Vergi rekortmeni olmak

Vergilendirilmiş kazanç kutsal mıdır gerçekten? Bence öyledir. Bir insan üzerinde yaşadığı ve "vatanım" dediği toprak parçasının gerçek bir ülke, gerçek bir devlet olması için vergisini vermeli ve o ülkenin vatandaşı olmanın gereklerini yerine getirmelidir. Bu yüzden kazandığının vergisini vermek önemlidir

Haberin Devamı

Vergilendirilmiş kazanç kutsal mıdır gerçekten? Bence öyledir. Bir insan üzerinde yaşadığı ve "vatanım" dediği toprak parçasının gerçek bir ülke, gerçek bir devlet olması için vergisini vermeli ve o ülkenin vatandaşı olmanın gereklerini yerine getirmelidir. Bu yüzden kazandığının vergisini vermek önemlidir.

Devletin de bize karşı kimi sorumlulukları var. Can güvenliğimizi sağlamak, düzgün bir adalet sistemi kurmak, yeterli sağlık sistemi oluşturmak ve herkese eşit eğitim hakkı sunmak, devletin başlıca görevleri arasında yer almalı. Özellikle de verilecek düzgün eğitim sonunda yetişecek aklı başında insanlar hem çok büyük işler başarır, hem de bu işler sayesinde kazandıkları paraların vergisini öderler. Devlet her türlü kazanmış olur.

Geçtiğimiz gün açıklanan vergi rekortmenleri listesine bir bakın. Aydın Doğan, kazandığı 32 trilyonun 15 trilyonunu vergi olarak verecekmiş. İkinci İzzet Doğan kazandığı 25 trilyonun 11 trilyonunu verecek. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Peki bu kişiler acaba devletten hak ettiklerini alabiliyorlar mı? Devletin kendilerine sağladığı ve sonuna kadar güvenebilecekleri bir sağlık sistemi var mı örneğin? Tabii ki yok. Tüm bu rekortmenler özel hastanelere, özel doktorlara gidiyor. Peki can güvenliklerini devlet mi sağlıyor? Tabii ki hayır... Bu işi de kendi özel güvenlik görevlileri yapıyor.

Biz bile hakkımız olan hizmetleri alamadığımızdan yakınıyoruz. Sokaklarda hırsızlar cirit atıyor. Güvenlik diye bir şey yok. Vatandaş adaletten umudunu kesmiş durumda. Hastane kuyruklarında insanlar perişan. Bunların temelinde tabii ki ısrarla düzeltilmek istenmeyen eğitim sistemi var. Hal böyleyken ve biz bu kadar vergi ödeyip bu kadar şikâyet ederken, vergi rekortmeni olanlar ne hissediyorlar çok merak ediyorum.

Tiyatroyu yasaklayan Milli Eğitim Müdürlüğü
Ankara'nın Yenimahalle ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü resmi bir yazı hazırlayıp okul müdürlüklerine göndermiş. Buna göre tiyatro faaliyetlerine gidilmesi yasaklanmış. Yazının tamamı şöyle:

T. C. Yenimahalle Kaymakamlığı
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
BÖLÜM: Kültür
SAYI:B.08.04.MEM.4.06.08.04.11.070/4874
KONU: Geziler
ÖNEMLİDİR
RESMİ-ÖZEL TÜM OKUL MÜDÜRLÜKLERİNE
İLGİ: M.E.B. İlköğretim ve Orta Öğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği.

İlgili yönetmeliğin 21. maddesinde "Sosyal etkinlikler" kapsamında "yakın çevre, yurt içi ve yurt dışına inceleme ve ziyaret amaçlı geziler düzenlenebilir" denilmektedir. Eğlence amaçlı gezilere (tiyatro, sirk vs.) kesinlikle yer verilmemesini, uyulması gereken hususlara titizlikle uyulmasını, yazıların en az 10 gün (on) önceden eksiksiz olarak kaymakamlığa sunulmak üzere müdürlüğümüze gönderilmesini ÖNEMLE rica ederim.
Yunus ERDOĞAN
Müdür a.
Şube Müdürü
Yenimahalle Kaymakamlığı
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü

***

Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün tiyatro, sirk vs. (bu vesairenin içinde neler olabilir acaba?) gibi faaliyetleri neden "kesinlikle" yasakladığını çok merak ediyorum. Acaba eğlence amaçlı gezilere mesela sirk değil de ne girer? Ayrıca tiyatroyu yasaklayarak çocukları tiyatrodan uzaklaştırmak da neyin nesi oluyor? Tiyatro izlemeyen gençlerin nasıl insanlar olmasını bekliyorlar? Belki de tam da istedikleri gibi insanlar olması için bu yasağı koyuyorlar. O zaman eğitim sistemimizde bir değişiklik yok demektir.

DİĞER YENİ YAZILAR