Bahçesaray tamam. Ya Machael?..

1998'de Güçlü Mete ile birlikte İyi, Kötü, Çirkin isimli bir belgesel hazırlamıştık. Hem gittiğimiz yörelerin iyi ve kötü yanlarını, sorunlarını anlatıyor hem de köy okullarını boyuyorduk. Tabii program gecenin bir köründe yayınlanıyordu

Haberin Devamı

1998'de Güçlü Mete ile birlikte İyi, Kötü, Çirkin isimli bir belgesel hazırlamıştık. Hem gittiğimiz yörelerin iyi ve kötü yanlarını, sorunlarını anlatıyor hem de köy okullarını boyuyorduk. Tabii program gecenin bir köründe yayınlanıyordu.

Malum, televizyon kanalları belgesellere RTÜK cezası gözüyle bakıyorlar.

{Yeri gelmişken, Coşkun Aral Haberci'ye yeniden başladı. Haberci artık TRT'de yayınlanıyor ve gecenin bir körü değil makul saatlerde izlenebiliyor. Coşkun Abi'ye selamlar ve kolay gelsin diyelim...)

O dönemde Artvinli bir arkadaşımla sohbette söz Van Bahçesaray'ın yollarının kapalı olmasına geldi. Malum, her kış Bahçesaray'ın yolları kapandı haberi yapmak gelenek gibi gazetecilikte.

Arhavili arkadaşım, "Halbuki Machael'in yolu da kışın kapalı kalır. Üstelik hastalarını Gürcistan üzerinden Hopa'ya götürmek zorunda kalırlar" dedi.

Bunun üzerine Artvin'e gittik. Borçka üzerinden Machael'e ulaştık. Borçka'dan sonraki 50 kilometrelik yol, 2 saat sürdü.

2 saatin sonunda ise gördüğümüz doğa karşısında diyecek bir söz bulamamıştık. O dönem, TEMA, Machael için arıcılıkla ilgili çalışmalar yapıyordu.

Devletin bir türlü bitiremediği 50 kilometrelik yolun her kış kapanması yüzünden gerçekten de Machaelliler hastalarını Gürcistan'ın kapanmayan yollarından önce Batum'a götürüyor, ardından Sarp sınır kapısından tekrar Türkiye'ye girerek Hopa'daki devlet hastanesine getiriyordu. Bunun haberini yaptık.

Aradan 5 yıl geçmiş. Geçtiğimiz gün Başbakan'ın Bahçesaray yolunu açtığı ve Bahçesaraylıları esaretten kurtardığı haberini görünce aklıma Machael geldi.

Öğrendim ki aynı çile devam ediyor. 50 kilometrelik yolu hâlâ bitiremeyen devlet, mevcut yolu da açmayı başaramıyor.

Kışları yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kendi memleketinin yollan yerine başka ülkenin yollarını kullanarak kendi hastanelerine ulaşabiliyor.

Van'ın ilçesi Bahçesaray senelerce haberleri yapıldıktan sonra kavuştu yoluna.

Machael için kaç yıl haber yapmak lazım acaba?

Reha Muhtar ve Beşiktaş yöneticisi olmak
Hıncal Uluç ve Reha Muhtar'ın Sabah Gazetesi'ndeki tartışmaları dikkat çekici.

Mevzu şu: Laiklik karşıtı ve şeriat yanlısı tutumuyla maruf, Vakit Gazetesi'nin yazarı ve aynı fikirlere sahip olduğunu bildiğimiz, Hasan Karakaya, bir yazısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Beşiktaş'ı tuttuğu için Beşiktaş taraftarlığından istifa ediyor.

Cumhurbaşkanı laiklik yanlısı ya. Bu adam da hesapta "o kafadaki bir adamla aynı takımı tutmaktansa takımı bırakırım daha iyi" diyor.

Bunun üzerine Reha Muhtar, köşesinde bir yazı kaleme alıyor. Tabii Muhtar'ın Beşiktaş'ın bir yöneticisi olduğunu hatırlatalım, bu detay çok önemli.

Ve Reha Muhtar, "Etme eyleme Hasan Karakaya, Beşiktaş'ı bırakma. Bu kulübün sana ihtiyacı var" konulu bir yazı yazıyor.

Hıncal Uluç da ertesi gün Reha Muhtar'ın internette dolaşan geyik mail'lerini köşe yazısı yapmaması, özgün konular yazması gerektiği ile başlayan bir yazı yazıyor.

Diyor ki: "Bu adamın niyeti belli, Beşiktaş ve Cumhurbaşkanı üzerinden cumhuriyet düşmanlığı yapıyor. Niye bu adama ihtiyacı olsun Beşiktaş Kulübü'nün."

Vay, sen misin böyle diyen.

Köşe yazarlığının eleştirilmesine çok kızan Reha Muhtar, "Biraz internette dolaş Hıncal Uluç.

Teknoloji öğren. Ayrıca kafatasçılık senin bu yaptığın.

Çok tehlikeli sularda dolaşıyorsun" diyor köşesinde.

Bunlar olurken, derbi derdine düşmüş Beşiktaş Kulübü, tartışmaya müdahale etmiyor.

Başkan Yıldırım Demirören Muhtar'ı uyarmıyor. Görüştüğüm Beşiktaş Kongre üyeleri ise fevkalade rahatsız. Her fırsatta Atatürkçülüğüyle övünen Beşiktaş'ın, Hasan Karakaya gibilerle ilişkisi olmaması gerektiğini düşünüyorlar.

Acaba Muhtar, böyle bir yazı yazmadan önce hiç o çok sevdiği internetten Hasan Karakaya'nın bugüne kadar söylediklerine bir bakmış mı?

Atatürk hakkında ne düşündüğünü bilmiyor mu Karakaya'nın?

Ama biz Reha Muhtar'ın ekranda 10. Yıl Marşı eşliğinde gözlerinin dolduğu, "Atatürkçüyüm" diye bağırdığı günleri hatırlıyoruz.

Herhalde boş kaldığı günlerde biraz değişiklik olmuş Reha Muhtar'da.

Fakat Yıldırım Demirören ne diyor bu olan bitene, asıl onu merak ediyorum ben.

DİĞER YENİ YAZILAR