Korktukça azan devlet!

Haberin Devamı

Emniyet Genel Müdürlüğü, “Sırdaş Polis İhbar Noktası Projesi”ni hayata geçiriyormuş...

Böylece suçla mücadele daha etkin kılınacakmış...

Buna göre her sokağa ve mahalleye yazılı ve sesli bir ihbar kutusu yerleştirilecekmiş...

Muhbir vatandaş bu kutulara gelip, komşusunu ihbar edecekmiş...

Yapılan ihbarlar, gizli tutulacakmış!

Böylece “bazı kimseler”, sırf kendilerine zarar vermiyorlar diye suç işleyenlere seyirci kalmayacakmış...

Tanık oldukları yanlışları görmezden gelerek “adam sendecilik” yapmayacakmış...

“Başım belaya girer” diye düşünmeyecekmiş...

İyi de kimsenin kimseye güveninin kalmayacağı böyle bir toplumda nasıl yaşayacağız?

Tencere tava çalana kızan da “muhbir vatandaş” olacak; komşusuna, esnafına gıcık kapan da...

Her sabah birilerinin evine polisin dayandığı haberleriyle uyanacağız!

Evler didik didik edilecek, çocuklar ağlayacak, özel hayatlar devletin ayağının altına serilecek!

Herkes sokakta karşılaştığı, aynı apartmanda birlikte yaşadığı kişilerden, “Acaba beni ihbar eden bu mu?” diye kuşku duyacak...

Saygısızlık!

Ve en önemlisi...

Hiç “ispiyon” olmasa da polis, “Hakkınızda ihbar var” diyerek, istediği vatandaşın anasını ağlatacak!

Gerçek hukuk devletlerinde bu tür ihbarlar tek başına hiçbir anlam taşımaz...

Mutlaka kanıtlarla ve tanıklarla desteklenmiş olması da gerekir.

Ayrıca o devletlerde polis, vatandaşlarının hepsine birden “potansiyel suçlu” gözüyle bakmaz...

O nedenle bu uygulama devletin halkına yaptığı büyük bir saygısızlıktır!

İhtiyaç mı var?

Kaldı ki milyonlarca kişinin telefonunu dinleyen, internet yazışmalarını izleyen, her sokağa, caddeye, meydana kamera koyan polisin böyle bir muhbirlik sistemine ihtiyacı da yok...

Ayrıca “e-devlet” sayesinde zaten her şeyimiz kontrol altında!

Neredeyiz, ne yapıyoruz, ne yiyip ne içiyoruz, ne zaman otobüse, vapura, uçağa biniyoruz, kime telefon ediyoruz, hangi bankaya para yatırıp kime gönderiyoruz, nereden alışveriş yapıyoruz; devlet zaten bunların hepsinin kaydını tutuyor.

O zaman böyle bir sistemi neden hayata geçiriyor?

Neden olacak; “güvensizliği artırmak, korku imparatorluğunu büyütmek” için...

Halkın sesine, tepkisine kulak vermeyen devleti yönetenler, iktidarlarını kaybetmekten korkuyor...

Böyle olunca da korku salarak koltuklarında kalmaya çalışıyor!

‘Alçak’ diyeceğim!

Açık açık yazıyorum:

Mahallelere konulacak o kutuların başında göreceğim komşularıma bundan sonra selam bile vermeyeceğim.

Onlardan söz etmem gerektiğinde sadece “alçak muhbir vatandaş” diyeceğim...

Çünkü...

Elinde hiçbir kanıt olmadan ve üstelik kendi kimliğini açıklama cesaretini bile göstermeden birilerini “ihbar” etmek; evini, iş yerini bastırıp gözaltına aldırmak bana göre en büyük alçaklıktır!

Bu alçaklığı yapacak olan herkese ve bu tür uygulamalarla insanları birbirine düşman eden devlete yazıklar olsun!

GÜNÜN SORUSU

İstanbul Bebek’te 25 kişilik erkek grubunun sözlü tacizine uğrayan E. G. isimli bir kadın, şikâyet etmek için polisi aramış... Aldığı yanıt, “Üzerinizde ne var, mini etek mi giydiniz?” olmuş... Sorum o polise: Kadının üzerinde ne olduğundan sana ne; yoksa sen de mi sapıksın?



Oruç tutmama suçu!

Polis, Gezi Direnişi sırasında binlerce vatandaşı birbirinden tuhaf gerekçelerle gözaltına aldı.

Kimi “düdük çalmak”tan götürüldü, kimisi “üzerinde deniz gözlüğü ve tıbbi maske” bulundurmaktan...

Türk Bayrağı taşıyanlar, satanlar bile içeri atıldı; daha ne olsun?

Bunca gariplikten sonra, “Artık hiçbir gözaltı gerekçesi beni şaşırtamaz” diyordum ki haber, devletin resmi kuruluşu Anadolu Ajansı‘ndan geldi:

Ajansın Ankara polisine dayanarak verdiği habere göre, Gezi Direnişi görüntülerini inceleyen Emniyet, suç listesine erken iftar açmayı da eklemiş ve Ankara’da eylemcilerin “sözde iftar sofrası”nda ezandan 17 dakika önce yemek yediklerini belirlemiş!

İçişleri Bakanı‘na soruyorum: Siz bu polisleri Suudi Arabistan‘dan mı ithal ettiniz, İran‘dan mı?

Türkiye‘de ramazan ayında oruç tutmamak ne zaman suç oldu?

İftar saatinden önce bir şeyler yemek “yasalarımıza göre suçsa”, o zaman devlet büyüklerinin de katıldığı iftar davetlerine gidenlerin acaba kaçı gerçekten oruç tutuyor; araştırdınız mı?

Bu ülkenin yasalarına göre namaz kılmamak, oruç tutmamak, zekat vermemek, hacca gitmemek suç olamaz...

Eğer koskoca polis teşkilatı bunları “suç” olarak tanımlıyorsa ve işlem yapıyorsa; asıl bu suçtur!

Ucu iktidara dokunacak işlerde pek ortalarda görünmüyorlar ama sözüm Türkiye Cumhuriyeti‘nin savcılarına:

Laik bir ülkenin polisi olduğunu unutup “din polisliği”ne soyunan Ankara Emniyeti hakkında hiçbir işlem yapmayacak mısınız?

DİĞER YENİ YAZILAR