Sosyal hizmetlerin asosyal personeli

Haberin Devamı

Bildiğiniz gibi 5 aydır bir çocuğun koruyucu annesiyim. Allah nasip ederse de bir ömür beraber kalacağız, birbirimizin ailesi, annesi, kızı, yoldaşı olacağız.

Bunu tekrar tekrar yazıyorum çünkü BİR) yazılarımı düzenli okumayan okuru bilgilendirmiş oluyorum İKİ) ben bunun promosyonunu yapıyorum.

Yani gizlim saklım yok. 5 ay önce Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan bu kızı alırken geride kalan binlerce Piti’de kalmıştı aklım. Çünkü onları görmüştüm! Bulaşık leğeni kadar yataklarında on günlük, 1 aylık bebeler vardı... Oyun alanında koyun koyuna uyuya kalan 5 aylık ikizler vardı... Hiç uyumayan 8 aylık yakışıklı bir canavar vardı...

Yani var oğlu vardı ve biliyorum ki bu süre zarfında hiçbirinin annesi babası gelmedi. Gelmeyecek de. Ama aileleri bu bebeleri kuruma verirken “evlatlık verilebilir” kağıdını imzalamadıkları için (muhtemelen “bir gün alırım” umuduyla veya “bir gün bize bakar” umuduyla...) çocuklar orada öyle mahzun kalakalıyorlar. Bir tarafta evlatlık çocuk bekleyen binlerce aile, bir tarafta yasal statüleri evlatlık verilmeye uygun olmadığı için yurt köşelerinde aile özlemi çeken bebeler...

Çare? Koruyucu ailelik.. Zira bunun için biyolojik anne babanın izni gerekmiyor. İsterlerse çocuğu düzenli olarak görme hakkına sahipler. İsterlerse yanlarına alma hakları da var. Ancak bu talepte bulunan ailelerin sayısı kaç? Bin de 2. Yani şu an koruma altında olan 14 bin çocuğun sadece 28’i (yirmi sekiz) ailesine döndü veya dönecek.

Bu kadar dehşet verici az!

Fakat işin bir başka yönü daha var.

Geçen Cuma, Bornova Belediyesi’nin davetlisi olarak bir konuşma yapmak üzere İzmir’e gittim. Hiç ummadığım kadar güzel bir kalabalıkla karşılaştım. Ben “koruyucu ailelik şöyle iyi, topluma da kendine de şöyle faydalı” diye anlatırken tatlı bir çift söz aldı ve çok acayip şeyler söyledi:

“Biz yıllarca çocuk sahibi olmak istedik olmadı. Sonra sizden ilham alarak Karşıyaka Sosyal Hizmetler’e koruyucu aile olmak için başvurduk ama kurumdaki memur o kadar korkunç şeyler söyledi ki inanamadık! ‘Siz genetik mühendisisiniz, buradan çocuk istediğinizden emin misiniz? Katilin çocuğu da burada, hırsızın da... Ona göre... Hem ileride evlendirirken de sorun çıkar. Karşı taraf evlatlık olduğunu öğrenince ne yapar düşünsenize’ gibi laflar ederek bizi caydırmak için resmen uğraştı. Evde evcil hayvanımız olduğunu öğrenince “aaa hayatta gelmem sizin eve teftişe” dedi. Bu personelle nasıl geliştirebilirler koruyucu aile sistemini çok merak ediyoruz...”

Yüzde yüz haklılar! Benim de başıma benzer bir şey gelmişti hatırlarsanız. Dünyanın en bir sevimsiz yaratığı (stajyer memurmuş) moralimi o kadar bozmuştu ki birinci gün vazgeçecektim... Allah’tan sonra başka memurlar devraldı benim dosyayı.

Onlar öyle konuşunca başka bir hanım da söz aldı ve aynı kurumda benzer davranışlarla karşılaştığını anlattı... Memurla kişisel bir çekişmeye girdiğini ve resmen bir inat uğruna ona çocuk verilmediğini söyledi. Bir kaç kişi daha yakınlarının başına gelenden söz etti.

Bir yandan koruyucu ailelik gelişsin diye Emine Erdoğan’ın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla beraber yürüttüğü “Gönül Elçileri” projesi bir yandan hacze gelmiş icra memuru tavrında, üstelik kafatasçı, hayvan düşmanı “sosyal hizmet” memurları...

Dünyanın en zor kararını vermiş insanların karşısına zarif, eğitimli ve devlet adına “müteşekkir” insanların çıkması gerekmez mi? Hatta başvuranların altına kırmızı halı serseler yeridir.

Yoksa bu iş zor yürür bilesiniz...

DİĞER YENİ YAZILAR