Naklen Hayat

Kronik böbrek yetmezliği toplumsal bir sorundur. Elli binden fazla insanımızın muzdarip olduğu bu hastalık sağlık hizmetlerinin yapılanmasındaki başarıyı ve toplumsal dayanışmayı yansıtır. İnsanlarımızdaki sağlık bilinci ve koruyucu hekimlik hizmetleri ile hastalığın ortaya çıkışı arasındaki bağlantı açıktır. Düzenli sağlık kontrolüne gitme alışkanlığı ile erken tanı ve tedavi şansı yakalanabilir. Nefroloji Bilim Dalı bünyesinde yetişen ve ülkenin dört bir tarafında sağlık hizmeti üreten nefroloji uzmanları böbrek fonksiyonlarında bozulma saptanan hastaların geleceğinde belirleyicidir. Hastaların takip programlarına ve önerilere uyum sağlaması diğer faktör olarak ön plana çıkar.


Tüm çabamız hastalıktan korunmaya yönelik olmalıdır. Bu amaca ulaşabilmek için hem sağlık hizmetlerinin bu yönde yapılandırılmasına hem de insanlarımızın daha bilinçli olarak yaşamasına ihtiyaç vardır. Tüm çabalarımıza rağmen hastalığın tesbit edildiği durumlarda ise en yüksek standartlarda tedavilerin gerçekleştirilebildiği bir sistemin var olması yaşadığımız toplumda bizler için geleceğe yönelik bir güvencedir.



Kronik böbrek yetmezliği toplumda sık görülen şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği gibi sorunların neticesinde oluşabildiği için hem sağlık bilincimizi hem de sağlık hizmetlerindeki başarımızı yansıtan bir parametredir. Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinde altın standart böbrek naklidir. Sağlık Bakanlığının bu alanda uygulamaya geçirdiği uygulamalar neticesinde böbrek nakli sayılarında ciddi artış gerçekleşmiş ancak son dört yıl içerisinde yılda gerçekleştirilen böbrek nakli sayısı sabit kalmıştır. Organ bağış oranlarında artış sağlanamadığı takdirde bu sayının artmayacağı da ön görülmektedir. Vefat eden kişilerden bağışlanan organlarla hayata tutunan hastalarımız aynı umutla bekleyen hastalarımızın yanında çok kısıtlı bir grubu oluşturur. Yirmi beş bine yakın böbrek nakli için bekleme listelerine kayıtlı hasta içerisinden ancak 500 civarında hastaya vefat eden kişilerden böbrek nakli yapılabilmektedir. Organ bağışı ile hayat hediye edilen insanlarımızın sayısını arttırabilmek ve ölüm oranlarını azaltabilmek için bıkmadan usanmadan insanlarımıza organ bağışını anlatmak zorundayız. Duygularını ön planda tutan bir toplum olarak organ bağışı ile neyin başarıldığını daha çok anlatmak zorundayız.



Küçük bir çocukken annesi diyalize başlayan bir kız çocuğunun 20 yıl diyaliz tedavisi sonrası organ bağışı ile hayata tutunmasını ve ilk defa annesi ile tatile gidebildiğini, bir çocuğun kana kana su içmesinin keyfini, yeniden okula başlayan gençlerimizi, işine dönen yetişkinlerimizi anlatmak zorundayız. Ancak bu gerçekleri duyumsayan bir toplumla, dayanışma ruhuyla ve kendisini ve sevdiklerini güvence altına almayı isteyen bir bilinçle aşabiliriz bu sorunu. Gündelik yaşamın koşturmacası içerisinde unutuyoruz insan olduğumuzu, kırılgınlıklarımızı. Sağlıklı iken akla gelmiyor hastalıklar. Ancak ansızın karşımıza dikilince sağlık sorunları anlıyoruz ne kadar boş olduğunu alacakların vereceklerin, gündelik dertlerin. Herşeyin başı sağlık diyoruz. Herşeyin başı sağlık. İşte o nedenle o belirsiz gelecekte güvence istiyorsak hayata tutunmak için, anlayışlı olmak durumdayız, birbirimize güvenmek zorundayız. Toprak olup gidecek organlarımızın hayata tutunabilmek için bekleyen binlerce insanımızın gözünde ışık olabileceğini görmek zorundayız. Daha da önemlisi kendimizin de hasta olabileceğini ve bu şansızlıkla karşılaşırsak eğer tedavimizin içinde yaşadığımızın toplumun duyarlılığına bağlı olduğunu anlamak zorundayız.


Naklen Hayat kitabı bu anlamda böbrek nakli ile hayata tutunma çabasının hikayelerini içeriyor. Gazete ve televiyonlarda arada karşımıza çıkan haberlere dokunabilmemizi hedefliyor, umuda yolculuğu anlatıyor. Sokaklarında birbirine hayat bağışlayan insanlarla dolu bir toplumda yaşamak umuduyla sağlıcakla kalın.



Doç.Dr.Gürkan Tellioğlu