Yangında açan çiçekler

Haberin Devamı

ŞİRİNCE

Bir zamanlar sevdiğim bir adam “yangın yeri çiçekleri”nden söz etmişti bana. Tohumları sadece yangında çatlayan bir çiçekmiş. Yirmi otuz kırk, senelerce kalırmış toprağın üstünde, ne zaman yangın çıkarmış o zaman çatlarmış tohumu ve o zaman yeşerirmiş.

Şimdi geçmiş zaman, overdoz romantizm nedeniyle ben ağacı çiçek, böceği börtü de anlamış olabilirim. Yani yangında tohumu çatlayan bir çiçek değil bir ağaç da olabilir. Gerçi internette sorgulayınca “yangın yeri çiçeği”nin bir fotoğrafı bile çıktı karşıma ama yine de emin değilim. Ex-düdük efendinin beyanı dışında bilimsel bir veri yok elimde.

Ancak karşımdaki kara tepelere bakınca inşallah böyle bir çiçek vardır diyorum. Hatta inşallah yangında tohumu çatlayan ağaçlar da vardır.

Zira dün salya sümük anlattığım gibi (Manita Bey’in deyimimle “maç anlatır gibi”) Şirince’mizin etrafındaki ormanlar kısmen yandı. Köyün kendisine bir şey olmadı çok şükür ama 5 kilometre uzağındaki tepelerin bir bölümü yazık ki kül oldu. Yangın helikopterlerinin amansız mücadelesine rağmen yangın sabaha kadar yer yer sürdü. İnsanın hemen dibinde bir ormanın için için yanıyor olması kadar hüzünlü bir şey yok. Kocaman, uğursuz bir canavarın gözleri gibiydi. Orman söndürmek hiç kolay bir şey değilmiş...

İlk defa bu kadar yakından bir orman söndürme çalışmasına tanık oldum. Şu kadarını söyleyebilirim: İnsan üstü bir şey!

Dün de dediğim gibi helikopter pilotları olağanüstü bir şekilde çalışıyor. Yüzde yüz eminim her yangında en az üç dört kilo kaybediyorlardır. Öyle böyle bir iş değil yaptıkları. Bu arada dün yanlış yazmışım. Buldukları her yerden su taşıyorlar dedim.

Hayır öyle değilmiş! Şirince Muhtarı Levent Apak geçen sene bütün itirazlara rağmen köyün hemen tepesine bir yangın havuzu yaptırmış, (yazıyı yazdığım sırada bilmiyordum bunu) helikopterler buradan alıyormuş suyu. Muhtar an itibarıyla heykeli dikilecek adamdır. Ve böyle havuzlar her yere yapılası havuzlardır.

Tabii iş havuzla kalmıyor. Havuz dediğin sınırlı bir su. Yangın sırasında sürekli doldurulması lazım.

Ah işte o anı görmeniz lazımdı. Civar köy, kasaba ve ilçelerden ne kadar itfaiye arabası, arozöz, su tankeri ve su taşıyabilen ne varsa hepsi geldi. Havuzu doldurmak için akın ettiler. Zira bir helikopterin torbası (artık neyse onun teknik adı) her seferinde 1,5 ton su alıyor. Ve her beş dakikada bir de gelip alıyorlar.

Sadece pilotlar değil tabii, muhtarından köylüsüne, çiftçisinden otelcisine herkes bir şekilde söndürme hadisesine katıldı. Ve yazık ki orman işçilerinden biri de ağır yaralandı. Gözümüzün önünde etrafını alevlerin sarışını gördük. Şu an İzmir’de hastanede yatıyor. Umarım tez zamanda iyileşir.

Niye bu kadar detaylı anlatıyorum? Çünkü istiyorum ki bilin orman yandığı zaman neler olup bitiyor. Nasıl bir mücadele veriliyor. Ve yangın söndürme helikopterinin, uçağının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlayasınız istiyorum. Ve pamuk parmaklarınız tekrar cep telefonunuza gitsin ve “yangın” yazıp 3919’a kısa mesaj atsın istiyorum. İnanın ki saçma sapan melodiler indirirken, popstar yarışmalarında oy verirken, “nassıniyimisin” derken harcadığınız kontörlerden daha azını harcayacaksınız. Sadece 6 lira! Sadece!

DİĞER YENİ YAZILAR