Gazete Vatan Logo

Odaya sığmayan hayatlar

Bu hafta vizyona giren yapımlar arasında dört dalda Oscar adaylığı bulunan ‘Room’ ve Saul’un Oğlu’?ön plana çıkıyor

Odaya sığmayan hayatlar

İrlandalı yazar Emma Donoghue’un aynı adlı kitabından uyarlanan Room, ‘Old Nick’ tarafından 17 yaşındayken kaçırılan, yıllar boyunca tek pencereli küçük bir kulübeye hapsedilen Ma (Brie Larson) ve çocuğu Jack (Jacob Tremblay) arasındaki ilişkiyi, kurtulma mücadelelerini ele alıyor. Tüm dehşetini hala belleğimizde taşıdığımız, 24 yıl boyunca kızına tecavüz eden ve ondan yedi çocuk yapan Josef Fritzl vakasıyla paralellikler taşıyan bir yapım Room.

Film izleyiciyi, annesi ve Jack’in oynadıkları oyunla karşılıyor. İkisi de “mutlu.” İlk bakışta her şey normal gibi. Ancak ilerleyen bölümde yavaş yavaş içine dahil olduğumuz ortamı fark ediyoruz.

İlerleyen kısımda senaryodaki boşluklar göze çarpıyor

Hayatında dışarıya adımını atmamış ve dış dünyadan habersiz 5 yaşındaki bir çocuk Jack; TV’de gördüğü insanları uzaydan gelen yaratıklar olarak biliyor. Annesi ise yiyecek-içecek ihtiyaçlarını karşılayan Old Nick’e her şeyiyle teslim olmuş. Duruma daha fazla katlanamayan Ma ve Jack bir gün kaçış planı oluşturuyorlar. İlk denemelerinde başarısız olsalar da ikincisinde en azından Jack dışarı çıkabiliyor. Ölü taklidi yaparak, halıya sarılmış biçimde... Jack artık özgürlüğüne kavuşuyor.

Haberin Devamı

Gerçekten de dışarıya çıktığı andan itibaren anlamlandırma çabası içerisine giriyor. Çevre, insanlar, nesneler... Her şey ona yabancı. İçinde bulunduğu psikolojik ruh halini yansıtan müthiş bir oyunculuk sergiliyor. Bu noktadan sonra senaryo başka bir yöne evriliyor. Kulübenin yeri tespit ediliyor ve polislerin operasyonuyla anne de kurtuluyor. İlerleyen kısımda hastanedeki tedavi süreci, eve dönüş ve topluma adapte olma sürecine şahit oluyoruz. Filmdeki oyunculuklar gerçekten de başarılı. Oynayacağı karaktere hazırlanırken bir ay boyunca evden çıkmadığını söyleyen Brie Larson ve henüz 10 yaşındaki Jacob Tremblay hayranlık uyandıracak bir performans sergiliyorlar.

Ancak filmin eksi hanesine yazılabilecek kısımlar da mevcut. İlk kısımda izleyiciyi avucunun içine alan film, aynı başarıyı devamında gösteremiyor. Ma’nın eve döndüğünde ailesinin soğuk bir tavır sergilemesi -özellikle babasının- ve hiçbir şey olmamış gibi davranılması altı doldurulamayan boşluklardan birisi. Hikayenin geçtiği kulübe ise konumu gereği inandırıcılığı zedeliyor. Bu yapı çevresinde evlerin ve insanların bulunduğu bir konumda. Ma ve Jack’in etraftan bu kadar soyutlanması neredeyse imkansız. Old Nick’in akıbeti hakkında da seyirciye bilgi verilmiyor.

Haberin Devamı

Room dört dalda Oscar’a aday: En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yönetmen ve En İyi Uyarlama Senaryo.

Farklı bir soykırım filmi

Geçtiğimiz Filmekimi’nde izleyiciyle buluşan Saul’un Oğlu, 1944 Ekim’inde, Auschwitz imha kampında geçiyor.

Nazilerle işbirliği yapan Yahudi tutsaklardan biri olan Saul Auslander, vahşice yakılacak olan çocuk cesediyle karşılaşır. Bu vahşeti önleyebilmek adına ‘insani’ ve uygun bir törenle defnedilmesi için hareket geçer. Film, toplama kampının rutin işleyişini ajitasyona yer vermeyen yapısıyla izleyiciye aktarıyor.

Bu yönüyle özellikle Hollywood’un ana akım ‘Holokost’ filmlerinin yanında ayrı bir noktada duruyor. Macar yapımı film Oscar’da ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisinde aday. Yapım, Cannes Film Festivali’nde ‘Büyük Ödül’ ve ‘FIPRESCI’yı de kazanmıştı. Son olarak ilginç bir not; Saul’un Oğlu, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi ve başrolde yer alan Geza Röhrig’in de ilk oyunculuk deneyimi.

Haberin Devamı

DİĞER FİLMLER

Yönetmenliğini Togan Gökbakar’ın üstlendiği, başrollerinde Şahan Gökbakar, Selim Akgül ve Feriştah Senem Yıldırım’ın yer aldığı ‘Osman Pazarlama’, pazarlama işi yapan Osman Şaşmaz’ın (Şahan Gökbakar) hayalini kurduğu zenginliğe ulaşmasını ele alıyor. ‘Ayı Kardeşler: Kurtarma Operasyonu’ ise çocuklara hitap eden bir animasyon.