Durdurun şu havai fişeklerini... yastayız!

Durdurun şu havai fişeklerini... yastayız

Akşam çöktü Boğaz’a. Sevdiceğimle verandada yaslı bir sohbetteyiz. Şehit cenazelerini konuşuyoruz. Koltuk kavgasında, birbirine inat hırsında, devlet adamlıklarını, politikanın, siyasetin geriye kalmış zaten az miktardaki etiğini de artık unutmuş kifayetsiz muhteris devlet, hükümet ve parti adamlarının vurdumduymazlığı, duyarsızlığı ile geldiğimiz nokta bizi kahrediyor. Ülkesini, milletini, askerini, o gencecik fidanlarını bu kadar umursamayan, bu kadar gözden çıkaran, yaşanan her acıdan, dökülen kandan, gözyaşından kendisine oy fırsatı yaratmaya çalışan vatan hainimiz var iken bizim düşmana hiç ihtiyacımız yok. Düşman içimizde zaten, katil içimizde. Bunu hissetmek ve histen öte çok doğru bir tespit olduğunu anlamak kahredici bir duygu.

Bilhassa plânlanarak, programlanarak yaratılan kaos, ayırımcılık, bölücülükle kaçınılmaz neticeye ulaşıldı sonunda. Korkarım bu daha en sonu da değil. “Benden sonra tufan.”, “Ben olmazsam, millet de olmasın.”, “Ben yoksam vatan da olmasın.” kafalarının plânı bu kadarla kalacak olamaz. Ata’yı, bayrağımızı, marşımızı, andımızı liğme liğme etmeye çalışırken terörü, teröristi, başka marşları, başka antları, başka bayrakları nasıl beslemekte olduğunu fark etmedi mi bu kafalar? Pek alâ ettiler. Üstelik bilhassa, bile bile göz yumdular. Yeter ki; T.C. ile, bu vatanın kurtuluş ve kuruluşu ile, Lâik Cumhuriyetimizin güzelliği ile ilgili, bağlantılı ne varsa yıpransın, unutulsun. Vatanperverliği ırkçılık ilân ederken bu kafalar, vatan hainliğinin prim yapacağını hiç mi bilmiyorlardı? Pek alâ biliyorlardı. Üstelik bilhassa körüklediler.

Haberin Devamı

Bunları konuşurken yaş basıyor gözlerimize. Kimi siyasilerin ne kadar çoğu ölürse o kadar oy rantı yaratacağına inandıkları Mehmetçiklerimiz için yaşlarımız. Aynı zamanda milletin oylarıyla devlet, ülke yönetimini sahiplenmiş, Mecliste halkı adına oy vermeye yetkili kılınmış sözde devlet adamlarımızın, milletvekilllerimizin, bakanlarımızın bu ülkeye, bu millete yaşattıklarına isyanla kızarıyor bakışlarımız.

Bu arada Boğaz’ın üzerinde havai fişekleri patlayıp durmakta, birbiri ardına. Bir coşku, bir kutlama furyasıdır gidiyor. Mehmetçiklerimizin canını alan silahlar, bombalar bir tarafta, düüğün, dernek kutlamaları bir yanda. Hiç mi insafı yok bu insanların? Nasıl insanlardır bunlar, bu kadar duyarsız, bu kadar acımasız? Elbette düğünler, nişanlar, kutlamalar iptâl edilmeyecek ama bunun bir uslûbu, bir sınırı olmaz mı böyle bir günde? Bayrağa sarılı tabutlar ülkenin dört bir yanında ocaklara ateş düşürürken, analar babalar evlâtsız, taze gelinler yavuklusuz, bebeler babasız kalırken, bu nasıl bir coşku sarhoşluğudur? Düğünü iptâl etmezsin tabii ama havai fişeğini de bir başka bahar kutlamasına saklarsın, çok meraklıysan. Nasıl bir arsızlıktır bu? Çocuklarınız daha mı az mutlu olur havai fişeksiz evlense? Misafirleriniz daha mı çok dedikodu yaparlar? Nasılsa yapacaklar, bırakın bir de “havai fişeği bile patlatmadı.” desinler. Daha cimri olduğunuzu mu düşünür davetliler? Çıkıp anons edersiniz o zaman, “Havai fişeği patlatmak yerine Mehmetçik Vakfı’na hepiniz adına yardımda bulunduk.” diye . Olmaz mı? Yoook, olmaz. Çünkü sizler, bu vatanın evlâdı olmaktan uzaklaştırıldınız. Siz vatanını, askerini sevenlerin ırkçı olduğuna inandırıldınız. Siz, askerliğini yapmadan, emek katkısı olmadan, canı yanmadan, gemicikleri, fabrikaları, şatoları olanların, kendi evlâtlarını kanatları altına alıp vatandaşın fidanına şehit olmayı “mutluluk” diye yutturanların milletinden nüfus kâğıdı çıkartmışsınız. Sizle biz aynı milletten değiliz. Bakın, gördünüz mü, ayrımcılık bizi nereye getirdi? Aynı toprakları paylaşmak zorundayız üstelik. Ama zaten hikâye de bu değil mi? Öylesine ayrıştırdılar ki bizi, artık aynı havayı solumaya, aynı toprağa basmaya tahammülümüz kalmadı. Onun için dökülen bu kanlar. İşin en acı tarafı, bu topraklar için kanını döken, canını veren evlâtlarımız, bu topraklarda onları birey değil, ümmet, köle ve oy pusulası olarak görmek isteyenler tarafından ölüme gönderiliyorlar. Ondan sonra, işte; o taraflarda fişenklerin, bombaların sesi, bu taraflarda havai fişekleri... Millet başka milletn halinden anlamaz ki...

Haberin Devamı

Boğaza pus bastı gecelerdir. Havai fişeklerinden mi, gözümdeki yaştan mı... bilemiyorum... DURDURUN ŞU HAVAİ FİŞEKLERİNİ! YASTAYIZ!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR