Akaryakıt zammı ve Deniz Seki

Bayram Sivas, haber değerlendirmesi açısından çok temel bir eleştiri getiriyor: "Gazetenizi çıktığı günden beri takip eden, gazetemi promosyon için değil haber almak için alan bir okuyucunuzum. Son dönemlerde dikkatimi çeken, aynı zamanda mesleğimle bağlantılı olduğu için, akaryakıt zamları ile ilgili okurlarınızı gerektiği gibi bilgilendirmediğinizi düşünüyorum...

Haberin Devamı

Bayram Sivas, haber değerlendirmesi açısından çok temel bir eleştiri getiriyor:

"Gazetenizi çıktığı günden beri takip eden, gazetemi promosyon için değil haber almak için alan bir okuyucunuzum. Son dönemlerde dikkatimi çeken, aynı zamanda mesleğimle bağlantılı olduğu için, akaryakıt zamları ile ilgili okurlarınızı gerektiği gibi bilgilendirmediğinizi düşünüyorum. Son bir ay içerisinde akaryakıt ürünlerinin fiyatı, tam altı kez değişti. Açık bir ifadeyle, bir ay önce 50 YTL ile 22 lt motorin alınırken bugün bu parayla 20 lt motorin alınmaktadır. Bağımsız olduğunuzu, hiçbir holding veya hükümetle ihale işiniz olmadığını söylerken, milyonları ilgilendiren yüzde 80 vergi olan zorunlu tüketim ürünlerinin bu derece ağır faturası ortada iken, hatta gazetenin ekinin iptalini bu gibi sebeplere bağlarken 4 Temmuz 2006 Salı günü gazetenin manşetinden Deniz Seki'nin arkadaşı ile olan haber ve görüntüleri yerine akaryakıt zamları verilerek halkın bu konuda uyarılması, bilgilendirilmesi, sivil toplum örgütlerinin bu konuya dikkatinin çekilmesi gerekmez mi? Sorumlu basın ve haber anlayışının bu olması gerektiğini düşünüyorum. Zam haberinin ekonomi sayfasındaki küçük bir haberle geçiştirilmesi yerine, Deniz Seki haberiyle yer değişmesi her kesimin faydasına olacaktır."

***

Okurumuz, bütün ülkeyi ve herkesi ilgilendiren bir zam haberinin "küçük" verilmesini eleştirirken, aynı gün birinci sayfada bir magazin haberinin yer almasını eleştiriyor.

Kuşkusuz akaryakıt zammı herkesi ilgilendiriyor. Her üretici ve tüketici bu zammın olumsuz etkilerini yaşıyor. Okurumuzun da belirttiği gibi, medyada bütün girdiler döviz üzerinden olduğu için büyük bir maliyet artışı oldu. Fiyat esnekliği bulunan bazı sektörlerde üretici bu maliyet artışını ürün fiyatına yansıtıyor. Dolayısıyla maliyet artışı, her türlü tüketim malı üzerinden ülkenin bütün vatandaşlarına dağıtılıyor.

Okurumuz aynı günkü gazetede, akaryakıt zammı haberinin veriliş şekli ile bir magazin haberinin verilişini kıyaslamakta da haklı. Gazetelerin bizdeki anlamıyla "magazin" ya da İngilizce deyimiyle "people" türü haberlerle ilgili hatalı değerlendirmeleri olduğuna katılmamak mümkün değil. Okurumuzun belirttiği gibi, Deniz Seki adlı sanatçının özel yaşamıyla ilgili bir haber de gazetede yer alabilir. Ama bu haberin herkesi yakından ilgilendiren bir zam haberinin çok önüne geçmesi temel gazetecilik kuralları açısından açıklanabilir bir durum değil.

*****

Bir moral mektubu
Okur temsilcisi köşelerinde genellikle gazetelerin beğenilmeyen yanlarına yönelik eleştiriler yer alır. Aslında, gazetenin genel olarak ya da özel durumlardaki başarılarının da bu köşelere yansıması gerekir. İşte böyle bir moral mektubu:

"Selam. Hem dolu dolu gazete hem de hediyeleriniz için sizlere çok teşekkür etmek isteriz. Keşke diyoruz, daha önce de devamlı VATAN okusaydık. Apartmanımda oturanlara VATAN'ı aşıladım. Son verdiğiniz İngilizce set için ayrıca teşekkür ederiz. Başarılarınızın devamını diliyoruz. Bundan sonra promosyonlu veya promosyonsuz VATAN almaya söz veriyoruz. Çünkü siz bunu fazlasıyla hak ediyorsunuz. Başarılarınızın devamını dileriz. Akın Aksu, Serdar Şentürk, Ali Aksu, Salim Yiğit, Beril Öğütlü, Ayşe Helvacı, İpek Yar."

***

Türk basınını yaralayan tencere-tava-çarşaf döneminin sona erdiğini ve gazete okurlarının kültürel promosyonlara ilgisinin arttığını bu okurlarımız en iyi şekilde anlatıyor. Okurların artık sadece promosyon için gazete almadıklarını belirtmeleri de gazeteciler için en anlamlı destektir.

*****

İki yanlışa düzeltme
Sabri Aktaş, iki yanlışa dikkat çekiyor:

"Yargıdan Zapsu'ya Aganigi başlıklı haber: Kendini 'Erdoğan'ın danışmanı' olarak tanıtan Zapsu'nun AKP milletvekili olduğu yazılmış. Bu haberde güzel bir doğru ve bir yanlış var: Bu zat kendini danışman olarak tanıtıyor ama Başbakanlık'tan yapılan açıklamada böyle bir danışman olmadığı belirtilmişti. Bu, iyi vurgulanmış. Fakat devamında milletvekili olduğu yazılmış.

* The Independent iki First Lady'yi karşılaştırdı başlıklı haber: İngiliz gazetesi bir yanlış yapmış, aynı yanlışı VATAN da yapmış. Bu iş elma ile armudun kıyaslanması gibi. Kıyaslanan iki kişiden biri Cumhurbaşkanı'nın eşi, diğeri ise Başbakan'ın eşi.

Türkiye'nin 1 numaralı kadını Sn. Cumhurbaşkanı'nın eşidir. Lütfen ayrıntılara dikkat ediniz ve insanların hak etmedikleri yerlerde olduklarını sanmaları konusunda onları da yanıltmayınız."

***

Okurumuz iki uyarısında da haklı. Cüneyt Zapsu milletvekili değil, ayrıca Başbakanlık Danışmanı da değil; Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığı danışmanı.

İkinci uyarısı da doğru. "First lady" deyimi her ülkenin en üst düzey yöneticisi için söylenir ve Türkiye'de en üst düzey yönetici Cumhurbaşkanı'dır.

DİĞER YENİ YAZILAR