Overlokçu Oya'nın kızı da poğaçasız kalabilir!

Kendisi işsiz, kocası da evi terk etmiş Emine'nin kızına sormuşlardı hani; "zengin olsan ne yaparsın" diye... Boynunu büküp; "her gün poğaça yerim..." demişti ya... Şimdi kendisi hazır giyim (konfeksiyon) fabrikasında overlokçuluk, kocası da havlu fabrikasında makastarlık yapan Oya'nın kızının da poğaçası tehlikede

Haberin Devamı

Overlokçu Oya! Poğaça alabiliyordu. Şimdi alamayacak. Çünkü overlokcu Oya'nın patronu battı, Oya işsiz kaldı. Oysa çok büyük patronlardandı; İstanbul'da, Tekirdağ'da, Hayrabolu'da fabrikaları vardı. 8 bin kişi çalışıyordu fabrikalarında... Ve ayrıca Bulgaristan'da, Ürdün'de de işçilik ucuz, teşvikler iyi diye, fabrikalar kurmuştu. ABD'de de "satış ofisi" vardı. Yılda 50 milyon dolarlık ihracat yapıyordu.

Oya'nın kocası var.
O çalışıyor. Poğaçayı o alır.
Hayır, o da alamaz.

Çünkü overlokcu Oya'nın makastar kocasının patronu da battı. O da çok büyük bir tekstilci-konfeksiyoncuydu. Türkiye'nin dört şehrinde fabrikaları vardı ve 12 bin kişi çalıştırıyor, 80 milyon dolar ihracat yapıyordu. Şimdi koca da işsiz...

***

Böyle giderse...
Başkaları da batacak...

Yüzde 9,9'luk ithalat ağırlıklı büyümeyle 350 milyar dolar milli gelire ulaşan Türkiye ekonomisinin en büyük sektörü tekstil ve konfeksiyon 2 yıl içinde tamamen bitecek. Bu sektörde kayıtlı 2,5 milyon, kayıtsız 1 milyon olmak üzere toplam 3,5 milyon overlokcu Oya gibi insan çalışıyor. Bu sektör; yılda 18.2 milyar dolar da ihracat yaparak liderliğini sürdürüyor.

Yani sürdürüyordu.
Şimdi sendeliyor.
Sarsılıyor. Bunalıyor.
En büyük sektör ölüyor.

Dün bu sektörün ayakta kalan sözcüleri İstanbul Sirkeci'de Büyük Postane'ye giderek Avrupa Tekstil Giyim Sanayicileri Birliği'ne "Batıyoruz... Çin'e karşı elinizi çabuk tutun..." diye özetleyebileceğim yardım telgrafları çektiler. Çünkü Çin, bizim tekstilcilerin söz sahibi olduğu Avrupa ve ABD ile birlikte bütün dünya pazarlarını vahşi bir iştah ve korkunç bir hızla ele geçiriyor. Bizim tekstilciler Avrupalı meslektaşlarına; "Kotaları hiç değilse birkaç yıl devam ettirme konusunda Dünya Ticaret Örgütü'ne baskı yapalım" çağrısında bulundular.

***

İtalya tekstilden çıktı.
Fransa tekstilden çıktı.

Onlar gidiyorlar, Çin'de "koleksiyon" yaptırıyorlar. Tanesi 30 euroya marka t-shirt, tanesi 50 euroya pantolon satabiliyorlar. (Bizimkilerse, 3 euroya t-shirt, 5 euroya pantolon satabiliyor.)

Türk tekstili ile hazır giyimi pamuktan başlayarak iplik, terbiye, boya, baskı, kumaş, konfeksiyon; "bir yandan Avrupalı firmanın fasoncusu olarak çalışıp ve bir yandan da marka tutturacağım diye uğraşarak varolmaya çalışırken" Çin belasına yakalandı.

Bırak marka tutturmayı...
Fasonculuk da tehlikede...

İç pazar da ucuz Çin mallarının mekânı haline geliyor, bizim tekstil ve konfeksiyon patronları Çin malı ithalatçısı oluyor. Bu yüzden Uruguay Raundu'nda (1986 -1994) alınan ve bütün dünyayı tek küresel pazar haline getiren (vergileri sıfırlayıp kotaları kaldıran) Dünya Ticaret Örgütü (1995) kararının hiç değilse birkaç yıl ertelenmesi için "acele yardım telgrafları..." çekiyorlar.

Yüksek faiz. Düşük kur. Yüksek enerji fiyatı. Yüksek vergiler. Yüksek finasman maliyeti. Yüzde 47'ye ulaşan yüksek istihdam yükü ile Türkiye'nin en büyük sektöründe overlokcu Oyalar'ın fabrikaları kapanıyor.

İktidar ne yapıyor?
O, IMF kokluyor.

İSKİ Genel Müdürü: "Paper Moon'da yemek yememiz çok normaldir"
Dün bu köşede yer alan ve enerji skandalı sanıklarından (şimdi tutuklu) İbrahim Selçuk, Azeri işadamı Aslan Turancı (aranıyor) savcı iddianamesinde suçlanan AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin ile İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur'un İstanbul'un sosyete lokantası Paper Moon (Kağıttan Ay)'da birlikte yemek yemelerini yorumlayan yazım üzerine İSKİ Genel Müdürü bir açıklama gönderdi ve "İdris Naim Şahin yıllarca Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği yaptı, birlikte çalıştık, onunla yemek yememiz normaldir. Öbür işadamlarına da İSKİ'den hiçbir ihale vermişliğimiz yoktur" dedi. Bu açıklamanın yorumunu okurlarıma bırakıyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR