Şahane iki Pazar önerisi

Haberin Devamı

BRUSKO:

Bebek’te yeni açılan bir Girit Lokantası. Ama bildiğimiz Türk şefli Girit lokantalarından değil. Burası harbi harbi Girit. Sahipleri Yunan bir çift. İkisi de adalı. Dimitris aynı zamanda şef. Yıllarca Atina’daki lokantasını işletmiş. Mutfakta harikalar yaratıyor.

Türkiye’de Girit lokantası deyince herkesin aklına “ot” geliyor ama beklentiniz “ot” olmasın. Zira Girit’te, -enteresan ama- bizim yediğimiz kadar ot yiyen yok. Esas yedikleri ve çok güzel pişirdikleri “et”. Hem de küçükbaş. Yani keçi ve koyun. Deniz ürünü de yiyorlar ama esas olarak et.

Brusko’da başlangıç olarak bir “dakos” alın. Girit peksimedi, domates ve “mizitra” peynirinden oluşan bir salata. O mizitra peyniri zaten deli güzel bir şey. Kıvamı ve görüntüsü lora benziyor ama tadı bambaşka.

Sonra bir Hanya böreği. Kabak, patates ve yine mizitra peynirinden yapılan hamursuz bir börek. Yanına bir tabak kabak çiçeği dolması ve Yunan usulü cacık da (adı ve malzemesi aynı ama bana göre farklı) iyi gider. Ama benim favorim her Yunanistan’a gittiğimde yediğim tiro saganaki. Yani sahanda kızarmış Girit gravyeri.

Ben ama yemek olarak hem fırında kuzu yedim hem de keçi. Keçiyi Girit radikası (Yunancası “stamnagati”. En sevdikleri ot) ile beraber pişiriyorlar. İkisi de şahaneydi. (Et hariç hemen hemen tüm malzemeler Girit’ten geliyor. Et Gökçeada’dan. Zira Dimitris’e göre Ege’nin tuzlu otunu yiyen keçi ve koyunların eti daha güzel oluyormuş.)

Deniz ürünü sevenlere uzolu karides tavsiye ederim. İri karidesleri, kabuklarıyla beraber bir hayli kuvvetli bir sosta pişirip sonra uzo ekleyip flambe ediyorlar.

Sonra çok basit ama şeytani bir tatlıları var. Ballı pide. Biraz tadayım dedim ve hepsini yedim. (Sonra “neden şişmanlıyorum doktor bey?”)

Adres: Bağarası sok. (Akbank ile Yapıkredi’nin arasındaki sokak) No: 2E Bebek İstanbul 0212 257 24 02-3

OSMANİ:

İstinye Park içinde çok başarılı bir Türk lokantası. Anadolu mutfağına ciddi olarak sahip çıkıyorlar. Her ay bir başka şehrin mutfağını sunuyorlar. Malzemeleri o şehirden getiriyorlar. Hatta gerekirse usta bile getirtiyorlar ki işin tam aslı gibi olsun diye.

Eylül’de Mardin mutfağını yapmışlar. Kasım’da Karadeniz. Aralık’ta Kars Mutfağını yapacaklar. Biliyorsunuz Kars’ın kazı meşhur. Kazın ayazı yemesi gerektiği için Aralık’ı bekliyorlar. Kazın dolması, kazın tiridi, kazın butu... Türlü türlü kaz spesiyalleri olacak. Kabilca pilavını yapabilmek için Ardahan’ın bir köyünden özel buğday gelecek. 40 kalemlik bir liste var her gün bunun 15 kalemini pişirecekler..

Onun dışında inanılmaz güzel daimi yemekler var. Ben soğan dolmasını çok beğendim. Soğanın tatlılığı ile içindeki köfte acayip güzel gitmiş. Bir de şimdiye kadar yediğim en güzel hamsili pilavı yedim. Onlar hamsi içli tava diyorlar. Bildiğiniz iç pilav ama daha az baharatlı. Onun yerine bol maydanoz ve biraz da kaşar koymuşlar. Karadeniz mutfağının baş malzemesi mısır unu olduğu için şef Mahmut Yerlikaya çok hafif de bir tatlı icat etmiş. Pekmezli mısır unlu helva.

Osmani, İstinye Park’ta hiç ummadığım bir lezzet deryası.. AVM’nin “Pazar Yeri”nde. (Üst kattaki Çabuk Osmani ile karıştırmayın.)

DİĞER YENİ YAZILAR