Savaşın başlangıcı

22 Temmuz operasyonuyla gözaltına alınarak tutuklanan emniyet görevlileriyle ilgili tepki ve savunmalar, Ergenekon soruşturmaları sırasındaki tepki ve savunmalarla tıpatıp aynı oldu.

Ortada gizli dinlemeler, operasyon girişimleri, hatta bazı kanlı olaylarla ilgili iddialar yokmuş, böyle olaylar olmamış, mesele sadece “otoriter“ hükümetin bir tasfiye operasyonundan ibaretmiş kanaatinin yayılması için çok uğraşılıyor.

Bir “savaş“ olduğundan söz ediyorsak, bu savaşın taraflarının, bunların pozisyon ve amaçlarının da olması gerekir.

Fethullah Gülen Cemaati’yle ilgili tartışmalar başladığından beri sürekli olarak göz ardı edilmeye çalışılan olay bu savaşın başlangıcıdır.

Hükümetin ve AKP‘nin çeşitli sözcüleri, Gülen Cemaati’nin daha önce talepleri olduğunu ve bunların yerine getirildiğini ifade ettiler.

Oslo’nun sızdırılması

Cemaat, adı üstünde, kayıtlı kuyutlu bir örgütlenme olmadığı için kimin Cemaat’i ne kadar temsil ettiğini, hatta kimin Cemaat mensubu olup olmadığını bilmek de kolay değildir.

Haberin Devamı

Bugün, herhangi bir kişi “Ben hiç bir zaman Cemaat mensubu olmadım“ dediği zaman ya inanırsınız ya inanmazsınız. Bunu doğrulayan da kanıt gösteremez, tersini söyleyen de.

Gülen Cemaati açısından her şey yolunda giderken bir kavga patladı. Bu kavganın başlangıcı da aslında bugüne, 22 Temmuz operasyonuna ilişkin soruların cevabını veriyor.

Norveç’in başkenti Oslo‘da PKK temsilcileriyle iki üst düzey MİT görevlisi görüşmeler yapmışlardır. Ve bir gün bu görüşmelerin tutanakları sızdırılınca herkes, hepimiz aynı anda olayı öğrendik.

Tepkiler değişik oldu, kimi bu gizli görüşmeye karşı çıkarken, kimisi, biz de benzer ülkelerdeki barış süreçlerinde de böyle olduğunu söyledik.

Ergenekon tiyatrosu

Oslo görüşmelerinin tutanaklarının nasıl ve nereden sızdığı tartışılırken ortada Gülen Cemaati’nin, bu Cemaat mensubu olduğu söylenen istihbaratçı kamu görevlilerinin isimleri dolaşmaya başladı.

Hükümetten ve AKP’den ses çıkmazken İstanbul’da bir savcı, bu görüşmeler dolayısıyla MİT başkanı Hakan Fidan‘ı ifadeye çağırdı. Fidan ifadeye gitmedi, bir süre sonra bununla ilgili hukuki tedbirler alındı.

Haberin Devamı

Herkesin malumu oldu ki, eğer Hakan Fidan ifadeye gitseydi “terörle işbirliği“ suçlamasıyla tutuklanacaktı.

MİT müsteşarına bu görüşmelerin “kendi inisiyatifiyle mi talimatla mı yapıldığı“ sorulacak ve alınan cevap tabii ki kendisinin bağlı olduğu Başbakanlığın “bilgisi dahilinde“ şeklinde olacaktı.

Bunun ardından da Başbakan Erdoğan hakkında bir fezleke hazırlanacak ve o da “terörle işbirliği” suçlamasıyla ifadeye çağırılacaktı. Sonra da neler olacaktı neler.

Fidan’ın gizli dinlenmesi, hakkındaki soruşturma, fezleke tanziminde yine Cemaat mensubu olarak bilinen emniyet görevlileri, savcı ve hakimlerin isimleri ortaya çıktı.

“Savaş” böyle başladı ve bugün gelinen noktayı, 22 Temmuz operasyonunu anlamak için buradan başlamak gerekiyor.

Buradan başlayınca da Ergenekon tiyatrosu benzeri bir tiyatroyla ancak çocuklar kandırılabilir.

DİĞER YENİ YAZILAR