Üniversite yolu faciası yaşanmak üzere

İstanbul'daki bir servis aracının, kamyonla çarpışması ve bir çocuğun ölmesi günlerce konuşulurdu değil mi? Servis araçlarının yetersizliği, servis şoförlerinin kural tanımazlığı üzerine tartışma programları yayınlanır, köşe yazarları günlerce bu konuları işlerdi. Ama geçen hafta Ankara'da meydana gelen ve servis aracının hatalı olduğu kaza sonrası ölen öğrencinin ardından böyle tartışmalara rastlamadım ben hiçbir yerde.

Kaza İstanbul'da olmadığı için yeteri kadar önemli bir konu olarak görülmemişti medyamız tarafından. Peki bir üniversitenin öğrencileri, kampüslerine ulaşmak için 7-8 kilometrelik bir yolda yürürken donarlarsa, kampüse ulaşmaya çalışan araçları buzlu yolda kayar ve şarampole uçarsa, öğrenciler ve öğretim görevlileri hayatını kaybederse bu, medyamızın dikkatini çeker mi acaba?

Bunun da illa ki İstanbul'da mı olması gerekir? Eğer Ankara uzak kalıyorsa İstanbul'a biraz daha yakın bir bölge verebiliriz değerli basınımıza.

Mesela Kocaeli'ne ne dersiniz?

Pek yakında Kocaeli'nden böyle bir haber alacağız çünkü. Eğer İstanbul medyası konuyla ilgilenmezse diye ben önceden haber vermek istedim size. Kocaeli Üniversitesi'nin deprem sonrası yaptığı ve bu sene eğitime başlayan yeni bir kampusu var. Otoyoldan Ankara'ya giderken Kocaeli'ni geçtikten sonraki tepelerin birinde görürsünüz bu heybetli binayı.

Adı Umuttepe Kampusu. İşte bu kampusun yolu da diğer tüm devlet binalarında yapıldığı gibi en son düşünülmüş bir ayrıntı olarak kalmış. Tüm binayı tamamlayan yetkililer düzgün ve ışıklandırılmış bir yol yapmayı unutmuşlar. Şehir merkezine yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bulunan bu kampusun yolu son derece tehlikeli virajlarla dolu ıssız bir yol.

25 Kasım günü beklenen kar yağışı gerçekleştiği halde üniversite yönetimi eğitime ara vermeyince facianın eşiğinden dönülmüş. Kocaeli Üniversitesi öğrencisi Türker'in yazdığına göre kar yağışına rağmen okulda eğitime devam edilmesi konusundaki ısrar nedeniyle yüzlerce öğrencinin hayatı tehlikeye atılmış. Kimi öğrenciler minibüsler çalışmadığı için İzmit merkeze kadar yürümeye çalışmış, çalışan minibüslere ve servislere binen öğrenciler ve öğretim üyeleri ise birçok kaza tehlikesi atlatmış.

Malûm "İkinci Öğretim" öğrencileri karanlıkta gidip karanlıkta dönüyorlar okullarından. Bir üniversite faciası yaşamak istemiyorsa bence daha dikkatli olmalı, benim de eski okulum olan Kocaeli Üniversitesi'nin yönetimi.

Eminem yılbaşında TRT'ye çıkarsa
TRT'nin yılbaşı gecesi için memleketimize getireceği "özel konuk" kimmiş biliyor musunuz? Eminem! Sert müziği ve küfür dolu şarkı sözleriyle Amerika gibi bir ülkede bile büyük tepki gören bu meşhur şarkıcısının TRT ekranlarında yer alması 2004'ün kesinlikle en absürt olayı.

TRT'nin yılbaşı geceleri vazgeçilmezi dansözdür. Defakto programında olduğu gibi Eminem'in şarkısının ortasında bir dansöz fırlar mı acaba sahneye? Bence bu mühim gecenin sunuculuğunu Meltem Cumbul, Emel Sayın ve Ahmet Özhan üstlenmeli. Lakin şöyle bir sahne yaşanabilir TRT ekranlarında , hazırlıklı olmak lazım:

Emel Sayın:

- Acaba nasıl bir şarkı söyleyecek bize bu genç sanatçımız?

Ahmet Özhan:

- Pek bir genç duruyor arkadaşımız ama sesi güzelmiş, öyle diyorlar.

Meltem Cumbul:

- Veeeee karşınızda Emineeeemmmm!

(Şarkı başlar.)

Eminem:

- Yo yo yo madır fakır yo yo...

Meltem Cumbul:

- Eh... Öhhöm.. Şimdi Milli Piyango çekilişine bağlanıyoruz.

Yapmalı etmeli pazar tavsiyeleri
Gitmeli
Soğuklardan bunalınca hava durumunu takip edip ılık ve güneşli güzel Mersin'e gitmeli. Kızkalesi'ni görmeli. Narlıkuyu'da zarganalara ekmek atıp balık yemeli.

Yemeli
Mersin'e gidince Mehmet Acı'nın yerinde tantuni yemeli. Büyükşehirlerdeki tantunilerin ne kadar dendik olduğunu anlamalı. Üstüne birde acılı şalgam içmeli.

Okumalı
Ece Temelkuran'ın "İçeriden" ve "Dışrından" kitaplarını bu sırayla okumalı.

İzlemeli
Gazanfer Özcan ve Erol Günaydın'ın biran önce iyileşmeleri için dua etmeli. Sahneye çıkar çıkmaz Gazanfer Usta'yı Kiralık Daire oyununda, Erol Usta'yı Uzun Donlu Kişot oyununda izlemeli ve uzun uzun alkışlamalı.