Gazete Vatan Logo

Ne sure ezberlenecek ne de kanguru sayısı

2005-2006 eğitim-öğretim ilköğretim müfredatı tamamlandı, ortaöğretimin çalışmaları sürüyor. Yakın tarih ders kitaplarına giriyor. Bazı teferruatlar da müfredattan temizlenecek

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yeni eğitim-öğretim döneminde okutulacak müfredata ilişkin ilk ipuçlarını memleketi Van'da verdi. 2005-2006 eğitim öğretim döneminde okutulacak ilköğretim müfredatının tamamlandığını, orta öğretim müfredatı üzerindeki çalışmaların ise sürdüğünü anlatan Bakan Çelik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde ne öğretileceğiyle ilgili soruyu İngilizce yanıtladı: "Learning about Religion" (Dini öğrenmek).

"Biz ihale kanununun azizliğine uğradık" diyen Bakan Çelik şöyle konuştu:

Isınma turları
* Yasa, sonraki yıla ihale mecburiyeti getirdi. Müfredat bu yüzden 2005-2006 yılında geçerli olacak. 2004-2005 ise ısınma dönemi. Öğretmenlere kitapçıklar göndereceğiz. Müfretadı öğrenecekler. Farklı bir müfredat çıkmış olsa da 'arzulanan, yapılması gereken bu' diyeceğiz. Ayrıca öğretmenlerin müfredatla ilgili soru sorabilecekleri merkezler olacak. Temmuz'un 3. haftasında bunu tartışmaya açacağız.

Yarışma yapılacak
* Öğretmen ekip başı. Bu Talim Terbiye'nin hazırladığı bir müfredat değil. Kesinlikle enformatik değil. Bilginin nasıl elde edileceğine yönelik. Bu inşaacı, yapıcı bir program. Ders kitapları yarışmayla belirlenecek. Yarışma şartları hazır, sadece kazananlar ders kitabı olacak.

Fiks mönü!
* Okullarda felsefe kaldırıldı. Çok çağdaşım, aydınım, diyen adamlara soruyorum. 'Kafka'dan ne okudun, Kant'tan Hegel'den ne okudun?' Adını bile duymamıştır. Ama mangalda kül bırakmaz. Yeni müfredat, öğrenciyi kitap okumaya zorluyor. Septizm şüpheciliktir. Siz insanlara dogmalar ve naslar yüklerseniz, onlar peşin kabullerle yola çıkar. Sorgulayıcı olmadıkları zaman, bilimsel gelişine olmaz. Bu şuna benzer, insanları yemeğe davet ediyorsunuz, diyorsunuz ki, (mönü fiks). Mönünün fiks olduğu yerde pür iştahın bir anlamı olmaz. Burada da böyle bir kaygı kesinlikle sözkonusu değil. Cumhuriyetimizin temel nitelikleri bizim ortak paydamız, vazgeçilmez kabul ediliyor. Müfredatta en ufak bir kayma sözkonusu değil.

Dil bozuldu
* Biz dilimizle adeta oynayan bir toplumuz. Birisi gelip Arapça, Farsçaları atıyor, yerine uyduruyor. Abuk subuk bir dil ortaya çıkıyor. Üniversite gençliği 300 kelimeyle konuşuyor. Bana göre eğitim alanındaki en büyük ızdıraplardan birisi budur.

Üç hedef var
* AB'nin hiçbir ülkesinde fiks bir eğitim tarzı yoktur. Fransa bu konuda ileri giden ülkelerden birisidir. İlköğretimde okulların çoğu kilise yönetimindedir. İrlanda'da da ilköğretim okulları yine kilise yönetimindedir. Bir ülkedeki bir ülkedekine uymuyor. Bazı prensipler esas almıyor, biz onlara uyuyoruz. Ama 'şuradaki sistemi aynen alalım', hayır. Dünyanın neresinde güzel bir şey varsa ülkemizin şartlarına göre bir araya getiriyoruz. Bizim kitle için konsept derdimiz yok. Üç hedef var: İyi birey, iyi vatandaş, iyi insan. Sağlam olmayan bireylerden sağlam toplum oluşmaz. Maskeli insanlar ortaya çıkar. Diktatörlükle gelen ülkelerde belli konularda çıkış yaparsınız, ama genelde kaybedersiniz.

