Sendika korkusu

Haberin Devamı

Liberal ekonomilerde çalışanların haklarını korumaları, hatta genişletmeleri sendikalar aracılığıyla olur. Bazıları yine kızacak ama, Türkiye’de sendikaların tasfiyesi 12 Eylül askeri rejimi tarafından gerçekleştirilmiştir.

O dönemde çıkarılan kanunlarla sendikalar, oldukça güçsüz, pazarlık imkânları iyice kısıtlanmış örgütlere dönüştürülmüştür.

Sendikalar dün yeni sosyal güvenlik yasasına tepkilerini göstermek için işi yavaşlatma eylemi yaptı.

Önce bunun, onların en doğal hakkı olduğunu kabul etmek gerekiyor. Yeni yasa tabii ki çalışanlar açısından bazı “gerilemeler” getiriyor. Bunların sosyal güvenlik sisteminin iflas etmemesi için zorunlu olduğunu savunanları haklı kılan gerekçeler vardır. Ancak sendikaların da bu “hak pazarlığında” kendi güçleriyle yer almalarına kimse bir şey diyemez.

***

Başbakan, sendikaları halka şikâyet etmek için hastane örneğini verdi. İşi yavaşlatma eyleminin hastanelerdeki yansıması bu olabilir. Ama Başbakan, kendisini geliştirmesi gereken birçok toplumsal ve siyasi konu gibi, liberal ekonomide sendikal haklar, işçi hakları ve bunların kullanımıyla ilgili olarak da çalışmalar yapmalıdır. Kaldı ki hastanelerde acil durumlar için iş yavaşlatma olmayacağını zaten sendika sözcüleri daha önce söylemişlerdi. Başbakan’ın şikâyet tarzı fazla kolaycı bir popülizm karikatürüdür.

İşçinin çalışmayı durdurması tabii ki günlük hayatta zorluklar yaratır. Zaten bu zorluklar, çalışanların pazarlık gücünü artıran silahın kendisidir. Çalışanlar bu silahı “doğru” kullanarak pazarlık güçlerini artırırlar.

***

Türkiye’nin sosyal güvenlik sisteminin çoktan batık olduğu biliniyor. Bunun nedeni, daha önceki siyasal iktidarların yine en kaba popülizm uygulamalarıdır. Sistem öyle anlamsız bir hale gelmiştir ki, insanlar genç yaşta emekli olmakta, sonra da bir işte, çoğunlukla da sigortasız çalışarak geçimlerini ancak sağlamaktadır. Bu sistem değişmelidir. Yerine hem mantıklı, hem de sürekli olarak devleti batırmayacak bir sistem getirilmelidir.

Çalışanlar ve sendikaları bunun pazarlığının yapılacağı birinci muhataptır. Çalışanlar ve sendikalar dün bunu göstermek için iş yavaşlatma eylemi yaptılar. Eğer iki saat iş yavaşlatma bile ülkenin hayatını çok fazla etkiliyorsa bu, sendikaların güçlerini ve dikkate alınmaları gereğini gösterir.

Liberal ekonomiye sahip gelişmiş ülkelerde, buna ABD de dahildir, sendikalar önemli bir güçtür ve ülkeyi yönetenler bu gücü dikkate almak zorundadır. “Yalan söylüyorlar” ya da “her gün yeni bir taleple geliyorlar” gibi küçük polemiklerle gerçek uzlaşma sistemi hiçbir şekilde kurulamaz.

*****

Parti kapatmak

Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren onlarca parti kapatıldı. Kapatmaların hiçbir işe yaramadığını biliyoruz. DP kapatıldı, AP geldi. AP kapatıldı, DYP geldi. CHP, kapatıldı SHP geldi. DEP kapatıldı, DEHAP kapatıldı, DTP geldi. Kapatılan partinin eğer bir toplumsal temeli varsa başka bir isimle tekrar gelir, gelecektir.

AKP’nin başta türban meselesi olmak üzere çeşitli yöneticilerinin, belediye başkanlarının laiklikle ilgili beyanlarının kamu vicdanını rahatsız ettiği ortadadır. Ama bunlara dayanarak parti kapatmanın geleceğe dönük olarak sonuçlarının iyice düşünülmesi gerekir.

Erbakan’ın partisi aynı gerekçelerle kapatılmıştı. Ama AKP kapatılmasın, DTP de kapatılmasın. Türk demokrasisi artık parti kapatmalardan kurtulsun.

DİĞER YENİ YAZILAR