Terör estiren tatilci anneler

Haberin Devamı

Şimdi tatil mevsimi... Ramazan bitti. Türkiye topluca tatile çıkmış durumda...

Akdoğan Özkan’ın, Notos yayınlarından çok komik bir kitabı çıktı: “Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü.” Daha önce yazarımız Mustafa Mutlu da köşesinde söz etmişti. Çeşitli kelimelerin karşılığında esprili açıklamalar yer alıyor.

Karıştırırken “çocuk” sözcüğü karşıma çıktı: 1. Anne babalarının huzurevlerini seçmek için dünyaya geldiklerini başka kimsenin fark edemediği sinsi varlık 2. Butik otellere alınmayan, gürültülü bir aile aksesuarı.

Ha ha haaaa! İki ilgi alanım birden: Çocuk ve Butik Otel! (bkz: Küçük Oteller Kitabı).

Butik otellere çocuk alınmaması hususu çocuğum olmadığı için şimdiye kadar beni pek ilgilendirmiyordu. Ama artık ilgilendiriyor. Esprisi bile yapılıyorsa nedenini bulmak lazım.

Geçen gün küçük otelcilerimden biriyle sohbet ediyorduk. “Valla bıktım çocuklardan” dedi. Diyen, esasen çocuk seven çok tatlı bir amca. Fakat yedi yıldan sonra illallah demiş.

Neden diye sordum. Sanıyorum ki çocukların gürültüsünden şikâyetçi. Ama şikâyet ettiği esasen anneleri.

Kendim de aynı haltı yediğim için adamcağızı anladım. Biz bebekli anneler bebek nedeniyle HER ŞEYE hakkımız olduğunu sanıyoruz... Sanki kutsal bir görev yapıyoruz ve bu kutsal göreve herkesin katılması gerektiğini düşünüyoruz!

Şöyle şeyler yapıyoruz mesela:

“Patates var mı?” “Havuç var mı?” “Biraz pirinç ve kabağı haşlayabilir misiniz?” “Aaa olmamış bu! Ben tuz istemedim.” “Şeftali rendeleyebilir misiniz?” “Biberonu makinede yıkayabilir misiniz?” “Ama temizlenmemiş bu.” “Ketılınız biraz pis mi?” “Akşam sirke döküp kirecini yok edebilir misiniz?” “Bir küçük tencere alabilir miyim?” “Yok mu bir süzgeciniz?” “Bu balık kokuyor ama.”

Sonra mutfağa girmeler, otelcinin 100 kişiye pazar kahvaltısı çıkarmaya çalıştığı ve ortalığın savaş alanı gibi olduğu anlarda ocağı işgal etmeler, sterilizasyon aletini mutfağın en hayati yerine koymalar, “ay bu mutfak çok dağınık” demeler...

Bitti mi? Bitmedi tabii. Akşam olunca “bebek uyuyor, klimayı/müziği kapatır mısınız?” demeler, yan odalardakilerin cinsel hayatına müdahale etmeler, olmayacak yerde alt değiştirmeler, çocuk biraz daha büyükse odanın her tarafını oyun hamuruna bulamalar, çarşaflara sulu boya “desen” yapmalar...

Ondan sonra ne oluyor? “Butik oteller neden çocuk almıyor?”

Almaz tabii arkadaşım! Sen annesin diye terör estirirsen insanlar niye alsın seni?

Yapılması gereken şu: Öncelikle kendi sebzeni kendin alacaksın. Sonra piyasada çok güzel bir alet var. Hem buharlı pişirici hem de blender bir arada. Tak prize fişini, kendi odanda yap yemeğini! (Markasını veremiyorum ama net’te böyle arayınca çıkıyor ürün) Evde olsun seyahatte olsun, daha faydalı bir ürün düşünemiyorum.

Demek istediğim kreşe değil de otele gittiğimizi galiba unutuyoruz. Hani terbiyesiz çocuklar yetiştiriyor olmamız bir yana (onu da işleyeceğiz bir gün) aynı zamanda ciddi olarak zarar ziyan de veriyoruz otellere..

Tatil zamanı, bilin istedim...

DİĞER YENİ YAZILAR