Oğluna gemi memuruna simit

Haberin Devamı

Gerginlik yoktu; telaşa kapılmanın, kuşku duymanın, güvensizliğin zerresi hissedilmiyordu.

Memur nedir?

Kibar insandır.

Bakan nedir?

Akıllı kişidir.

Memurların temsilcileri ile hükümetin sözcüsü bakan bir araya gelmiş, “yeni dönemde memurların maaşlarındaki artışı görüşüp tatlıya bağlamak üzere” toplanmışlardı.

Gün eski gün değildi.

Türkiye değişmişti.

Kabuğunu kırmıştı.

Türkiye yenileniyordu!

Fakirliği yeniyordu!

Faşistliği bitiriyordu!

Başbakan ve partisi, son seçimlerde halktan büyük destek görmüştü ve eski günlerde olduğu gibi hak arayan işçilere, çiftçilere ve memurlara; “Bütün Türkiye sizi beslemek için mi çalışacak?” demeyecekti, demiyordu.

Tersini söylüyordu.

Emek hakkını alacaktı.

Başbakan söz vermekteydi; Türkiye büyüdükçe işçi, memur, emekli, çiftçi bu büyümeden payına düşeni kapacaktı. Çünkü Başbakan’ın kendisi ve ailesi bu büyümeden payını alıyordu. İstanbul Belediye Başkanı olduğu (1994’te) günden bu yana yani 11 yılda serveti 5 bin YTL’den 1.7 milyon YTL’ye ulaşarak 355 kat artmıştı. Çocuklarına villalar almış, oğlu gemi sahibi olmuştu.

Türkiye büyüyordu.

Yeni Anayasa yazılıyordu, memurlara da sendika kurma, toplu sözleşme yapma, greve çıkma hakkı getirilecekti.

Getirilmeliydi.

Demokrasi buydu.

Tersi faşistlikti.

84 yıldır süren sultacı-bürokratik-elitist-ezen devlet, yerini sosyal ve demokratik devlete bırakmalıydı. Çünkü Türkiye ekonomisi; “1- yüksek faiz ödeyip alınan borç ve 2- maaş ile ücretlerin çok düşük tutulması” iki ayağı üzerinde durarak büyüyordu.

Maaşlar eriyordu.

Ücretler törpüleniyordu.

İşsizlik artıyordu.

Başbakan’ın da servetine yansıyan büyüme ancak; “yüksek borçlanma ve düşük işçi ücreti ile düşük memur maaşı” sayesinde gerçekleşiyordu.

Şimdi bu yapı yıkılacaktı.

Mikro reformlar!

Demokratik ıslahatlar!

Yapılacaktı.

İşte kibar insanlar olan memurlar ve akıllı insanlar olan bakanlar “memurun maaşını sosyal demokratik bir devlette yaşamaya yakışır bir seviyeye çıkarma görüşmelerine” bu güzel atmosferde başlamıştı.

Görüştüler.

Dağıldılar.

Yeniden toplandılar.

Yine görüştüler.

Yine dağıldılar.

Anlaşamadılar.

Hükümet Sözcüsü Bakan memura; gelecek yıl için yüzde “2 artı 2 zam” yapma, “taban aylığını 15 artı 15 YTL” artırma, “20 artı 20 YTL ek ödeme yapma” ve en düşük memur maaşını (744 YTL) Ocak 2008’de 792 YTL, Temmuz 2008’de ise 841 YTL olarak verebileceğini, bir kuruş üstüne çıkmayacaklarını bildirdi, toplantı dağıldı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı İsmail Hakkı Tombul, memur maaşları için yapılan söz konusu teklifin; “günlük 1.7 YTL’ye” karşılık geldiğini açıladı.

Üç simit parası!

Öyle bir büyüme ki, Başbakan’ın oğlu gemi alıyor, armatör olabiliyor; memur ise “3 simit parası maaş artışına” zorlanıyor.

Memur ne yapabilir?

Fazla ileriye gidemez.

Çok işsiz var.

Memuru atarlar.

İşsizi memur yaparlar.

Ve bize dönüp; “Türkiye demokratik sosyal bir devlettir, büyümeden fertler eşit paylar alacaktır” diye nutuk atarlar.

Memurlar, kibar insanlar.

Ve çaresizler.

Çünkü çok işsiz var.

DİĞER YENİ YAZILAR