Günün teklifi: Boşanma programı

Haberin Devamı

Pazar günü yazı yazmak aynı ödevini Pazar akşamına bırakmak gibi bir şey.

Herkes Dallas seyrediyordur, sense matematik ödevini yapmaya çalışıyorsundur. (Dallas’la büyümüş kuşak: Gelin bakim buraya! Çokoprens verecem.)

Ama yapacak bir şey yok. Pazar tatilleri kapılmış durumda. Pazartesinin neredeyse tek tabancası olarak yazmak boynumun borcu, maaşımın karşılığı.

Uzun zamandır geyik yazmadığımdan şikayet ediyor okur. Yahu napıyorsun, tesisatçın ne alemde, manita bey ne yapıyor, limon cidden öldü mü..

Geyiklik bir durum yok. Limon ağacı ölür gibi yaptı sonra acele acale bir sürü yaprak verdi ama nedense hepsi yamuk yumuk tesisatçıyla uzun süredir teşrik-i mesaimiz yok, halbuki mutfak lavabosu damlatıp duruyor, çağırmam gerek ama yine yedi gün evimden çıkmaz ve ben onu bu sefer cidden öldürürüm diye korkuyorum Manita Bey ise İzmir’de bir takım işler kovalıyor... Açıkçası ne iş kovalıyor sormadım, lüzumsuz bir şeyse durduk yerde sinirlenmek istemedim. Zira iyi bir ilişkinin sırrı: Her şeyi bilmemek.

Bu arada ha bire birileri taşınıyor, kamyonet sahibi bir insan sorumluğuyla arkadaşlarımıza yardıma gidip duruyoruz. Biri kriz yüzünden dükkanını kapattı, biri işsiz kaldığı için arkadaşının yanına taşındı, biri karısından ayrılıp anasının yanına taşındı, biri kardeşinin hasretine dayanamayıp mahalle değiştirdi. Bir hareket bir hareket bildiğiniz gibi değil!

Ekonomik krizin yanı şahsi krizler de almış başını gitmiş durumda gördüğünüz gibi. Ayrılan ayrılana, birleşen birleşene... Madonna’dan başladı Demet Akalın, Süreyya Yalçın, Halit Ergenç derken bizim H.’ye kadar vardı hadise. (Adını verirsem beni öldüreceğini söyledi o yüzden H. ile yetineceksiniz.)

Boşanmak hakikaten iyi bir şey, boşanıp da mutsuz olan kimseyi görmedim bugüne kadar. Hatta istisnasız hepsi esas geç kaldığı için pişman. Arnavutköy’de bir amca var mesela, her karşılaştığımızda “İyi ki boşanmışım. Nasıl mutluyum anlatamam” diyor. Ulan her karşılaşmada denir mi? Diyor.

Bunu yazıp durmama bazı okurlarım kızıyor. Boşanmayı teşvik etmeme sinirleniyorlar. Evlilik iğrenç bir şey olmak zorunda değil diyorlar.

Değil tabii. Vardır çok mutlu insanlar. Evli değiliz ama ben de mutluyum Manita Bey’imle. (Arada evden atıyorum gerçi ama olsun.) Bakıyoruz gazeteye röportaj veren herkes de mutlu. (bkz. Ayşe Arman cumartesi röp.leri.)

Ve lakin mutsuzluktan geberenler de var. (Ayrıca ‘röportaj mutluluklarını’ da yemiyoruz haberiniz olsun ey selebriti cemaati!) Ve ısrarla iddia ediyorum ki mutsuzluktan geberenler, hadi çoğunluk demeyelim ama yarı yarıya yakındır.

Ben bitmiş evlilikler ‘bitsin’ diyorum. Gül gibi yuvanızı bozun demiyorum.

Bu arada Samanyolu TV’deki “Boşanmak istemiyorum!” programı meğer bir yıldır yayındaymış. Yanlış bilgi verdiğim için özür dilerim. Ama hazır konu açıldı devam edelim: “ Boşanmak istiyorum!” programı yapmak isteyen yok mu? Varsa talibim programcı olarak. Ciddi söylüyorum! Muhafazakar çemberi yıkmak mı istiyorsun? Kadınlara ve erkeklere zulüm bitsin mi diyorsun! Buyrun pirogram teklifi! Hadi bakalım. Sponsor da TOKİ olsun. (Teklif tekliftir ağbi. Ne kızıyorsunuz...)


DİĞER YENİ YAZILAR