ah o önce sorsunculuk. Ah o geriye dönmeyi hep tukaka olarak gösteren sözde ilişki uzmanı yakın dostlar arkadaşlar. Yahu bırakın dönsün belki dünyanın en mutlu insanı olacak. Belki yapamıyor unutamıyor geçemiyor gidemiyor! Dönme kardeşim, barışma kardeşim, yapışma kardeşim, nasihatlar nasihatlar. Sonra herkes evine dönünce kalakalıyorsun yalnızlığınla, arayan soranın, bir kahve yapanın, boynundan bir kuble ısırık alanın yok. Yahu sen yine içinden geleni yap güzel kardeşim, boşver önce sen ara, bir kere daha dene. Belki bu sefer mevsim değişir Akdeniz olur gülümsersin.

Haberin Devamı

Dost biriktirmeyi erteliyoruz

Ölüp gideceğiz cenazemize kimse gelmeyecek valla. Arkadaşın doğum günü partisine çağırır, sinemaya çağırır, mangala çağırır üşenirsin gitmezsin, biraz konuşmak istiyorum der yollarda fena trafik var der kımıldamazsın, "madem hastasın geleyim sana bir çorba yapayım" der "yok sağol valla gerek yok" der terslersin, "paraya sıkıştım bin lira ateşle bana" der cüzdanın balya balya paradan futbol topu gibi yuvarlak olduğu halde "olsa canın sağolsun" der ötelersin, sonrada yalnızım yalnızlardayım diye isyan eder, aşırı melankoliden gecelerin yargıcına bağlarsın.

Para biriktirmeyi erteliyoruz

Alayımız tüketme manyağı olmuşuz. Şunu da alayım bunu da alayım, onun bu rengini, şunun bu modelini de alayım. O gözlük çok güzel nereden aldın? Pantolonunu çok sevdim ben de alayım ondan bebeğim!.. Bu nidalarla akıyor hayatımız. İşe gider gitmez malum alışveriş sitelerini açıp yeni sipariş vermezse ölecek hastalığına yakalanmış kadınlardan, cillop gibi telefonuna sırf yeni modeli çıktı diye kakaya bakar gibi bakan erkeklerden o kadar çok ki. "Onu da alayım sonra para biriktireyim" diye diye zulalama işini ertelemelere doyamadık.

Haberin Devamı

Müdüre"Allah belanı versin!" demeyi erteliyoruz

Bazı müdürler hakediyor bunu duymayı valla. Hatta daha ötesini de. Tamam diyeceksin ki kardeşim bunu nasıl yapayım, kredi kartı ekstrelerimi sen mi ödeyeceksin, kirama el mi atacaksın, haklısın evet günümüz şartlarında bunu yapmak zor. Ama olsun, fantazi olarak yazmış olayım bunu buraya. Eski bir ilaç sektörü çalışanı olarak ben de dahil hangimiz demek istememişizdir ki bunu. Şöyle toplantının en gergin yerinde müdürün gözlerinde dolarların uçuştuğu, kölelik sisteminden örnekler sunduğu dakikalarda yükselip "canımızı mı alıcan lan sen bizim?

Haberin Devamı

Muhtemeldir ki bu 14 Şubat'ta da...

- Sevgilileri olmadığını sanal mecralarda duyurma imkanı bulan yalnızlar bu krizi fırsata çevirecekler.

- Yine kazanan gülün tanesini 20 liradan satan çiçekçiler olacak.

- 14 Şubat'ın kapitalizmin tuzağı olduğunu söyleyen "sevgililer gününü kutlamak kültürümüzde yok" diyen insanlar hediyelerini alınca susacaklar.

- Hedefi tektaş olarak koyan kadınlarımız yaşadıkları hayal kırıklığı sonrası erkenden uyuyacaklar.

- Zirilyon tane single parti sayesinde 14 Şubat'ın tadını en çok yalnızlar çıkaracaklar.

- 14 Şubat'ı en çok "14 Şubat'ı umursamıyorum" diyenler umursayacaklar.

- Uzmanlar televizyonlara çıkıp aşk şudur budur temalı konuşmalar yaparak "aşk elinin körüdür" dedirtecekler.

- Anneler "sen git elin kızına hediye al zaten!" diyerek geleneksel triplerini atacaklar.

DİĞER YENİ YAZILAR