Pamuk’tan kaya gibi olmasını bekleyenler!

Dün Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasının sokaktaki vatandaşı ilgilendirmediğini, çünkü Türkiye’deki büyük çoğunluğun Pamuk’u kendisinden görmediğini belirtmiştim

Haberin Devamı

Dün Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasının sokaktaki vatandaşı ilgilendirmediğini, çünkü Türkiye’deki büyük çoğunluğun Pamuk’u kendisinden görmediğini belirtmiştim.

Orada da kesmiştim.

Çünkü Orhan Pamuk’tan bu ödülü reddetmesini ya da aynı gün Fransa Parlamentosu’ndan geçen kararı eleştirmesini beklemenin safdillik olacağını düşünmüştüm.

Sevgili Haşmet Babaoğlu başta olmak üzere bazı meslektaşlarım ise bu özlemlerini dile getiren yazılar yazmakta tereddüt etmedi.

“Keşke Pamuk bu ödülü reddetse, keşke Fransızlara hitaben bir konuşma yapıp, ‘Ey gafiller... Soykırım yoktur demeyi engelleyerek düşünce ve ifade özgürlüğüne zarar veriyorsunuz” dese diye dil döktüler.

Meclis Başkanı Bülent Arınç bile aynı yönde bir beklenti içinde olduğunu söyledi.

Ey benim iyi niyetli meslektaşlarım...

Ey vatansever kardeşlerim...

Ey Meclisimin Sayın Başkanı...

Adam bu ödülü kazanarak 1 milyon Euro’yu kapmış... Siz onda bu parayı elinin tersiyle itecek bir “kahraman” tipi mi görüyorsunuz ki olmayacak duaya amin diyorsunuz?

***

Kimi yazarlar da Pamuk’a, 1964’te aynı ödülü almayı reddeden Jean-Paul Sartre’ı hatırlatmış ve “Sen de onun gibi yap ve bu ödülü alma” demiş. İşte en çok onlara güldüm!

Çünkü o Sartre ki; ödülü ret gerekçesinde “Cezayir-Fransa savaşına karşıyım. Bu iki kültürün barış içinde yaşaması için uğraşıyorum. Ama bu ödülü verenler benim gibi düşünmüyor. Bu yüzden ödüllerini alamam” diyebilmişti.

Eğer Orhan Pamuk bu sözleri söyleyebilecek olsaydı, iki yıl önce çıkıp “Türkiye’de 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü” der miydi?

Bir edebiyatçı olarak görevinin barışı ve halkların uzlaşmasını sağlamak olduğunu unutup, çatışmayı daha da derinleştirmeye soyunur muydu?

Daha sonra yalanlamak zorunda kalacağı laflar eder miydi?

***

Kısacası, biz ne düşünürsek düşünelim; Pamuk bu ödülü anasının ak sütü kadar hak etti.

Çünkü öyle bir komiteden ödül almak gerçekten her babayiğidin harcı değil!

*****

GAZETELER VE PAMUK!
Dünkü gazeteleri açınca basınımızın büyük bir bölümünün halkı anlamak ve yansıtmaktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gördüm.

VATAN dışındaki bütün gazeteler haberi “zafer çığlıkları”yla vermeyi tercih etti.

Benim gazetem ise halkın büyük bir çoğunluğunun bu konudaki tavrından haberliydi. Bu yüzden, “Nobel Edebiyat Ödülü Orhan Pamuk’un Sözlerine mi Kalemine mi?” sorusuyla çıktı.

Böylece; çok da uzun olmayan mazisine rağmen, neden bu kadar güçlü ve etkili olduğunu cümle aleme bir kez daha kanıtladı.

***

Unutmayın ki gazetecilik “duyarlılık” isteyen bir meslektir. Bunu kaybettiğiniz zaman Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkışırsınız ki; çöküş kaçınılmazdır!

*****

Günün Sorusu
Sorum tüm İstanbullulara... Başta da İstanbul Valisi Muammer Güler ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a:

Galatasaray’daki “Fransız Sokağı”nın önünden geçerken neler hissediyorsunuz?

*****

Fransa’daki yasaya değişik bir yaklaşım!
Fransa Parlamentosu “Ermeni soykırımı yoktur” diyenlere hapis cezası verilmesini öngören yasayı kabul etti, hepimiz de buna büyük tepki gösterdik...

Okurlarımızdan Engin Şahbazlar ise bizim gibi düşünmüyor (!) ve Fransızların bu yasayı büyük bir iyi niyetle çıkardıklarını ve tek amaçlarının bizi Avrupa Birliği’ne almak olduğunu söylüyor:

“Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği’nin bütün büyük üyelerinin geçmişlerinde bir ‘soykırım’ lekesi var! Bu; AB’nin büyük üyesi olmanın değiştirilemez bir kriteri adeta! İşte bu yüzden Fransızlar da bizim AB üyeliğimizi sağlama bağlamak için bir ’soykırım’uydurmaya çalışıyorlar. Bana göre çıkarılan bu yasayla Türkiye’nin AB’ye girmesinin önünde bir engel kalmadı.”

***

Bir de bakmışız Engin Bey’in sözleri gerçekleşmiş ve Türkiye jet hızıyla AB’ye kabul edilmiş...

Neden olmasın?

DİĞER YENİ YAZILAR