Bu eleştiri eski dostlardan: "Fatih Sultan Recep!"

Son zamanlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerin sayısında gözle görülür bir artış var

Haberin Devamı

Son zamanlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerin sayısında gözle görülür bir artış var.

Artık eleştiriler Başbakan'a çok yakın olarak bilinen gazetecilerden bile gelmeye başladı. Ancak özellikle Erbakan ve çevresinin eleştirileri çok ilginç. Bir zaman Tayyip Erdoğan'ın dizinin dibinden ayrılmadığı, söylediği her sözü emir kabul ettiği Erbakan'ın kendisi ile ilgili söyledikleri enteresan.

Bir de Necmettin Erbakan'a yakınlığıyla bilinen gazete ve dergilerin yazdıkları var ki evlere şenlik. Bunlardan biri olan Milli Çözüm Dergisi'nin bu ay yayınlanan sayısının kapağında Erdoğan'a hitaben yazıldığı anlaşılan bir şiir var. Aynen aktarıyorum sizlere ki eskiler ve yeniler arasındaki gerilimin ne safhada olduğunu görün.

***

FATİH SULTAN RECEP
Avrupa'nın ardından fethettim Afrika'yı,

Cesaret madalyalı, büyük kahramanım ben,

Hak davayı bölenim, öğrendim tefrikayı,

Uzaktan kumandalı, örnek Başbakanım ben.

İMF sayesinde ekonomi batırdık,

Halkın kanını sağıp, patronlara yatırdık,

Gerçi biraz yakayı Amerika'ya kaptırdık,

Yine Cengiz Han gibi bulunmaz Hakanım ben.

Bak Denktaş'ı dışlayıp Rumları kucakladım,

Erbakan Hoca'yı arkadan bıçakladım,

"Hak görüş, adil düzen" terk edip çağ atladım,

O eski kafaları, artık bırakanım ben.

Koyun sarhoş olunca kendini kaplan sanmış,

Kurdun inini sorup, salak gibi saldırmış,

Tez deyin susturayım, kim bana baş kaldırmış,

Şahsi makam uğruna, ne canlar yakanım ben.

***

Dikkat etmemiz gereken bir nokta var: Şiirdeki eleştiriler yenilir yutulur gibi değil. En azından Başbakan'ın mahkemeye verme kriterlerine uyuyor sanıyorum.

Acaba Tayyip Bey ve AKP, örneğin Bekir Coşkun, Musa Kart veya Penguen konusunda gösterdikleri hassasiyeti Milli Çözüm dergisi ve yazarları hakkında da gösterecekler mi?

Eski başbakanlar hapse girmez mi?
Necmettin Erbakan ve arkadaşları AKP ile uğraşadursunlar, bir yandan da "Kayıp trilyon" davasında gelen mahkûmiyetlerle uğraşıyorlar.

Refah Partisi'nin kapatılmasından hemen önce bugünlerde sıkça konuşulan Hazine yardımını il örgütleriyle kurdukları organizasyonla "iç ettikleri" mahkeme kararıyla sabit. Yani devletin, bizim vergilerimizden siyaset yapsınlar diye verdiği parayı resmen yediler. Bu nedenle dönemin kimi Refah Partisi yöneticiler ceza aldı.

Bugün onların birçoğu AKP'den milletvekili ve hatta bakan. Bu yüzden kendilerine "dokunulamıyor." Mahkeme kararı olduğu halde. Bir de Erbakan'ın durumu var. Aldığı ceza 2 yıl 4 ay hapis. Ancak sürekli rapor alarak cezayı erteletiyor. Tekerlekli sandalyeyle geldiği hastaneden yürüyerek çıkıyor. İki gün önce rapor alıp iki gün sonra ayakta ve gayet sağlıklı bir şekilde o davetten bu davete gezip duruyor.

Kimileri "eski bir başbakanın hapse girmesi Türkiye'ye yakışmaz" diyor. Peki bu "eski başbakan" mantığı sizce ne kadar doğru? "Eskibaşbakandır. Ayıp olmasın" diye Necmettin Erbakan'ı hapse sokmazsak, yarın Yüce Divan'da yargılanan Mesut Yılmaz mahkûm olursa onu da hapse yollamayacak mıyız? Tüm eski başbakanlara böyle bir muamelemiz mi var? Yoksa sadece Erbakan'a has bir durum mu bu?

Neden geri alınmıyor?
Bir de iç edilen bu trilyonları devlet hâlâ niye geri alabilmiş değil anlamıyorum. Bu parayı zimmetlerine geçirerek suç işleyenlerin mal varlıklarına niye el konulmuyor? Erbakan'ın serveti malum. Kimbilir kaç trilyon eder. Neden hâlâ devletin parası kendisinden geri alınmıyor acaba? Vergileri "kaybedilmiş" bir vatandaş olarak çok merak ediyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR