Kaos teorileri

Her seçim öncesinde birtakım karanlık olaylar beklemeye fazla alıştık. Bu seçim öncesinde de yine karamsar rüzgarlar eserken, otaya çeşit çeşit “kaos teorileri” sürülüyor.

Seçim öncelerinde tedirgin olmamızın tarihi bayağı eski olaylara dayanıyor. 1960’ta genel seçime bir yıl kala öğrenciler sokağa indi ve darbe oldu. 1961’de seçim yapılabilseydi yine Demokrat Parti açık ara kazanacaktı.

1981 yılı yine seçim yılıydı, bu seçimler de yapılamadı, onlarca karanlık olay sahneye kondu, binlerce insan kırıldı ve seçimle çözüm yerine darbe geldi.

2007 seçimi öncesinde Cumhuriyet mitingleriyle, darbe hazırlıklarıyla sonuç alınamayınca seçim yapıldı ve Ak Parti ikinci kez kazandı.

2011 seçimi arifesinde ise PKK’nın ateşkes yapması engellendi, kansız bir ortama geçilmemesi için çeşitli faaliyetler yapıldı. Darbe hazırlık çalışmaları da faaliyetlerin önemli parçası oldu.

Geldik 2015 seçimine, iki aydan daha az bir süre kalmasına rağmen hala birilerinin sağlıklı bir seçim yapılmasını engellemek için bazı senaryoları uygulamaya koymasından korkuyoruz.

Haberin Devamı

Kanlı senaryoların bol miktarda ve defalarca uygulandığı bir ülkede yaşadığımız için her an beklenmedik bir saldırı gelmesinden çekiniyoruz.

Oldukça haklıyız çünkü miadı dolmuş bir terör örgütünün tekrar canlanması ve savcı rehin alıp öldürmesi kaçınılmaz bir travma etkisi yaptı.

Bu olayın Hükümet’in aleyhine sonuçlar doğurmasını umut edenler ve bunun için çaba gösterenler aslında demokrasinin kalbine vurduklarını da fark eder gibi görünmüyor veya aldırmıyorlar.

Güneydoğu’dan gelen iki çatışma haberi de kaos teorisi üreticilerini pek sevindirmişti, ama arkası gelmedi.

Son bir kaos teorisi ise seçim öncesine değil, sonrasına ilişkin. Buna göre barajı aşamayan HDP sokağa inecek ve Ak Parti’ye ve ülkeye hayatı dar edecek. Barış süreci rafa kalkacak, silahlar ortaya çıkacak ve 90’ların kaos ortamına döneceğiz. Bunun arkasının ne olduğu da kimsenin gizlisi değil.

Korku ve tedirginlik içinde yaşamamanın birinci şartı seçim sandığına saygı ve sonuçları kabul etmektir. Herkes buna uyduğu zaman da kimsenin korkacak bir şeyi kalmaz.

Haberin Devamı

Ama hala korktuğumuza göre, en temel ilkelerde bile uzlaşma sağlayamamış olmamız gerçeğini de kabul edelim.

DİĞER YENİ YAZILAR