Bir de Roche'un ilaç soygunu vardı!

Umudumu yitirmiyorum, "güzel günlerin geleceğini" de hissediyor, bakanlarımızdan Abdüllatif Şener'in, "bir dört yıl daha beklemeden" kendisine teslim edilmiş "493 milyon dolarlık faturası devlete ödetilen off-shore kalantorları" dosyalarını okuyup, savcıları harekete geçireceğine inanıyorum

Haberin Devamı

Umudumu yitirmiyorum, "güzel günlerin geleceğini" de hissediyor, bakanlarımızdan Abdüllatif Şener'in, "bir dört yıl daha beklemeden" kendisine teslim edilmiş "493 milyon dolarlık faturası devlete ödetilen off-shore kalantorları" dosyalarını okuyup, savcıları harekete geçireceğine inanıyorum.

Çalınan para cepte... Yıkılan adalet yerde..

Soyulan devlet karanlıkta kalsın kimse istemez. Bakan Abdüllatif Şener de "adaletsizliğe" hiçbir koşulda göz yummaz, hukukun önünü kesinlikle kapatmaz.

Yurtbank off-shore'a: 4 bin 922 kişi, 70 milyon dolar yatırdı. Banka battı. Paralarını alamadılar. Kendisini yakanlar oldu.

Sümerbank off-shore'a: 245 kişi, 60 milyon dolar yatırdı. Banka battı. Paralarını alamadılar.

Egebank off-shore'a: 615 kişi, 72 milyon dolarını yatırdı. Banka battı. Paralarını alamadılar.

İmar Bank bonolarına: 22 bin kişi paralarını yatırdı. Onlar da alamadılar.

Ancak paralarını İktisat Bankası bağlantılı olarak Kıbrıs'taki bankaya off-shore yatırmış olan 60 kalantor, banka batmasına rağmen paralarını aldı.

***

Bu eşitsizlik ve farklı uygulamanın "adalete uyar, vicdana sığar, hukuka dayanır" olup olmadığını bize "savcılar ve hakimler, verecekleri" kararlarla gösterecekler. Bakan Abdüllatif Şener'in savcıların önünü açmasını bekliyoruz.

Bir de Roche olayı vardı.

Hani bizim gazetenin muhabirlerinden Emine Algan'a "Yılın Gazetecisi ödülünü" getiren haberlerle netleştirdiği; "büyük ilaç şirketi Roche'un SSK Hastanesi'nde yaptığı ilaç soygunu" hikâyesi...

6 ay doldu.

Bekliyorum, umut ediyorum, savcı "bilirkişilerin yazacakları raporları" da aldıktan sonra gerekeni yapacaktır. Herhalde, "Roche şirketi ecza deposuna kutusunu 83 milyon liradan sattığı kanser tedavisinde kullanılan ilacını SSK hastanesine 230 milyon liraya satabilmesinin davası" da mutlaka görülecektir.

Çete mi oluşturuldu?
Tekel mi kuruldu?
Rekabetin başı mı vuruldu?
İhale yasası mı delindi?
İş ahlâkına mı kıyıldı?
Etik değerler mi çürüdü?
Anlayacağız.

***

Ben umutluyum, "güzel günlere ulaşacağız" ve savcının "Roche Şirketi'nin ilaç soygununu adaletin terazisine alıp tarttığını" çok yakında göreceğiz.

Postadan mektup geldi. Mektupta; "Konunun soğutularak, zamana yayılıp unutturularak kapatılmasından korku duyuyoruz" deniliyor.

Benim korkum yok.
Bu ülkede adalet var.
Savcılar var.
Bilirkişiler var.

Roche Şirketi'nin İstanbul Genel Müdürü Faruk Yöneyman, "SSK bizim ilacımızın adını yazmış, fiyatını da kendi koymuş.. Yani alıcı taraf ilacın adını ve fiyatını kendisi belirlemiş... Ben buna ne diyebilirim..." diye özetleyebileceğim açıklamalar getirmesine rağmen sonuçta "devletin hastanesinden Roche şirketinin kasasına çok büyük bir kaynak aktarması" var. 83 milyon liralık ilaç, devlete 230 milyona satılıyor. Bu büyük farktan doğan ve adına "Roche'a aktarılan devlet kaynağı" denilen eylemin sorumluları da hesap vermeli.

Umutluyum.
Bekliyorum.

Savcı çok sağlam bir belge düzeni ve hassas süzgeçlerden geçirilmiş delillerle çıkacaktır adaletin kürsüsüne!

DİĞER YENİ YAZILAR