Gazete Vatan Logo

O artık tavacı

O, Korkut Eken... Bir zamanların mağrur komutanı, şimdi esnaf...

Özel harpçi, MİT Güvenlik Dairesi’nin eski Başkan Yardımcısı... Polis özel harekât timlerinin ilk hocası... 1980’de, Diyarbakır’a kaçırılan THY uçağına yapılan baskının tim komutanı... 2.5 yıl cezaevinde yatmasına yol açan Susurluk davasının sanığı... O, Korkut Eken... Bir zamanların mağrur komutanı, şimdi esnaf. Ankara’da bir alışveriş merkezinde, elektrikli küçük eşya satan bir mağaza ile bir fast-food restoranın ortağı...


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek ay resmi açılışını yapacağı Antares Alışveriş Merkezi’ndeyiz. Bir zamanların mağrur komutanı ve sonrasında Susurluk davası sanığı Korkut Eken, fiilen açılmış bulunan bu merkezde, ortaklarıyla birlikte iki iş birden yapıyor. Yiyecek bölümünde bir fast-food restoran, merkezin alt katında da elektrikli küçük eşya satan bir mağaza işletiyor. Ortakları Mustafa ve İshak Ömeroğlu adında Rizeli iki kardeş.

Eken ile buluştuktan sonra, ortaklarından olduğu hamburger restoranında oturuyoruz. Eken’in bir gözü restoranında. Esnaflığın en heyecanlı döneminde. “Açılışla birlikte işlerimizin çok iyi olacağına inanıyorum. Çok iyi kadrolarla iki işyerimizde de hizmet vereceğiz” diyor. Kahvelerimizi içerken sohbet başlıyor.


TEMPO: Bu ticaret de nereden çıktı?
KORKUT EKEN: Alışveriş merkezinin sahibi arkadaşım. Daha inşaata başladığı dönemde, burada işyeri açmaya karar vermiştim. Ortaklarım Mustafa ve İshak Ömeroğlu kardeşlerim ticareti biliyor. Birlikte yaptığımız araştırmalar sonucu, bir firmanın ürünlerini satacağımız mağaza ile bu fast-food restoranı açmak istedik. İki grubun da yöneticileriyle görüştüm. Onlardan da ciddi destek alınca, işyerlerini açmaya karar verdik. Her şeyimiz tamam. Şimdi, heyecanla merkezin açılışını bekliyoruz.

T.: Korkut Eken’in bu kadar parayı nereden bulduğu mutlaka merak edilir. Ne dersiniz?
K.E.: Bunların hepsi banka kredisi ve borçtur. İsteyen araştırabilir. Hangi bankadan, ne kadar kredi aldığımız belli.

T.: Ticaret size yabancı değil mi, nasıl yürüteceksiniz işlerinizi?
K.E.: Birlikte çalışacağımız ortaklarımız, arkadaşlarımız var. Şahsi sıkıntılar nedeniyle, ben işyerlerimizde fazla durmayacağım. İki işyerimizin de güvendiğimiz, inandığımız yöneticileri, müdürleri ve çalışanları var. Kadroyu kurduk. Hepsi referanslı kişiler.

T.: Bu işleri gerçekten severek mi yapacaksınız?
K.E.: Benim asıl mesleğim askerlik. Bugün de gündemden düşmeyen terörle mücadele, görevimin bir parçasıydı. Ömrüm dağlarda, mağaralarda çatışmalarla geçti. Benim severek yaptığım iş, terörle mücadeledir; onunla ilgili görevlerdir. Terörle mücadele, benim hayat tarzım. 30 yıl, bu mücadelenin en sıcak ortamında bulundum. 15 Ağustos 1984’te, bölücü örgütün Eruh-Şemdinli baskınından sonra bölgeye gittim. Türkiye’nin gözbebeği kuruluşlarından Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda, Özel Birlik Komutan Yardımcısı olarak görev yaptım. Eruh’a özel birliğimizle gidip, harekâtı başlattım. PKK’nın askeri sorumlularının Sason’un Elohin mezrasında toplantı yaptığını öğrendik. Buraya bir baskın düzenledik. Örgüte ilk ve önemli kayıpları bu operasyonda verdirdik. Daha sonraki dönemde, özel harekât timlerinin yetiştirilmesinde görev aldım. Polis özel harekât timlerini yetiştirdim.

