ABye girdik de haberimiz mi yok?

AKP'nin geleneksel Kızılcahamam kürlerinden artık sabah koşusu yapan milletvekili görüntülerinin yanı sıra enteresan açıklamalar da geliyor

Haberin Devamı

Başbakan'ın özellikle asgari ücretle ilgili yaptığı "bir çay, bir simit 60 kuruş. 4 kişilik bir aile üç öğün için 7 YTL verir. Ayda yapar 210 YTL. Asgari ücret 350 YTL" açıklaması benim kafama takıldı.

Bu hesap daha önce Maliye Bakanı'nın "şarap Avrupa'da bizim fiyatların iki misli. Daha çok zam yapabiliriz" hesabına benziyor. Bu durumda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bizleri aptal sandığını net bir şekilde görebiliyoruz.

Çünkü kişi başına düşen milli geliri ortalama 20 bin dolar olan Avrupa ülkeleri ile bizim ülkemizi bir tutmalarını başka türlü açıklamak mümkün değil.

Zaten gıcık oldukları alkollü içkilerde vergiye yüklenerek özellikle şarap üreticilerini zor durumda bırakmaları ile ilgili Tayyip Bey'in açıklamasına bakın:

"Avrupa'da ÖTV düşük olabilir. Ama totalde bizde en ucuz olduğunu iddia ediyorum. Bizim içkiyle ilgili bir önyargımız yok. Gerekirse durumu değerlendiririz."

Yine aynı durum. Çoktan AB'ye girmişiz de haberimiz yok. Başbakanımız bizi Avrupa ülkeleri ile kıyaslıyor.

Bu durum hükümetin 17 Aralık sonrası AB işini sermesini de açıklıyor aslında. Onlar 17 Aralık'ta kesin olarak girdiğimizi sanmışlar belli ki AB'ye.

Bakan olmanın yağlı ve ballı tarafları
ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, AKP'ye yüklendiği sert sözleriyle ilgili açıklamalarda bulunurken şöyle bir laf etmiş: "Biz yağlı ballı iktidarı bırakarak buraya geldik."

Malum bu aralar AKP'den ANAP'a, CHP'den AKP'ye, AKP'den DYP'ye geçen vekillerle ilgili sürüyle iddia var.

AKP'ye geçenlere ihale sözlerinin verildiği, sürdürülmekte olan enerji soruşturmalarına bile konu oldu hatırlarsanız. AKP'den başka partilere geçen vekillere ise alınacak hazine yardımlarından pay verileceği iddiaları ortalığı kapladı.

Hepsi bir tarafa; iktidar partisinde bulunmuş, bir de üstüne bakanlık yapmış bir isim olan Erkan Mumcu'nun bu açıklamaları çok daha önemli.

Zaten ben en çok bu tür transferler sonrası söylenen sözleri severim. Kimin ne olduğu, zamanında ne gibi pazarlıklar ve alışverişler yapıldığı bir bir ortaya çıkar.

Futbolcu transferlerinde de böyle olur. Karşı takıma geçen futbolcu ilk iş eski takımında neler olup bittiğini ve içeride yaşadığı yanlışları anlatır.

Bu yüzden Erkan Mumcu gibi isimlerin bu açıklamaları önem taşımaktadır. Böylece kurulduğundan beri AKP'nin içinde olan, üstelik bir de kabine üyeliği yapmış bir isimden işin aslını öğrenebiliriz.

Tabii madem bu kadar yanlış vardı niye o zaman ayrılmadı diye sorulabilir Mumcu'ya. Belli ki ona da zamanında AKP'ye geçmesi için birçok şey vaat edilmiş. Ancak verilen sözler yerine getirilmeyince ayrılış gerçekleşmiş.

Yine de ben özellikle şu yağ ve bal olayını merak ediyorum. İktidar partisinde bakan olmanın yağlı ve ballı taraflarını bir anlatsa da Erkan Mumcu hep beraber öğrensek.

Vatandaş olarak ödediğimiz vergilerin nasıl yağa bala dönüştüğünü bir bilsek.

Belki bundan böyle vergilerimizi direkt olarak yağ ve bal olarak öderiz.

Kuyruk yaratmayı seviyoruz
Çeşitli suiistimaller gerekçe gösterilerek transfer yolcu uygulamasından vazgeçilmesi havaalanlarında birçok sorunu da beraberinde getirdi. Artık yurt dışından gelen yolcular son uçuş noktasına kadar seyahat edemiyor. Uçağın ilk indiği alanda pasaport işlemlerini yaptırıp buradan bagajlarını alıp iç hatta devam edecekleri uçuşa geçiyorlar. Bu durum özellikle Atatürk Havalimanı'ndaki pasaport kuyruklarında yoğunluğa neden oluyor.

Peki bu uygulamaya geçilmesinin sebebi ne? Sebep yurt dışından gelenlerin son uçuş noktasında pasaport kontrolünden geçmeyip iç hat yolcusu gibi kapıdan çıkması. Uçağa binişte veya inişte alınacak birçok önlem varken bu yola başvurulması bence yanlış.

Uçak çıkışlarında yapılacak basit bir uçuş kartı kontrolüyle çözülebilecek bir problemi böyle bir yöntemle halletmek "ağacı kökünden kesip böceklerden kurtulmaya" benziyor.

DİĞER YENİ YAZILAR