Kato dağında gömülmek isteyen Süryani

Haberin Devamı

Vatan doğduğun yer midir doyduğun yer mi?

Ben yurtdışında doğdum. Sonra babam, anlamadığımız nedenlerle bizi Türkiye’ye bırakıp kaçtı.

Niye Türkiye’ye getirilip bir başımıza bırakıldığımızı hâlâ anlamış değilim.

Ondan sonra vatanım Türkiye oldu.

Sevdim sevmedim ayrı mesele. Dilim Türkçe. Türküm.

Bugüne kadar üç ayrı yerde yaşadım. Brugg, Bursa ve İstanbul. Nereye gömülmek isterim? Hiçbir fikrim yok.

***


Süryani Cemil Yaramış, 25 yıl önce vatanı Beytüşşebap’ı terk etmek zorunda kalmış. Köyü, Kato Dağı’nda bulunan Cevizağacı köyü imiş.

Cevizağacı Köyü, terör nedeniyle 25 yıl önce boşaltılmış. O da ne yapmış Belçika’ya akrabalarının yanına gitmiş.

Yazık ki ömrü bugünleri görmeye vefa etmemiş. 12 yıl önce bir hastalık nedeniyle 39 yaşında ölmüş. Fakat vasiyeti Kato Dağı’na gömülmek olmuş. İki gün önce, Cemil Yaramış’ın cenazesi Belçika’dan Kato Dağı’na getirildi. Yaramış, küçük bir Süryani töreniyle vatanına gömüldü.

***


Haberi okurken kaç köyün boşaltılıp kaç köylünün oraya buraya dağıldığını merak ettim. TBMM Araştırma Komisyonunun raporuna göre Türkiye genelinde boşaltılan toplam köy sayısı 930, mezra sayısı ise 2018. Toplam 3 000 civarında yerleşim birimi boşaltılmış. Devletin elinde 353 000 insanın yerini, köyünü terk ettiği konusunda resmi bir rakam var. Sivil toplum örgütleri 1 milyon ile 3 milyon arasında değişen rakamlar söylüyor.

Şimdi köye dönüş projesi var. Bu kadar yıl içinde kullanılamaz hale gelen köylere TOKİ el atacakmış. Köyler yeniden inşa edilecek ve insanların geri dönmesi teşvik edilecekmiş. 200 bin insan dönmüş bile...

Cemil Yaramış’ın gömülmeyi vasiyet edecek kadar sevdiği Kato Dağı’nı bilen gören var mı?

Vivet Kanetti’nin geçen programımızda dediği gibi esas şimdi “vatan” herkesin oldu. Allah bir daha savaş getirmesin...


Bir iktidar aygıtı olarak annelik

Bugün anneler günü... Anneler hakkında iyi şeyler yazmak gerek. Fedakarlıklarından söz etmek gerek. Anneliğin dipsiz bir merhamet kuyusu olduğunu söylemek gerek. Gidin annenizi öpün koklayın, ona sevgi gösterin demek gerek.

***


Tamamen sana muhtaç küçük bir bebeği büyütmek elbette ki çok zor bir şey. 16-17 yaşına kadar da sürüyor zorluklar.

O süre zarfında cennet, hakikaten annelerin ayaklarının altında.

Annelerin büyük çoğunluğu çocuklarının onlara karşı zaafını bilir. Ve bazıları da bunu şahane bir şekilde kullanır.

Annelik, çocuk 18 yaşına gelene kadar kutsal ama ondan sonra kimse kusura bakmasın- tuhaf bir şeye dönüşüyor.

Bir iktidar aygıtına dönüşüyor.

Seçeceği meslekten yaşayacağı şehre oturacağı eve kadar anneler gereksiz yere karışıyor. İstedikleri olmazsa fena halde sitem ediyor, küsüyor, gönül koyuyor.

Ve bu “iktidar aracı olarak annelik” en zirve noktasına evlenme söz konusu olunca çıkıyor. Dünya annelerinin yarısı çocuklarının kiminle evleneceğine fena halde karışmakta. Birçok ilişki, annelerin vetosu yüzünden sona eriyor. Ne için?

Sorsan: “Onun iyiliği adına”

Onun “iyiliği” adına onu “mutsuz” etme hakkı mıdır annelik?

Anneler gününde “annemiz için ne yaptık?” sorusu iyi bir sorudur. Ama bir iyi soru da “ben çocuklarıma ne kadar duygusal eziyet etmedim”dir.

Bu da aykırı bir anneler günü yazısı olsun...

DİĞER YENİ YAZILAR