RTÜK için yarışan ilginç adaylar

CHP ve AKP, Radyo Telezyon Üst Kurulu'nun Yönetim Kurulu üyelikleri için adaylarını açıkladılar

Haberin Devamı

CHP ve AKP, Radyo Telezyon Üst Kurulu'nun Yönetim Kurulu üyelikleri için adaylarını açıkladılar.

AKP'nin adayları arasında Erciyes ve Selçuk üniversitelerinin iletişim fakültesi dekanlarının ve bu partiye yakın bazı televizyonların eski-yeni yöneticilerinin çoğunlukta olması dikkat çekiyor...

Ben bugün AKP'nin ve CHP'nin adayları arasında sivrilen iki isme dikkatinizi çekmek istiyorum:

***

AKP'nin adaylarından Zahit Akman, Kanal 7'nin eski Ankara Temsilcisi'ydi. 2002 de bu görevini, geçtiğimiz günlerde Başbakanlık Sözcülüğü'ne atanan M. Akif Beki'ye devrederek aynı kanalın Washington Temsilciliği ni üstlendi. TRT Genel Müdürlüğü'ne de aday oldu ama yeterli oy alamadı.

Kendisini görmüşlüğüm, tanışmışlığım yok...

Bu nedenle sözü, onu Kanal 7'nin bir canlı yayınında izleyen ve düşüncelerini 12 Aralık 2002 tarihli Akşam Gazetesi'nde yazan televizyon eleştirmeni Burhan Ayeri'ye bırakıyorum:

"Dün akşam, Başbakan'ın Washington DC'deki temaslarını aktaran Zahit Akman'a takıldım. Sırtındaki palto ve boynundaki atkı inanılmazdı. Tabii çember sakalı da var. Onu hiç tanımayan biri, gazeteci olduğuna kesinlikle inanmazdı. İskender Paşa Camii'nin imamı filan sanırdı."

AKP'nin yeni RTÜK Yönelim Kurulu adayı için, bu sözlerin üzerine söyleyecek söz bulamıyorum.

***

CHP'nin altı kişilik aday listesinde "ismen" tanıdığım tek kişi ise Şaban Sevinç...

Bu arkadaşımız, Hürriyet Gazetesi'nin parlamentodaki CHP Muhabiri...

Kendisini olaylı CHP Kurultayı'nda Mustafa Sarıgül'ü destekleyen, harta Divan Başkanı Şinasi Öktem'e yumruk atan, Kurultay'dan sonra ise CHP'yi "Baronlar partisi" olmakla suçlayıp istifa eden Şanlıurfa Milletvekili Turhan Tüysüz'le girdiği kavga nedeniyle hatırlıyorum.

İddialara göre bu gazeteci arkadaş, yaptığı bazı açıklamalan kendisinden yazmamasını isteyen Turhan Tüysüz'e telefonda, "Ben senin aşiret mensubun muyum ki bana emir veriyorsun, yazma diyorsun?" demişti... Böylece onurlu bir duruş sergilemişti.

Turhan Tüysüz de Hürriyet'in Meclis'teki ofisini basıp bu arkadaşa hakaretler yağdırdı.

Umarım ki Şaban Sevinç bugünkü adaylığını "bir Baykal muhalifinin hakaretlerine" ne borçlu değildir...

***

Elbette zamanı geldiğinde diğer adaylar hakkında da bilgi sahibi olacağız...

Onların öykülerinin de en az bu iki örnekteki kadar ilginç olduğundan hiç kuşkum yok!

Bizde neden GSM'ler bloke edilmiyor?
Biliyorsunuz; Londra'dakî patlamalardan sonra tüm dünyada güvenlik Önlemleri en üst düzeye çıkarılmıştı, bizde İse değişen bir şey yoktu.

Hatta küçük olduğu için konirolü çok daha kolay olan İstanbul Metrosu'nda bile güvenlik kontrolü yapılmıyordu.

Ne zaman ki VATAN yazdı, istanbul Emniyet Müdürlüğü meiro ve tramvay duraklarına eğitimli köpeklerle dolaşan polisler yerleştirdi.

Ama her şeyi mutlaka yazmamız mı gerekiyor?

Örneğin bütün dünya, "GSM bağlantılı bomba saldırıları"nı önlemek amacıyla rnetrolardaki cep telefonlarını bloke eden sistemi devreye soktu ama bizim metromuzda hâlâ bu önlem alınmadı...

En fazla 20 dakika süren bir yolculukta cep telefonuyla konuşursak ölür müyüz?

Polisimizin "güvenlik" konusunda biraz daha duyarlı olması gerekmez mi?

Mehmet Ali Erbil tek başına da yeter!
Show TV'de yaz sezonunun başından bu yana yayınlanan "Ah Kalbim" isimli bir program var... Ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil'in sunduğu bu program, bir zamanlar Nurseli İdiz'in "çöpçatanlık" yaptığı programın "sulu" bir versiyonu...

Ama yapımcılar nedense Mehmet Ali Erbil'in yanına iki de "itici" tipi monte erme gereği duydu. Program, garip kılıklardaki bu tiplerin düzeysizlikleri yüzünden seyredilemez bir hal aldı...

Oysa Erbil'in sunduğu bir programın başarılı olması için, bu tür garipliklere hiç gerek yok.

Çünkü o, kendi alanında Türkiye'nin tartışılmaz bir numarası...

Umarım bunu Show TV'nin başarılı Genel Müdürü sevgili arkadaşım Saner Ayar da fark eder ve bu programı izlenir bir hale getirir...

DİĞER YENİ YAZILAR