Nedir bu mezelerin hali
İstanbul'daki balık lokantaları daha düzgün çalışmak istiyorsa önce meze çeşitlerinde karar kılmalı, mezeler anında hazırlanıp masaya getirilmeli.
En lezzetli yemek evde pişer. Ama, ne yazık ki, özellikle şehirlerde yaşayanlar, artık evde yemek yapmıyorlar. Evin dışında adabıyla yemek yeme mekanlarını oluşturan balık lokantaları da en popüler durumda. Ancak bu lokantaların mönüleri halkın ilgisini suistimal edecek derecede gitgide 'ayni'leşti… Ucuz ve lezzetli şekilde doyurmaya devam eden esnaf lokantaları olmasa elimizde balık lokantacılığı adına değerli pek bir şey yok.
İstanbul boğazının en mutena köşelerinde konuşlanmış balık lokantaları denizden onca zahmetle çıkarılan balıkları sadece kızartıp, ızgara ederek lokantacılığın kaymağını yiyorlar, fiyatları gittikçe artan balık çeşitleri sayesinde. Şimdiki rekabet ortamı, kuşkusuz bunda müşterinin doyumsuzluğunun payı da var, artık tüm balık lokantalarının prototip mezelerin adresi yaptı. Muhtemelen rekabet adına çoğalttıkları meze çeşitleriyle başedebilmek için bunları önceden hazırlayıp buzdolabında bekletiyorlar. Düşünün buz gibi bir patlıcan salatası, hem de dondurulmuş patlıcandan, buz gibi bir fasulye pilakisi, hele kış günlerinde.. Yeşillikler de soğuk olunca damağa itici geliyor. Tek buzdolabından çıkması gereken meze beyaz peynir, kavun ve lakerdadır. Diğerlerinden lezzet oda derecesinde yenirse alınır. Diğer önemli bir lezzet suçu da sarımsağın bilmem kaç gün önce dövülüp su içinde tutularak yoğurda, yeşilliklere katılması. Milleti sarımsaktan soğuttular. Oysa sağlıklı beslenmede sarımsak baş tacı. Ve de ne lezzet katar birçok yemeğe eğer hemen dövülüp kullanılırsa. Soğan da aynı şeklide son anda doğranmalı.
İstanbul balık lokantaları eğer daha düzgün çalışmak istiyorsa önce meze çeşitlerinde karar kılsınlar. İtalya ve İspanya’da olduğu gibi mezeler anında hazırlanıp masaya getirilsin. Çeşitlerin çokluğuna değil özenli ve yanındaki balık lokantasının tıpkı basımı olmamasına özen göstersinler.