T.: 1996’da devlet görevinden ayrıldınız. Bu işlere başlamak için neden bunca yıl beklediniz?
K.E.: Bu işlere çok geç başladığımı kabul ediyorum. Kısmet bugüneymiş. Tabii bunun da sebepleri var. Beş yıl yargılandım. O dönemde, ticaret yapmam mümkün değildi. İki buçuk yıl cezaevinde yattım. Cezaevinden çıktıktan sonra, geçmişte paraşütle atlayışlarımın ve cezaevi ortamının rahatsızlıkları çıktı. Tam iki yıl tedavi gördüm. Bu işlere başlayabilmem ancak bu zamanaymış.

T.: Ticarette de başarılı olacağınıza emin misiniz?
K.E.: Hiçbir alanda başarısız olmadım. Yeni işlerimde, ortaklarımla birlikte başarılı olacağımdan eminim. Bu konuda ortaklarıma güveniyorum. Ortaklarım, ticaretin içinde yetişmiş, başarılı olmuş kişiler. El birliğiyle, işlerimizi daha iyi noktaya taşıyacağız. Bunu hep birlikte başaracağız.

T.: Yarın birileri çıkıp alaycı bir ifadeyle, “Korkut Eken tencere-tava satıyor” derse, bu sözlerden alınacak mısınız?
K.E.: Tabii, bu şekilde beni aşağılamak isteyenler çıkabilir. Yani, tencereyi tavayı birbirine vurarak işportada ‘tencere tava’ diye söyleyebilirler. Ama yaptığımız iş, çok kıymetli bir markanın ürünlerini satmak. İmkân sağlansın, holding patronu olayım. Geçim şartlarında alnının teriyle para kazandıktan sonra, her iş mukaddes değil midir? Alnımızın teriyle çalışıyoruz. Bunun için az buz emek verilmedi. Ayrıca işportada tencere tava satanlara da herkesin saygı duyması lazım. Namusuyla çalışan her insana, emeğe saygı duyulmalı.

T: İşyerlerinizin açılışlarını ne zaman yaptınız?
K.E.: 14 Şubat’ta işyerlerimizi açtık. Beni buralarda görüp elimi sıkan, geçmişte yaşadıklarımdan dolayı üzüntü duyduğunu söyleyenler oldu. Elimi öpmek isteyenler, işyeri açtığımı öğrenince ‘hayırlı olsun’ anlamında alışveriş yapanlar oluyordu. Milletimiz, terörle mücadeleye emek verenleri unutmuyor. Bunu şimdi daha iyi gözlüyorum.

T: Esnaf genelde, “Piyasa iyi değil” der, siz nasıl buluyorsunuz piyasayı?
K.E.: Bu işlerde çok yeniyim. Antares Alışveriş Merkezi, Ankara’nın en yenisi, en büyüklerinden birisi. Tanıtımlar başlıyor, Mart 2008’de açılış yapılacak. Bu işlerde çok yeni olduğum için, daha ne olduğunu anlamış değilim. Birkaç ay sonra çok daha iyi değerlendirebilirim. O zaman işlerin nasıl gittiğini, piyasanın durumunu anlatabilirim. L

“Dünya orduları, Türk ordusuna gıpta ediyor”

Korkut Eken, Irak’ın kuzeyindeki gelişmeleri yakından izliyor. Güneydoğu’da görevli eski silah arkadaşlarını arıyor, onlara bazı bölgelerin isimlerini veriyor; geçmişte en çok neye dikkat ettiklerini anlatıyor. Kuşkusuz, yılları dağlarda geçmiş Eken’in söylediklerini, onlar da hayli önemsiyor. Her ne kadar Eken, şimdi esnaflığa soyunmuş olsa da aklı-fikri terörle mücadele eden arkadaşlarında.

