Kadına seçilme hakkı verildi de ne oldu

Haberin Devamı

Dün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 79. yılıydı. Çeşitli yerlerde konuşmalar, paneller yapıldı...

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıldönümünün, belediye seçimleri için aday adaylarının kıran kırana mücadele ettiği ve parti merkezlerinin adaylarını belirlediği bu günlere denk gelmesi iyi oldu...
Ders kitaplarında hep şöyle okuduk: “İsviçre’den BİLE daha önce Türk kadınına bu hak tanındı.”

Ama bu cümleyi her duyuşumda şu hakikati de hatırlatmak isterim:

Dünyada kadınlara oy hakkı tanınmaya ta 1718’de başlandı. Kimi ülkelerde toprak sahibi olma koşulu vardı kimi ülkelerde mülk sahibinin dulu olma koşulu vardı kimi ülkelerde vergi mükellefi olma koşulu vardı. Kimi ülkelerde (örn: İngiltere) erkekler için yaş sınırı 21 iken kadınlarda 30 idi. Kimi ülkelerde (örn: ABD) eyaletlerde hak tanınmıştı, ülke genelinde kabul edilmesi sonradan oldu. Kimi ülkelerde yerel seçimlere oy hakkı vardı da genel seçimlere yoktu. Kiminde seçme hakkı vardı seçilme yoktu. Kiminde belediye başkanı olabiliyordun da başbakan olamıyordun. Ama sonuçta İsviçre’ye gelene kadar Avrupa’nın, Kuzey ve Güney Amerika’nın, Sovyetler Birliği dolayısıyla Asya’nın, Avustralya’nın, Arnavutluk dahil Balkanların çok ciddi bir bölümünde kadınlar sınırlamalarla da olsa seçme hakkını elde etmişlerdi, kimilerinde de seçilme. Üstelik bu uğurda savaşmışlar, hapse atılmışlar ve hatta bazıları ölmüştü bile.

Kadınlara yaşına, malına, vergi mükellefiyetine bakılmaksızın kadınlara HER seçimde oy hakkı veren ilk ülke 1906’da Finlandiya oldu. Onu 1913’de Norveç, 1915’de Danimarka ve İzlanda, 1917’de Rusya, 1918’de Kanada, 1919’de Almanya ve Avusturya, 1920’de ABD, Arnavutluk, Çekoslovakya, 1921’de İsveç, 1922’de İrlanda, 1924’de Ekvator, Moğolistan, 1927 Uruguay, 1928 İngiltere, 1930 Türkiye... Ancak tekrar ediyorum bu ülkelerin çoğunda kadınlar çok önceden bir takım sınırlamalarla da olsa, yerel seçimlerde oy kullanabiliyordu, hatta belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve yerel parlamento üyesi seçilebiliyordu. Bu kısa liste kayıtsız şartsız oy verme hakkının verildiği yıllar.

Dünya geneline göre durumumuz ortalarda sayılır. Ne çok ileri ne çok geri. Azerbaycan mesela 1918’de bu hakkı tanıyan ilk Müslüman ülke. İsviçre’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1971’de, Lichtenstein’da ise 1984’de verildi. (İsviçre’nin bazı kantonlarında daha önceden de vardı)
Fakat buna bakarak Türkiye’de kadının durumu İsviçre ve Lichtenstein’a göre ileride diyebilir miyiz peki?

Türkiye’de her 4 kadından biri okuma yazma bilmiyor.

Türkiye’de kadınların sadece yüzde 3.9’u üniversite mezunu.
Türkiye’de meclisteki kadınların oranı yüzde 4.4..

Türkiye’de kadınların kazancı da erkek kazancından yüzde 40 daha az.

Türkiye’de yılda 2 bin 500 kadın doğum sırasında ölüyor.
Dahası bugünlerde belediye başkanları açıklanıyor. Gördüğüm tek şey (AKP Gaziantep Adayı Fatma Şahin ve BDP Diyarbakır adayı Gülten Kışanak dışında) kravatlı, takım elbiseli adamlar. BDP her zaman iyidir bu konuda, hatta 1 ay önce 22 merkezde kadın aday göstereceğini söylemişti ancak anladığım kadarıyla bu fikrinden vazgeçti. CHP, Ankara aday adayı Aylin Nazlıaka’nın neredeyse yüzüne bile bakmadı...

Seçme ve seçilme hakkımızı ha 1934’te elde etmişiz ha 1971’de...

DİĞER YENİ YAZILAR