Moda ne işe yarar?

Haberin Devamı

Gittim dayanamadım aldım bir çift...

Şu dizin üstüne kadar çıkan çizmelerden... Yakışıyor mu yakışmıyor mu açıkçası pek aldırmadım. Yavru ağzı gibi bulunmayan bir renkteydi, önümdeydi, ayağıma oturmuştu ve sadece 39 liraydı.

Mağaza aynalarının hepsi sahtekâr biliyorsunuz. Onlara kalırsa hepimiz sıfır bedeniz. Ne giyersen giy yakışıyor anasını satayım. Ama gerçek bu değil.

Bu zırva çizmeler ancak ve ancak bir 70 boyunda, incecik bacaklı sülünlere yakışır.

Ben, bir hobit, bir yer cücesi, bir pigme kıroliçesi olarak niye yaptım o zaman bunu???

Benim gençliğimde böyle uzun çizmeleri sadece “Pretty Woman”lar giyerdi.

Yani ayıptır söylemesi bariz bir ‘rsp’ kıyafetiydi. Leopar desen tayt ve diz üstü çizme. Git yanına “kaça?” diye sor.

Kaç yıldır var bu moda? İki yıldır mı, üç yıldır mı? Alışmam ve normal bir giysi addetmem resmen üç yılımı aldı.

Modaya uyum konusunda zaten oldum olası “geri”yimdir, bu sefer iyice allak bullak oldum.

Ama sonunda aldım. Bu kadar ucuzunu bulmasaydım yine almazdım ama 39 lira da hakikaten para değil. Tamam sapına kadar sentetik, çakmağı yaklaştırdığın anda eriyip gider ama ne gam!

Eve geldiğimden beri her aynanın önünde durup kendime bakıyorum.

Moda tuhaf bir “varoluş” manifestosu.

Annem benim yaşımda böyle şeyler yapmazdı. 42 yaşında liseli kızların giydiklerini zinhar giymezdi. Sentetik şeyler de almazdı. Az olsun deri olsun, kösele olsun.

Ajda Pekkan devrinde ise inadına giyiyorsun. Gidip bir de en olmaz renkleri seçiyorsun.

Neyi kanıtladım ben şimdi?

İçimin hâlâ genç olduğunu mu?

Cesaretimi mi?

Cinselliğimin yerine olduğunu mu?

Daha “emekliye” ayrılmadığımı mı?

Ufacık olmama aldırmadığımı mı?

Veya sadece ve sadece “yaşadığımı” mı?

***


Ne zaman “ölürüz” diye düşünürüm bazı bazı...

“Ölüm” esasen hayat tüm hızıyla yenilenirken buna aldırmamak mıdır?

Bilgisayara geçemeyen, internetle tanışmayan mesela “ölü” müdür?

Arabaya binmemekle eş değer bir durum zira bilgisayar, internet vs.

Bilgisayarım her bana sormadan- güncelleme yaptığında deli oluyorum.

Gmail, geçen aylarda şeklini şemalını değiştirdi.

İlk gördüğümde ağlayacak gibi oldum.

Sonra dedim kendi kendime deli olma ve alışmaya, yeniliklerinden faydalanmaya bak. Aksi taktirde ölmeye başlarsın.. Yaşlanmak zira, yüzünün kırışmasından başka bir şey. Yaşlanmak, değişikliklere alışamamak demek. Dahası: değişiklik istememek demek.

Moda da öyle bir şey. Bir varoluş mücadelesi. Bizi zayıf olmaya vahşice zorluyor, bir tür faşizm şu bu ama uyabildin mi, kendine yakıştırabildin mi.. Varsın. Yaşıyorsun. İddianda (her ne ise o) devam ediyorsun demek.

Hem de en ucuz yollu.

Ben de bir çift yavru ağzı uzun Pretty Woman çizmesiyle (ki acı gerçek: bu filmi bilenlerin sayısı muhtemelen hiç bilmeyenlerin sayısından daha az) olabilecek en ucuz varoluş iddiamı gerçekleştirdim.

*****


Hocam, şu arkadaşları dövmek caiz midir?

- “Bizim yapabileceğimiz bir şey yok haaanfendi” deyip bana İstanbul’un öte ucunu adres olarak gösteren ama gösterdiği adrese bir buçuk saatte varınca da oranın doğru adres olmadığını anlayıp geri dönüp “yaptığınız iş mi şimdi sizin?” diye şarlayınca “benim hiç sizin seviyenize inmeye niyetim yok” diyen nüfus memurunu...

- Yüz on tane kapı dolaştıktan sonra sistemde kayıtlı adresi düzeltebilecek mercii internette dolanırken bulup, düzeltme işlemini yaptırıp, “lütfen kontrol edelim, tekrar buraya gelmek zorunda kalmayayım” dedikten sonra “gerek yok, tek yetkili benim, ben yanlış yapmam” diyen belediye memurunu...

(Bilmeyenlere not. Sistem artık şu: Siz nüfus müdürlüğüne gidip adresinizi kaydettiriyorsunuz. Ama onlar sizin beyanınıza güvenmedikleri için -zira halkımız hödüktür, gerzektir dahası yalancıdır- belediyenin numerataj ekibinin belirlediği adreslere yerleştiriyorlar sizi. Yani adresler evvelden saptanmış, sen gidip o adreslerden birine yerleşiyorsun. Ama halkına güvenmeyen belediye/devlet konsorsiyumu benim adresimi külliyen yanlış yazmış. Ufacık müstakil evi 83 daireli apartman yapmış! İşte beni bir haftadır delirten husus bu. İki tesellim: 1) Bunu da öğrenmiş oldum, 2) çılgınlar gibi kavga edebiliyorum, içimde bir şey kalmıyor)

DİĞER YENİ YAZILAR