Ukrayna'dan Topçu'ya

Haberin Devamı

Ukrayna’da ne olup bittiğini izliyor musunuz?

Ukrayna hükümeti, Avrupa Birliği yerine Rusya ile güçlü ilişkiler kurmaya karar verip AB ile anlaşmasını imzalamayınca halk ayaklandı.

Aynı bizde olduğu gibi meydanlarda çadırlar kurdu.

Polis toplanan halkı dağıtmaya çalışınca çok ciddi çatışmalar çıktı.

Şiddet, şiddeti doğurdu.

Araçlar yakıldı, kamu binaları işgal edildi.

İsyan bütün ülkeye yayılmaya başladı.

Protestocular kiliseye sığındı.

Doktorlar kilisede ameliyatlar yaptı.

Hükümet önce bu bir darbe girişimidir dedi.

Sonra Avrupa devletleri kışkırtıyor dedi.

Sulha gitmek yerine protestolara karşı sert yasalar çıkardı.

Bu arada kimliği belirsiz kişiler muhalif bir gazeteciye saldırdı.

Önce 26 kişi hayatını kaybetti.

Son üç günde ise sayı 100’e çıktı.

500 kişi de yaralandı…

Bu arada AB ülkeleri hükümeti ve polisin şiddetini kınarken, Rusya destek verdi. Türkiye tavşan boku şeklinde bir mesajla geçiştirdi…

6-7 ay arayla Türkiye’de olanların aynısı oldu neredeyse…

Aynı yalanlar, aynı propagandalar, aynı şiddet, aynı şiddete şiddetle cevap. Bu arada protestocuların bir kısmı da eylemcilerin şiddetini kınadı. “Barışçıl” eylemi savundu…

Yine aynı olan başka şey de şu: Muhalifler kendilerini birleştirecek güçlü bir lider bulamadı… Birçok grup var ama tek bir parti yok…

Sonunda hükümet, dün akşama doğru muhalefet liderleriyle tarihi bir anlaşma yapmak zorunda kaldı.

Erken seçime gidilecek ve Cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlayan 2004 anayasasına geri dönülecek. AB ile ilişkiler de yeniden ele alınacak.

Yetmedi, eski başbakan Yulya Timoşenko da hapisten çıkacak.

***


Devlet Başkanı Yanukoviç, ülkesi için –bana göre- iyi bir şey yaptı.

Daha çok kan dökülmesin, ülke yangın yerine dönmesin diye geri adım attı.

Ama erkene alınan seçimden sonra orada kalır mı?

Muhtemelen hayır.

Önceden oy vermeyenler hepten oy vermeyecek, önceden oy verenlerin bir kısmı krizi yönetemedi diye oy vermeyecek, bir kısmı da “geri adım attığı” için vermeyecek.

***


Başbakan Erdoğan tam da bunu bildiği için bugüne kadar bir adım bile geri atmadı.

Zira en ufak bir uzlaşma, en ufak bir geri adım atma, oy verenlerine “zafiyet” gibi görünecek.

O yüzden aynı plağı çevirip durmak zorunda.

Kabataş’ta ne olup bittiğinin hiçbir önemi yok.

Camide içki meselesi de öyle..

Olduğunu veya olmadığını kanıtlamak son derece gereksiz.

İnanma inanmama meselesi değil bu.

Yeter ki zafiyet varmış gibi görünmesin.

Farkında mısınız Topçu kışlası yüzünden çıktı bütün bunlar ama ondan değil de Kabataş'taki tacizden söz ediyoruz.

Kışladan vazgeçildiğini halk anlamasın diye mi?

Muhtemelen öyle.

DİĞER YENİ YAZILAR