Günlerden arta kalan

Haberin Devamı

İnsanlara istemedikleri bir şeyi verip mutlu olmalarını bekleyemezsiniz. İnsanı kırıyor elbette verdiklerinin değerinin bilinmemesi. Ama sorun bakalım kendinize: Bu yaptığını o istemiş miydi?

Çoğu zaman cevap: Hayır.

Sen kendi kendine yaptın ne yaptıysan. Onun hoşuna gider diye düşündün. Onu mutlu edip seni daha çok sevmesini umdun…

Halbuki hakikat şu: Seviyorsa seviyordur. Ne yaparsan yap veya ne yapmazsan yapma… Seni sevecektir.

Sevmiyorsa yine aynı formül geçerli. Ne yaparsan yap veya ne yapmazsan yapma sevmeyecektir.

Bunu biliriz de yine kendimizi alamayız “jest”ler yapmaktan. İnsanların istemediği, talep etmediği hoşlukları yaparız yine.

Hayaller kurmak da vardır bu paketin içinde. “Ben seninle bir ömür hayal etmiştim halbuki…”

Evet ama… kim senden istedi ki böyle bir hayal kurmanı? Sen böyle bir hayal kurdun diye neden mutlu olmasını beklersin ki…

Bir bakıma bencilce bir şey jest yapmak. Mutlu olan hediye alan değil hediye verendir. Öteki edilgendir. Öteki eline bir şey tutuşturulmuş bir çocuktur. “Al bunu şimdi mutlu ol” denir. Bir anda mod değiştirmesi istenir.

Halbuki hediye veren günlerdir düşünmüştür. Hadisenin içine girmiştir. An be an, saniye be saniye kurmuştur kafasında. Sana verdiği hediye paketinin içinde o hayallerini ve kurgularını da koymuştur.

Sonra sen açarsın paketi ve karşında bir tablet vardır. Senin için o sadece bir tablettir. 400 küsur gramlık bir metal plastik karışımıdır. İşine yarayıp mutlu olman için zaman lazımdır. Veren hafif küskün, neden sevinmedin diye kızar. Haklıdır. O bir aydır bu anı düşünmüştür.

Hayal kurmak da öyle. Bireysel bir şey. Seni mutlu ediyor. “Benim hayallerimi yıktın” diye sitem ederiz ama kim senden o hayali istedi ki? Üzerine hayal kurulan neden sorumlu olsun ki? Neden senin hayalinin hamalı olsun? “Hayallerini de al git” dese çok mu haksız olur? O hayalleri taşımak kolay mı sanırsınız?

Hayal kurmayalım mı? Hayatın tadı tuzu hayaller değil midir? Şarkıda bile demiyor mu “bana yine hayaller kurduran kadın” diye? Hayal kurulmayacak kadar “tam” bir hayat var mıdır? Olmuş mudur? Olabilir mi? Aksine mutluluk değil midir hayal kurduran? Hayal hayali doğurmaz mı?

E ne yapacaksın o vakit? Tadında mı bırakmak gerek? Bir hafta, hadi bir ay, hadi en fazla iki ay… Sonra son kullanma tarihi geçti diye otomatik silinsin mi? En iyi çözüm bu mudur?

***


İnsanlar sevilesi veya sevilmeyesi doğar. Bu, ne tipe bakar ne boya posa. Allah bazılarına özel bir “ışık” verir. O ışık sizde varsa, ne yaparsanız yapın (veya ne yapmazsanız yapmayın) sizi sevecektir insanlar. Yoksa ne yaparsanız yapın sevmeyecektir.

Sevilen insanlara baktığınızda göreceksiniz ki çoğu zaman özel yaptıkları bir şey yoktur. Sevilmeyen insanlar da öyle. Çok az “sevilmeyen” insanın sayıp dökebileceğiniz kusuru vardır.

Sevilen insanın sayıp dökebileceğiniz çok az marifeti olduğu gibi.

Kimse iyilik veya jest yapıyor diye sevilmez. Jestleri en fazla ona ekstra puan kazandırır. Ama sevilmiyorsa daha da fena: bir de jestleriyle alay ederler. “Kendini sevdirmek için ne uğraştı” derler...

Allah, bu anlamda biraz cimri. O ışıktan çok az insana veriyor. Satın da alamıyorsunuz, evde de yapamıyorsunuz… Tek çare en azından kaba olmamak belki de…

DİĞER YENİ YAZILAR