“Gurur duymamız lazım”

TEMPO: Bu ayda, böyle bir harekât yapılabileceğini bekliyor muydunuz?
KORKUT EKEN: Harekâtın yapılması benim için hiç sürpriz olmadı. Çünkü böyle bir harekât gerekliydi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünü çok iyi biliyorum. Benzer operasyonları yurtiçinde de yapıyorduk. 1985’in 9 Şubat tarihinde, boynuma kadar karın olduğu sarp arazide operasyon yapmış, çok önemli sonuçlar almıştık. Şu andaki, çok daha geniş kapsamlı olduğu için, yansıması büyük oldu.

T.: Kara harekâtından önce yapılanlar yeterli miydi?
K.E.: TSK’ye sınır ötesi harekât yetkisinin verilmesinden sonra, Hava Kuvvetleri, örgütün kamplarını vurdu; hedefler iyice yumuşatıldı. Bunun sonunda da kara harekâtıyla temizlik gerçekleştiriliyor. Bu harekât, son derece başarılı ve çok önemlidir. O arazinin yapısını ve hava koşullarını bilmeyen, yürütülen harekâtın önemini anlamakta zorlanır. Bütün dünya orduları, Türk ordusuna gıpta ediyor. Gece hava harekâtı yapabilen büyük ülkelerden bir tanesiyiz. Türk vatandaşı olarak TSK’yle gurur duyuyorum. Hepimizin de duyması lazım.

T.: Harekât öncesi eleştiriler vardı...
K.E.: Harekât başlamadan önce kimileri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı istifaya davet etti, kimi harekâtın tarihini öğrenmek istedi, kimi de “Niçin dış ülkelerle görüşülüyor?” diye tenkitlerde bulundu. Şimdi sonuç belli. Herkes TSK’nin gücünü bilmelidir.

T.: Şehit sayısı fazla değil mi?
K.E.: Bu mücadelelerde farklı usuller uygulanır. Zayiat kaçınılmazdır. Bir teröriste karşı yedi ya da 10 askerle gidilir. Çünkü devamlı arazide dolaşan, arayan sensin.

T: Böyle bir harekâtta teröristlerin ruh hali nasıldır?
K.E.: Hava harekâtı onların moralini çökertir. Bu, önemli faktördür. Teröristler, beklemedikleri bir anda saldırıya uğradığı için, moralleri bozulmuş, şimdi kaçıyorlar. Onlar da bu mevsimde, bu şekilde bir harekât beklemez. Hava taarruzları, onlar üzerinde korkunç etki yarattı. Gece oturuyorsunuz, nereden geldiği belli olmayan füze ya da top patlıyor. Teröristler çok zor durumdadır.

T.: Talabani’nin, Barzani’nin tutumunu nasıl buldunuz?
K.E.: Barzani’nin sesi kesilmiş vaziyette. Bizim karşımızda durmaları mümkün değil. Peşmergeleri ABD eğitime alıp silahlandırmadı mı? Aynı ABD, şimdi onları bıraktı. Ama endişelerim var: ABD neyin karşılığında bizi destekledi? Onu çözmüş değilim.

“Sınırda tampon bölge”
T.: Bundan sonra neler olabilir?

K.E.: Genelkurmay Başkanlığı hedefleri belirlemiştir. O hedefler imha edilene kadar bu harekât devam eder. Sınırımızda tampon bölge ihdas edilebilir. Bu da gerekiyor.

T: Demokratik Toplum Partililerin (DTP) harekâtın durdurulması yolundaki çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
K.E.: DTP, tamamen PKK’lının partisidir. Bu konuda söyleyecek başka bir şey yok.

T.: Emekli subayların televizyonlarda yaptığı konuşmaları nasıl buluyorsunuz?
K.E.: Emekli subayların, televizyon kanallarında terörle ilgili sık sık konuşmasını tasvip etmiyorum. Kitap yazmaları da bence uygun değil. Tenkit edilecek bir husus varsa, görevdeyken etmeliydiniz.

TEMPO

Haberin Devamı