Memurlar ve diğerleri

Adlarını vermek istemeyen birkaç okurumuzun eleştirisi ortak: "Biz özel sektör çalışanları olarak memurlarla aynı durumdayız. Sürekli olarak memurların zor şartlar altında çalıştığını ve geçim sıkıntısı çektiklerini yazıyorsunuz."

Haberin Devamı

Adlarını vermek istemeyen birkaç okurumuzun eleştirisi ortak: "Biz özel sektör çalışanları olarak memurlarla aynı durumdayız. Sürekli olarak memurların zor şartlar altında çalıştığını ve geçim sıkıntısı çektiklerini yazıyorsunuz."

Bu eleştirinin nedeni, VATAN'in 14 Haziran tarihli manşet haberi. "Elveda İstanbul" başlığı altında verilen haberde memurların İstanbul ve diğer büyük şehirlere tayin edilmek istemedikleri, küçük şehirlere giderek geçim sıkıntısına çözüm bulmaya çalıştıkları anlatılıyordu.

Çalışanların eleştirisinin en genel anlamıyla haklı olduğu ortada. Buna karşılık, memurlar üzerinde daha fazla yoğunlaşılmasının nedeni, Türkiye'de sendikaların güçlendiği dönemde memurların tam anlamıyla sahipsiz kalmış olmalarıdır. O dönemde sendikalar özel sektör çalışanlarının haklarını korurken (bunun ayrıntıları üzerinde tartışmak başka bir konudur) memurlar tümüyle Ankara'daki iktidarların iki dudağı arasında bir yaşam sürdürüyordu.

Bugün çalışanların sendikaları, özellikle Batı ülkelerindekilerle kıyaslandığında, oldukça güçsüz; çalışanların durumu iş yerlerine göre ve kişisel durumlara göre büyük farklılıklar gösterebiliyor.

Memurlarsa, sendika hakkı olmasına rağmen grev hakkına sahip olmadıkları için bugün yine daha güçsüz durumda.

VATAN'in bu manşeti, kamu ve özel sektördeki tüm çalışanların içinde bulunduğu durumu açıklamayı amaçlayan bir haber değil. Genel durumun bir yanını anlatıyor. Yani habere konu olan, memurların karşı karşıya oldukları maddi sorunları hafifletme yolunda buldukları küçük bir "çözüm"ü...

Diğer yandan, bütün çalışanların sorunlarının basına güçlü bir şekilde yansıdığını da söylemek mümkün değildir. Çalışanların sorunlarının basında daha çok yer almasını sağlayacak asıl unsur da sendikaların tekrar güçlenmesi ve şu anda Batı'da geçerli olan "dengeler" in kurulmasıdır.

Moral bozan haber
Gülperi Aslan, 15 Haziran tarihli "ÖSS soruları zor olacak" haberine şu eleştiriyi getiriyor: "Sınava üç gün kala böyle manşet olur mu? Çocuklar zaten gergin ve siz bu haberle morallerini daha çok bozdunuz."

Eğer gazeteler "moral bozmak" diye bir kıstasa göre haber değerlendirmeye kalkarlarsa sadece iyi, olumlu haber veren ve adına "Rockefeller gazetesi" denilen yayın organlarına dönüşürler.
Bu yıl ÖSS sınavı sorularının geçen yıllara göre daha zor olacağını, daha geniş alanları kapsayacağını VATAN değil, konunun uzmanları ve yetkililer söylemiştir.

VATAN sadece bu bilgiyi okurlarına aktarma görevini yerine getirmiştir. Aynca böyle bir haberi "uyan" olarak değerlendirmek gerekir. Velilerin ya da öğretmenlerin görevi ise böyle bir gerçek duruma çocukların hazırlanmasını sağlamaktır. Gazetenin görevi veli ya da öğretmenin göreviyle aynı değildir.

Anadolu kulüpleri
Sefa Erbay şöyle yazıyor: "Spor sayfalarınızda Trabzonspor'a ya küçücük bir yer ayrılıyor ya da hiç ayrılmıyor. Spor sayfanızda bütün Türkiye'den sadece İstanbul takımlarının haberleri yer alıyor,"

Vatan Spor Servisi sorumluları, çeşitli örneklerle Trabzonspor'a ayrılan yerin hiç de az olmadığını gösterdi. Verdikleri örnekler arasında, bizim ölçülerimize göre fazla büyük gösterilmiş haberler de vardı. Ancak sadece VATAN'in değil, dünyadaki bütün gazetelerin spor sayfalarında büyük kulüplerin haberleri daha fazla yer alır. Çünkü hem bunlara ilgi daha fazladır hem de bunlardan daha fazla haber aktarılabilir.

Büyük takımların oyuncularını herkes tanıdığı için onlarla ilgili haberler de "haber" olur. Kaçınılmaz olarak, toplumca az tanınan ve küçük kulüplerde oynayan futbolcularla ilgili haberleri de izlemek zaten çok güçtür. Sonuçta futbolda bir "yıldız" sistemi var ve basına da haberler bu sisteme göre yansıyor.

Üç büyükler dışında Anadolu kulüplerine spor sayfalarında daha az yer ayrıldığı da doğru. Ama gazeteleri bu nedenle eleştirenler, Anadolu takımlarının kendi şehirlerindeki maçları üç beş bin seyirci önünde oynadıklarını da düşünmelidir.

DİĞER YENİ YAZILAR