Gereksiz ders yok
* Adı sanı duyulmamış dersler eklemeyi düşünmüyoruz. 'Avustralya'da kaç kanguru var' gibi bazı teferruatlardan müfredat arındırılacak. Önemli olan Avustralya'da kanguruların yaşadığını bilelim yeter. Amerikalılar, haritada Türkiye'nin yerini bile bilmez. Biz ise Mississippi'nin uzunluğu ne kadardır, amazonun derisi ne kadardır buna varıncaya kadar ezberliyoruz. Lüzumsuz ve gereksiz bilgilerden kurtulacağız. Ama çarpım tablosu gibi bazı şeylerin de elbette ezberlenmesi lazım.

Yakın tarih okunacak
* Bakan Çelik, "12 Eylül ders kitaplarında 'müdahale' mi, 'darbe' mi yoksa 'ihtilal' olarak mı nitelendirilecek?" sorusuna, şöyle dedi: "Biz müfredatta buna (darbe deyin) demiyoruz. O kitabı yazacak insanların bunu hangi üslupla ele aldığı önemlidir. Dolayısıyla müfredatta 12 Eylül'e ne denileceği yazmaz. Ben ders kitaplarında yaşayan yazarların yer almamasından yanayım. Çünkü bir insan külliyatını yayınlamadan edebiyat tarihine mal olmadan ders kitaplarına konu olması çok doğru birşey değil. Mesela şu anda Nazım Hikmet, Necip Fazıl okutuyoruz. Ama daha dün edebiyat piyasına girmiş insanlar lise müfredatında sıkıntı yaratır. Çok yakın döneme de gelmek çok doğru değil. Bütün devlet arşivlerinde belli evraklar tasnif edilir. Bazıları 30, 50 yıl geçmeden açılmaz. Biz bu ülkede 60 ihtilalinin nasıl yapıldığını üzerinden 40 yıl geçtikten sonra ABD arşivleri açılınca öğrendik.

Talim Terbiye'deki kokular temizlendi
* Biz Talim Terbiye Kuruluna ders kitaplarının dışında hiçbir şeyin geçmemesini sağladık. Bu Türkiye'deki demokratikleşme adımlarından birisidir. Yazılı bir kağıt parçası Talim Terbiye'den geçmeden oradan geçemez. Böyle bir şey olabilir mi? Halil İnanç'ın yazdığı kitabı, İnanç'ın belki 20 göbek sonrası bir öğrencisi inceleyip, (akreditedir) demeden oradan geçmez. Ders kitaplarının hepsi talim terbiyeden geçiyor mu? Edebiyat ders kitabının yardımcı kitapları, romanlardır. Siz diyorsunuz ki, 'Peyami Safa akreditedir ama Oğuz Atay akredite değildir.' Sen bugüne kadar kitap alırken hiç baktın mı Talim Terbiye'den geçmiş mi diye, hayır. Pratikte bunun bir anlamı yok. Ben geldiğimde, 8 bin CD incelemede bekliyordu. Talim Terbiye'de 400 kişi çalışıyor. Parayı basan öne geçiyordu. Pis kokular geliyordu oradan, temizlik yapıldı. Okul kütüphanesine kitap alacaksınız, herhalde pornografik kitaplar okula giremez. Okulun müdürü başkanlığında bir seçici kurul oluşur, bir öğrencinin görmemesi gereken kitabı zaten almaz. Siz niçin o müdüre, muavinine, öğretmene reşit gözüyle bakmıyorsunuz? Talim Terbiye'den daha 3 sene önce okulu bitirip de gönderdiği adama güveniyorsun da ona neden güvenmiyorsun? Bu yanlış.

Aleviliği derslere ekledik
* Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde ne öğretileceğinin cevabını İngilizce söyleyeyim: Learning about Religion. Sadece bu kadar. Doğrusu da budur. Anayasa'da mecbur olduğuna göre. Musevi'ye de, Ermeni'ye de bu ders verilir. Herkese okutuyorsunuz, ateiste de. Religion (din), başkadır, learning about religion (din öğrenmek) başkadır. Education (eğitim), bu dersin konusu değil. İnsan Budizm nedir bunu bilsin, Aleviliği bunun için ilave ediyoruz, Alevilik nedir, vatandaş bunu öğrensin. Bu derslerde doğru, yanlış sorgulaması da yapmıyoruz, yapmamalıyız. İşte biz bunları insanlara öğretelim. Mukayeseli olarak öğretelim. Ama hangisi doğru ona bırakalım. İşte sorgulayıcılık buradadır. Bakan Çelik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yeni müfredatının eskiden olduğu gibi sure ezberlemeyi gerektirip, gerektirmeyeceği yönündeki soruya ise, "Hayır" yanıtını verdi.

Haberin Devamı