Tuncel Kurtiz

Haberin Devamı

Yıllar önce tanımıştım onu... Henüz herkesin tanıdığı bir oyuncu değildi. Belli çevrelerin bildiği ve saygı duyduğu bir aktördü... Ne Kazdağları’na çekilmişti daha, ne Ramiz Dayı vardı... Yağmurlu bir kış günüydü. Düğündeydik. Arkadaşım, Tuncel Kurtiz’in karısının kardeşiyle evleniyordu. Bir ara nasıl olduysa baş başa kalmıştık...

“İnsanlar niye evlenir biliyor musun?” diye sormuştu. “Niye?” demiştim. “Ayrılmayı başaramadıkları için” demişti.

Bunu bir düğünde söylediği için çok gülmüştük tabii... Gerçi hemen arkasından o zamanki aklımla karşı çıkmıştım. Tatlı tatlı tartışmıştık...

Yıllar sonra hak verdim ona. İnsanların yarısı hakikaten ayrılamadığı için evleniyordu. Daha doğrusu ayrılabilmek için evleniyordu...

***


“Ramiz Dayı” rol değildi.

Kendiydi aslında.

O yüzden o kadar sahiciydi. O kadar inandırıcıydı...

O yüzden o kadar sevmiştik.

Hatta o kadar ki Yunanistan’da bile fenomen oldu Ezel dizisi gösterime girince. Bana sık sık Ramiz Dayı’yı soruyorlardı. “Çok seviyoruz onu” diyorlardı. Her seferinde hem şaşırıyordum hem de seviniyordum. “Çok hoş şeyler söylüyor değil mi?” dedim bir kez, güldüler. “Biz söylediklerini pek anlamıyoruz” dediler. “Niye?” dedim “Tercüme edilmiyor mu?”. “Ediliyor ediliyor ama yine de anlamıyoruz” dediler. “Biz onun hallerini seviyoruz...”

Sonra düşündüm.. O şiirler alt yazılara sığacak kadar hafif değildi ki. Kilolarca bagajı olan metinler... Kan, ter, gözyaşıyla yoğrulmuş... Sıradan bir tercümanın harcı olabilir miydi ki...

***


Şimdi baktım, yüzlerce Yunan sitesinde “Ramiz Dayı”nın ölümünden söz ediliyor. Kendi aktörlerinden biri ölmüş gibi üzgünler.

Güzel bir hayat sürdü. Herkesin tersine, yaşlandıkça ününe ün kattı, yaşlandıkça sevildi. Kazdağı’nda, şahane bir köyde yaşadı. O çok sevdiği köyün mezarlığına gömülecekmiş Pazar günü.

Nur içinde yatsın.

DİĞER YENİ YAZILAR